Öne Çıkan Yayın

PUGLIA - Itria Vadisi

29 Haziran 2015 Pazartesi

CORINTH


Seyahat anılarımın manevi olarak en kıymetlisi olan Yunanistan, yine nefis deneyimlerle dolu bir tatil şansı sundu bize. Dostlarımız sayesinde turistik isimlerin dışında kalmayı başarabildiğimiz, Yunan kültürüne dair nefis gözlemler edinebildiğimiz bir seyahatti ve bize yine çok iyi geldi..

Bu son seyahatte, uzun ama keyifli bir araba yolculuğu yapacak ve önceki seyahatlerde üç adasını deneyimleme şansı bulduğumuz ve toplamda dört adadan oluşan Saronic Körfezi'nin son adası Poros'u seyahatin son durağı yaparak deneyimleyecektik.

Daha önceki postlarımda bahsetmiştim, ama kısa bir açıklama daha yapmak isterim.. Saronic Gulf, Atina şehrine en yakın adaları içine alan bir körfez. Bu körfezin adaları Atina'ya çok yakın olsalar da hala aşırı turistik olduklarını düşünmediğimiz adalar.. En azından Kiklad grubu adalarıyla karşılaştırırsak; kesinlikle turistik değiller diyebilirim. Hatta, daha çok Yunan halkının yazlıklarının bulunduğu adalar olarak aklınıza yazabilirsiniz kendilerini.. Her ada kendi içinde farklı özelliklere sahip ve refah seviyeleri de birbirinden farklı. Biz, sırası ile Spetses, Hydra ve Aegina ziyaretlerinde bulunmuştuk daha önceki seyahatlerimizde. Bu kez de grubun son ve belki de en az turistik olanı Poros'u deneyimleyecektik.. 

Poros, körfez adaları içinde Hydra sonrası ikinci küçük adaydı ve yapılacaklar listesi de oldukça kısaydı. Ayrıca, ada Yunanistan ana karasına en yakın ada da olduğu için kendisini araba yolculuğu yapacağımız seyahatimizin arkasına ekledik ve bu durumda extra feribot kullanmak zorunda da kalmadık... (Ya da çokçok kısa bir geçiş feribotu maceramız oldu demeliyim..) Ama bu adaları hiç görmemiş olanlara adalar arası "hop on hop off" turu yapmalarını ve bu vesileyle dört adayı da ayrı ayrı deneyimlemelerini önerebilirim..

Seyahate hazırlanırken; Poros sonrası, seyahat hayatımızda ilk kez bir bölgeyi daha doğrusu bir körfezi tam olarak ve içimize sinerek gezmiş olacağımız için içsel heyecanım inanılmaz boyutlardaydı.. Sonrasında ise; bir gezgin için bu duygunun tam olarak ne ifade edebileceğini az çok deneyimlemiş oldum, çok çok mutluydum.. Dilerim bir gün Yunanistan'ın tüm adaları için de bu tip duygular içinde dolanabilirim..



Gelelim seyahatin ilk durağına...

Kilişe ama bir gerçek olan "komşu kapısı" şehrimiz Atina'ya keyifli bir uçuş sonrası ulaştık. Havalimanından çıkar çıkmaz da kiraladığımız aracı teslim almak üzere araç kiralama noktasına transfer edildik. Teslim sonrası ise direkt Attika Odos (tallway) istikametini takip edip, otobana çıktık ve Elefsina yönüne doğru yol aldık.

NOT1: Eger akıllı telefonlarınızdan yol haritası kullanacaksanız Attika Tollway için Avrupa otoban kodu E94)

NOT2: Yunanistan otobanlarında yerleşim yerlerine "exit" tabelalarından çıkış yapılarak ulaşım sağlanıyor. Bizim ilk durağımız Korint Kanalı olduğundan Exit 12'den çıkış aldık..



İsmi kulağıma çok hoş gelen ve Halikarnas Balıkçı'sı adıyla yazmış Anadolu sevdalı yazarımız Cevat Şakir'in de söylediği gibi adı Anadolu'dan Yunanistan'a gelmiş Corinth'i (Mitolojide sonu "nth" ile biten tüm yer ve kent adlarının Anadolu'dan geldiğini söyler Balıkçı. Yalnız söylemekle de kalmaz, tarihi didik didik edip bu söylemini kanıtlar da...); yani pek çok kişinin kentinden daha çok bildiği insan yapımı muazzam deniz tünelini aslında üç sene evvel Hydra Adası'ndan Maceralı Geri Dönüş yolculuğumuz sırasında jet hızıyla da olsa görmeyi başarmıştık. Bu kez ise dünya gözüyle kanalı telaşsızca inceleme, birkaç gemi ve küçük teknenin kanalı tamamen geçişine şahit olma şansımız oldu.. 

Yani aslında kanal bir seyahat ya da konaklama noktası değil de bir tip geçiş noktasıydı bizim için.. O nedenle de araba yolculuğumuzun Korint üzerinden geçmesi bizi çok sevindirdi diyebilirim.

Korint Kanalı, Yunanistan kara topraklarını ikiye bölen ve ülkeyi görülmeye değer Peloponnesos yani Mora Yarimadası'ndan ayıran, %100 insan yapımı bir kanal.. 6,3 km uzunluğunda kendisi ve aynı zamanda Korint Körfezi ile Saronik Körfezi'ni de birbirlerine bağlıyor. Ayrıca, Ege Denizi ile Adriyatik Denizi'ni de birbirine bağladığından uzun yol kaptanlarına yaklaşık 400 km'lik bir yol avantajı veriyor.. 

Günümüzde kullanılan büyük cruise gemileri kanalın darlığı nedeniyle bu yoldan yararlanamıyorlarmış, ancak küçük boyuttaki gemiler ve tekneler için oldukça önemli bir deniz yolu trafiği olduğu söyleniyor. Bu arada k
analdan geçiş için uygulanan ücret tarifesi çok da uygun değilmiş öğrendiğimiz kadarıyla, ancak Mora Yarımadası'nın fırtınalı olma ihtimali ve uzunluğu göze alındığında kesinlikle tercih ediliyormuş. Bu arada gemilerin kanaldan geçişi aynı Boğaz hattımızda da olduğu gibi, bir kılavuz eşliğinde gerçeleşiyor gördüğümüz.. Bu durumun zorunlu mu olup olmadığına pek emin değilim aslında, ama bizim Boğaz kıyılarımız için göze alınan tehlikenin bu kanalda göze alındığını pek sanmıyorum..



Gelelim kanalın seyrine...

Üzerinden yol geçtiği için, her iki şeridin yol kenarında kanala ürkerek bakacağınız çelik köprüler bulunuyor. Bu köprülerden her an düşecekmiş hissi ile ve başım deli gibi dönerken 
(yükseklik korkum nedeniyle) baktım kanala.. “Keyifli miydi?” derseniz, çok da evet diyemem veremem, ama bungee-jumping yapan delileri izlemek eğlenceli ve heyecanlıydı diyebilirim. Yani ben gibi değilseniz belki de macera sever ruhunuza bir bugee-jumping heyecanı da yaşatırsınız o noktada.

Bu arada soluklanmak isterseniz çevrede eskilikten yıkılan birkaç turistik cafe ve souvlaki restoranı bunuluyor, ama tavsiyem kanalı izleyip hızla oradan uzaklaşmanız ve çok daha keyifli bir yemek peşinde olmanız olur.... 



Korint; Yunanistan ana karasında yapacağınız seyahatlerde gideceğiniz istikamete yakın ise, yolu uzatmak pahasına dahi olsa planlara dahil olabilir diye düşünüyorum. Ama elbette tek başına bir Korint seyahati tavsiye edecek kadar delirmedim.. ;)

sevgiler
lulu
x

Serinin diğer postları;