* Squacquerone peynirini, şehrin -bence- en enfes street food'u olan Piadina, yani ince ve citir bir lavaş içine hazırlanan sandviçlerinin içine ekletmeyi de unutmamak -yine bence- çok hoş oluyor.
B A R – Ş A R A P – Ş A R K Ü T E R İ ve Bologna'da Aperitivo
Gnocco Fritto veya Tigelle yanında bol şarküteri, daha bol peynir ve yanına da köpüklü kırmızı şarapları Lambrusco Bologna aperitivo vakitlerinin kesinlikle ana malzemeleri bana kalırsa. (Gnocco fritto, kızarmış pizza hamuru aslında, Tigelle ise yassı hamur ekmeklere deniyor)
Osteria del Sole: Benim için, bu şehrin ve belki de tüm İtalya'nın en lokal mekanlarından biri del Sole. Üçüncü neslin işletmesinde olan, eskilikten ama aynı zamanda da güzellikten yıkılan bir şarap evi burası. Alametifarikası ise; yalnızca şarap satıyor olmaları. Su bile yok! İster şişe açtırıyor, isterseniz kadeh olarak alabiliyorsunuz şarabınızı ve daha da iyisi; dışarıdan getirdiğiniz her şeyi şarabınızın yanına eşlikçi edebiliyorsunuz. Mercato delle Erbe’den meyve almak da buna dahil mesela! Bir nevi piknik mekanı yani.. (Vicolo Ranocchi 1/d)
Bu piknik için alışverişinizi her yerden elbette yapabilirsiniz, ama şarküteri dükkanlari içinden bir Simoni, bir de benim kişisel favorim Ceccarelli Amedeo'dan şarküteri ve peynir alışverişi yapmak bana kalırsa olmazsa olmaz.
Ceccarelli Amedeo: Via Pescherie Vecchie 8a -
Salumeria Simoni: Via Drapperie, 5/2a
La Stanze: Eskiden şapel iken şimdilerde bir bara dönüşmüş enteresan bir mekan. Orijinal fresklerini hala duvarlarda görebiliyorsunuz. Aperitivo vakti için ise zengin bir büfesi mevcut. (Via del Borgo di San Pietro 1)
La Prosciutteria: Belki bir miktar turistik olacak, ama binasının köse konumu, ciçeklerle süslenmiş dış cephesi ile insani içeri davet eden bir şarküteri cenneti diyebilirim bu mekan için. Bir kadeh de burada? Yani neden olmasın ki? :) (Via Guglielmo Oberdan 19a)
Tamburini: Ben bu mekanı da çok çok sevdim, zira masalarının şarap fıçısı olması bile bana "evet ya İtalya'dayız ve harika şaraplar deneyeceğiz!" hissini hemen verdi. Birazcık da Lecce günlerimi hatırlattı sanırım. Orayı da ne severim! (Via Caprarie, 1)
Signorvino: Maggiore Meydanı'nda oturmak, amaçsızca bakınmak ve rahatlamak isterseniz, şarap çeşitleri bol ve ayrıca satın alma da yapabileceğiniz bir mekan burası. Ayrıca o meşhur, şehir meydanlarında yapılan keyifli oturmaların da klasiklerinden biri olmalı diye düşünüyorum.. Floransa'da Gilli, Venedik'te Florian ise eğer, Bologna'da da ya Signorvino'dur ya da Bar Vittorio Emanuele.
Yağmurlu günlerin sığınağı Mercato di Mezzo'yu ve yağmursuz günlerin yıldızı Piazza Giuseppe Verdi'yi de da atlamamalıyım, çünkü hava şartları uygun olduğunda cıvıl cıvıl bir yere dönüşüyor her ikisi de.. Atıştırmalıklar yanına birkaç kadeh yuvarlamak hakikaten çok keyifli bu ikilide..
* Mercato di Mezzzo, içinde onlarca farklı mekan bulunan kapalı bir çarşı. (Via Clavature 12)
* Piazza Giuseppe Verdi ise üniversite meydanı oluyor ve meydanın çevresinden alışveriş yapıp masalardan birine oturmak nefis bir tercih.
Kesinlikle turistik olmayan ve lokaller ile beraber takilabileceğiniz iki ufak bar tavsiyesi de vereceğim, zira ben bu tip, adeta mahalle barı diyebileceğimiz mekanları çok çok seviyorum. Bologna'da bir kadeh Spritz ya da Prosecco'luk keşif notlarım oldu buralar benim..
* Caffe'Dell'Accademia: Via Guerrazzi 14b
* Gallery16: Aynı zamanda plakçı kendisi.. Zaman zaman mekanın arka odasında partiler yakalamanız da mümkün.. Biz yakaladık mesela, çok keyifliydi.
STREET FOOD mu?
Bologna'da insan doymuyor ve asla uzun süre bir şey yemeden duramıyor. Mesela;
* Pizza Altero'dan dilim pizza,
* Pia Mia ya da Sfarina'dan Piadina (Mercato delle Erbe'nin içinde bu dükkan ve açık ara favorim diyebilirim),
* "Nice to Fish You" mekanı Perceria'dan deniz mahsüllü minik sandviçler, hem de kaplumbağa kabuklu ekmeklerde!
* Ve Don Peppino La Spianata'dan enfes sandviçler.
Pastanelerden alınan tatlı çeşitlerinden ise hiç bahsetmiyorum bile!
Onlar hep bonus hakkınız...
D O N D U R M A
Çocuklu seyahatin bir başka önemli detayı elbette dondurma! Alpico dondurmaya bayılıyor ve ne tatlıdır ki gastronomik açıdan çok iddialı dondurma dükkanları var Bologna'da.
Cremeria Santo Stefano, bana bildiğim tüm dondurmacıları unutturacak bir lezzet şöleniydi! Vedat Milor canımız bolca övmüştü bu dükkanı. Son yudumuna dek haklıymış. Ben Lübnan kreması ve fıstık denedim burada, ama ne denesem pişman olacağa benzemiyordum.
Gelateria Gianni ve Cremeria Funivia denemeleri de yaptık. Elbette lezzetliydi her ikisi de, ancak bir Santo Stefano etkisini asla yarat(a)madılar.
K A H V E kahvaltı ve T A T L I
Caffe Terzi için yaşı genç, ama şehrin açık ara en iyi kahvesi diyordu yine tatlı Vedat Milor'cuğumuz. Ben kahveden anlamam, ama Bey tonlarca kahve içtikten sonra bu fikre katıldığını bildirdi :) Ben de çalışanların sempatikliğine eridim zaten. Evimize gidip gelirken hep önlerinden geçtiğimiz için sosyalleşme şansım da oldu kendileriyle. Bayılıyorum böyle lokal ilişkilere.. (Via Guglielmo Oberdan 10d)
Gamberini, şehirin sanırım ki en ünlü pastanesi oluyor, zira hem lezzetli hem de 1907 yılından bu yana hizmet veriyorlar. Açıkçası kahveyi "barda ve ayakta" planlamışken, her iki ziyarette de vitrindeki tatlılara vurulup dış masalarına oturmak durumunda kaldık burada, ama yine de verdiğimiz siparişleri barda beklememiz dahi şahaneydi.. (Via Ugo Bassi 12/A)
Caffe Floriano, Pinacoteca Nazionale müze ziyareti öncesi uğradığımız nefis bir kahve dükkanıydı. Üniversite yakınında olduğundan, dış masalarına baktığımızda öğrencilerin mekanıymış gibi algılamıştık, ama içerisinde de orta yaşlı teyze ve amcalar görmedik değil.. Kahvesi ve dahası sıcak çikolatası enfesti! (Via Zamboni 70a)
Bar La linea, şehrin kalbinde, Piazza Maggiore'ye de açılan bir koridoru bulunan Palazzo Re Enzo'nun içinde bulunuyor. Mezeler, kokteyller, hatta yemek ve salatalar da mevcut ama benim için "barda ve ayakta bir kahve" fikrinin yakıştığı mekanlardan biriydi kendisi. (Piazza Re Enzo, 1/4)
Pappare: Sabah saatlerinde gittin gittin.. 9 sonrası bilemedim.. (Via De' Giudei, 2)
Zanarini: Şehrin -bence- en şık pastanesi oluyor kendisi. Kahve, hatta barında bir kadeh aperitivo (özellikle de Prosecco ya da mevsimine göre Spritz ya da Negroni) ve kesinlikle ama kesinlikle yedi kat çikolatadan oluşan pastaları Sette Veli denenmeli. (Piazza Galvani 1)
RESTORANLAR...
"Bologna ve Yemek" denince akla hemen gelen ve araştırma yaptığınızda ilk karşınıza çıkacak ünlü ve açıkçası bana göre biraz fazla turistik mekanlar pek tabiki mevcut. Kendilerini kötüleyecek değilim, zira ne haddime! Ancak ben biraz daha lokal mekanları, daha nitelikli yemekleri seviyorum ve o nedenle de o ünlü mekanları hızlıca geçip, kendi favorilerim hakkında detay yapacağım...
Meşhur olup hemen karşınıza çıkacaklar listesi kısaca şöyle;
* Sıra beklemenin kaçınılmaz olduğu Osteria Dell’Orso. Ayaküzeri hızlıca bir “Tagliatelle al ragu” yani Tagliatelle alla Bolognese ya da lazanya yemek isterseniz şans verebilirsiniz. (Via Mentana 1)
* Bolonez dışında Tortellini in Brodo (et suyunda tortellini çorbası) konusunda şöhret kazanmış Osteria Bottega. (Via Santa Caterina 51)
* Pasta Fresca Naldi ve Trottaria Soverini ise şehrin yerel makarna dükkânları. Taze makarna tipini seç ve favori sosunu ekle gibi bir kombinasyon düşünün...
Naldi: Via del Pratello, 69/c
Soverini: Via Guglielmo Oberdan, 13a
Ve benim enfes deneyimlerim;
* Antica Trattoria della Gigina: 1956'dan bu yana servis veren, ve Aldina Fava (daha sonra Gigina olarak anılmış kendisi) tarafından kurulmuş. Bolognese mutfağının en sevilen makarna çeşitlerini (et suyuna tortellini, lazanya, tagliatelle, tortelloni, passatelli..) burada tam olarak geleneksel tarifleriyle deneyebilirsiniz. Lezzetli olması yanında, şarap stokları ve onları sergileyiş şekli, duvarlarındaki nefis ve simetrik çerçeveleriyle dekor olarak da sevilesi bir mekan kendisi. (Via Stendhal 1)
* Trattoria di Via Serra: Bologna'daki en en en sevdiğim trattoria şüphesiz ki burası, zira ben böyle bulunması birazcık zahmetli, rezervasyonu zor, küçücük ama iletişimi kuvvetli mekanları oldum olası çok sevmişimdir. Via Serra'yı bulunca; zili çalmanız, kapının açılışını beklerken sabırlı olmanız (bu sırada hemen zilin yanındaki çerçeveden restoranın manifestosunu okuyabilirsiniz), rezervasyonu bir zahmet mekana giderek yapmanız (telefon ile rezervasyon yapmanız neredeyse imkansız), ve rezervasyonsuz asla kendilerini zorlamamanız gerekiyor. Ve fakat, bu serüvene değer mi değer!!!
Yemek kısmına gelirsek; ekmekleri bile Forno Brise'den ki kendisi gastronomik bir fırındır, Tagliatelle'si gelenekselden biraz daha farklı yorumlanmış ve Tortellini in Brodo'suna offf diyorum, zira kaşıklamaya doyamadık! Yemeğin sonunda ise öylesine lezzetli bir Zuppa Inglese tatlısı servis ediyorlar ki! Bir daha off... (Via Luigi Serra 9)
* Trattoria Belle Arti: Burası öyle şirin, öyle lokal, öyle küçük ve öylesine müzemsi bir atmosfere sahip ki; akşam değil de, bir öğle yemeği vakti gidip mekan sahipleriyle biraz muhabbet ederek günün yemeklerini öğrenip, şanslıysanız masalardan birine oturup (12:30'u aşmadan acıkırsanız eğer, çünkü biraz da öğrenci ve müdavim mekanı diyebiliriz buraya) mekan sahiplerinin öğle yemeği ritüelini ve arkadaşlarıyla olan muhabbetlerini de gözlemleyebilirsiniz...
(Via delle belle arti 6/F) - aman dikkat, burası pizzeria olan Belle Arti değil, trattoria olan Belle Arti)
* Trattoria del Borgo: Bologna’nın az dışında, benim de Bolognalı bir arkadaşımdan edindiğim bir tavsiye kendisi.. Hava dış ortamda oturmaya müsaitse, "ne duruyorsunuz yahu" diyebilirim... Enfes bir ortamı ve şahane bir menüsü var ki kendisi günlük ya da anlık olarak dahi değişebilir.. Ama her ne olursa olsun değişmeyecek bir şey varsa o da; La Tigellata'dır. Onu masaya oturur oturmaz sipariş etmenizi tavsiye ediyorum. Yazının ilk başlangıcında bahsettiğim, Tigelle denen kızarmış yumuşacık hamurların yanına, yerel tütsülenmiş etler, yumuşacık bir Mortadella yani Bologna salamı, Nero di Parma (Emilia-Romagna bölgesinde bulunan Parma'nın meşhur domuz ürünü) ve yanlarına pek tabiki Squacquerone peyniri... Yazarken bile ağzım sulandı..
Bu arada bu restoranda geleneksel tadım menüsü de alabiliyorsunuz ve fiyatları kesinlikle makul diyebilirim. Şarap olarak, köpüklü kırmızı şarapları Lambrusco'yu burada deneyebilirsiniz belki de! Ve mümkünse de şarap seçerken Vechia Modena'yı ıskalamamalısınız. (Via S. Rocco 12)
* Trattoria da Me: "Belki Michelin'in tavsiye listesinde olması müşteri kitlesini etkilemiş olabilir, ama yine de müdavim yerlerimizden biri" dediler kendisi için. Hakikaten adeta evimizin sıcaklığında bir atmosferi var bu mekanın. Makarna yanında benim bayıldığım bir Milano lezzeti olan Ossobuco da mevcut menülerinde.. Bayağı iddialı tabakları var ve gönül rahatlıyla tavsiye ederim.. (Via S. Felice 50)
* Hostaria - Libreria Va Mo La: Belki biraz turistik bir lokasyonda, ama benim gibi kitapsever biri için o kadar keyifli bir mekandı ki burası... Akşamın serinliğinde kendisine sığınıp, önce kitapları ve duvarlarındaki posterleri inceleyip, üzerine şahane bir akşam yemeği yediğimiz bir yer oldu. Yemekleri güzeldi, sofra şarabı keyif verdi ve üzerine nefis tatlılarını paylaşırken kavga edecek kıvama geldik.. Mutlaka demem, ama neden olmasın ki?? (Via delle Moline, 3a)
Mutlu Bologna'lar! Afiyetler....
Lulu
x
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder