Yıllardır en sık ziyaret ettiğimiz şehirlerin başındadır Atina. Şehrin karmaşasını, trafiğini, baktığımız pek çok noktadan görme şansına sahip olduğumuz görkemli Akropolis'ini, geç dolan ama asla erken saatlerde boşalmayan restoranlarını, şehir sakinlerinin hem heyecanlarına dayalı telaşlarını hem de hayret edilecek rahatlık anlayışlarını, leziz yemeklerini ve bu listeyi uzatabileceğim daha birçok detayını çok ama cidden çok severiz.
Bu yıl Atina günlerim, önce en yakın arkadaşlarımdan birinin düğünü, sonra da yeni bir Yunan adasını keşfetme heyecanımız sayesinde yine dolu dolu geçti. Her iki seyahat süresince, şehri yürüyerek ve yeni yeni lezzet noktalarının peşinde koşarak deneyimlemeye çalıştık. Eee haliyle tavsiye edilecek yeni notlarım oldu sizler için..
Mayıs ayında yaptığımız Atina ziyaretinde, Glyfada’da bulunan ve düğünün yapılacağı gece kulübüne yakın olan bir otelde ağırlandık. Aslında bu vesile ile hem ilk kez Atina'nın merkezi dışında bir noktada konaklamış olduk hem de yeni yeni gelişmeye ve popüler olmaya başlamış sahil semtlerinde vakit geçirdik..
Glyfada; Atina'nın güney kıyı bölgesinde bulunan ve sonradan geliştiği için modern bir mimariye sahip olduğunu söyleyebileceğim semtlerinden biri. (Glyfada’nın ağaçlarla kaplı ara sokaklarını bizim Caddebostan’ımıza benzetirim hep) Semt deniz kıyısına çok yakın olduğundan sahil kısmı tamamen özel plaj işletmelerine ayrılmış durumda. Bu plajlar yeni liman bölgesi Vouliagmeni'ye kadar uzanıyor. Deniz ise elbette ülkenin enfes mavilerinde yüzdükten sonra pek de tatmin edici bir su rengine sahip değil, ama yine de bu plajlar içinde kaliteli işletmeler mevcut ve sıcak Atina günlerinde güneşin ve denizin tadını çıkartmanızı sağlarlar..
Sahilden uzaklaşıp Glyfada’nın günlük yaşamına karıştığınızda ilk farkedeceğinız şey, size hemen bizim Bağdat Caddesi’mizi anımsatacak geniş alışveriş caddesi Metaxa. Metaxa'ya sahilden çıkan her sokak oldukça ferah ve karşılıklı birçok mekan ve mağaza bulunuyor bu sokaklar içinde..
Opus caddenin en havalı kafe, bar ve gece kulübü işletmesi. Opus’un lezzetleri kadar havalandırma sistemini ve hızlı servisini de seviyoruz biz. Efie sayesinde keşfettiğimiz mekanın sahibi Yunanlı ünlü sanatçı Antonis Remos. Sahibinin Remos olması, hem avantaj hem de dezavantajları beraberinde getiriyor mutlaka, ama mekan sahibinin (çoğu zaman) negatif eleştiri yapacak insanlarla da çevrili olması biz ziyaretçilerin lehine bir durum oluşturuyor.. Yani mekan daima özenli, daima güleryüzlü bir servise sahip ve lezzet çıtası da hep yukarılarda tutulmaya çalışılıyor. Gece dışarı çıkmak için de şehrin en iyilerinden biri kabul ediliyor Opus.
(Adres: Pandoras 9, Glifad)
Sardelaki bence semtin "en" iyi deniz ürünleri restoranı. Ben pek "en" kelimesini kullanmayı sevmem, ama Glyfada'da daha iyi bir örneği olmadığına neredeyse eminim.. Burada Yunan meze örneklerinin en klasiklerini lokal bir müşteri kitlesi beraberinde çok keyifli bir öğle yemeğine sahip olarak tadabilirsiniz.. Sardelaki’de porsiyonlar büyük, sunumlar hep o sevdiğimiz Yunan detaylarıyla süslenmiş ve mekan yoğun bir trafiğe sahip olsa da servisleri gayet hızlı ve tatmin edici...
(Adres: Fivis 15, Glyfada)
Semte havaalanından otobüs ile 45 dakika gibi bir sürede (taksi ile 25 dakikaya iner bu süre) ulaşmak mümkün. Metro ile Atina merkeze gidip, oradan tramvay ile de semte geçebiliyorsunuz, ama tramvayın dur/kalklar nedeniyle toplamda 45 dakika gibi bir sürede semtte olması yolculuğu gereksiz uzatıyor.. O nedenle havalimanından gelirken otobüs ya da taksi kullanmanız en ideal çözüm..
Eğer bu upuzun sahil yolunu severseniz; hem deniz yakınında olmak hem de keyifli bir akşam yemeği yemek için şehrin yeni gelişen sahil semtlerinden biri olan Vouliagmeni’de, yat limanının içinde bulunan Moorings’i kesinlikle önerebilirim. Düğün öncesi Efie’nin son "bekar" yemeğini burada yedik biz, yani manevi olarak da pek önemli bir mekan bizim için.. Bunun dışında restoranın ambiyansı harikaydı ve lezzet konusunda bizi tatmin etti.(Adres: Marina Vouliagmeni)
Düğün sonrası, şehre veda etmeden evvel Microlimano’da bulunan, çok sevdiğimiz ve artık kendi Atina seyahatlerimiz için bir klasik olarak kabul ettiğimiz balık restoranı Ammos‘da mutlu bir öğle yemeği yedik sevgiliyle... Ammos'un basit ama yaratıcı dekoru ile lezzetli mezeleriyle kavuşmak bize hakikaten pek iyi geldi, düğün yorgunluğumuzu aldı üzerimizden.. Ayrıca, liman izleme aşığı bir çift olarak bu restoranın manzarasını da çok sevdiğimizi ekleyebilirim buraya..
2013 yılı içindeki ikinci Yunanistan seyahatimiz ise hem yaz sezonunu kapatmak hem de arkadaşımız Stellios'u ziyaret etmek için gittimiz Aegina Adası olmuştu. Elbette bir ada ziyaretinin en sevdiğimiz yanlarınından biri de Atina ile yeniden buluşma şansıydı ve bu vesileyle Atina'da seyahat başı bir, seyahat sonu bir gece olmak üzere toplamda 2 gün 2 gece daha geçirebildik. Ve bu kez neredeyse tüm zamanımızı şehrin en havalı semtlerinden bir kabul edilen Kolonaki bölgesine ayırdık.
Kolonaki Atina'nin en popüler semti. İlla bizim şehrimiz ile karşılaştırma yapmamız gerekirse, Atinalılar için bizim Nişantaşı’mız anlamına geliyor kendisi. Gündüzü ayrı gecesi ayrı keyifli bir semt gerçekten de. Atina’dan bağımsız kendi yaşam dinamikleri var ve bu hali ile merkezin zaman zaman yorucu olabilen görüntülerinden uzak kalabiliyor. İlk gece Efie'ye göre bu semtin en iyi mutfaklarından birine sahip Prytaneion’da bir akşam yemeği yedik. Ana yemek tabakları beni çok memnun etti diyemeyeceğim, ama başlangıç olarak aldığım cheese pie inanılmaz lezzetliydi. İki kez sipariş edecek kadar sevdik bu tabağı.
(2019 Revize Bilgi: Üzücü ama bu restoran Yunanistan’da yaşanan kriz günleri sonrası kapanmış durumda.)
İkinci akşamımızda ise; teyze olacağımın harika haberi ile Efie'nin de merak ettiği İtalyan restoranı Malconi's de bir akşam yemeği yedik. Bizim açımızdan manevi de bir kıymeti var artık mekanın ama yine de ana yemekleri Prytaneion'a göre çok çok daha başarılıydı diyebilirim. Hatta yediğim antrikot Yunanistan'da deneme şansı bulduklarım içinde iyi bir sıralamaya girer diye düşünüyorum. Bu arada Malconi's yemek servisi sonrası geceye bar olarak devam ediyor ve müzikleri geceyi uzatmak için gayet davetkar diyebilirim... (Adres: Patriarhou Ioakim 43 - Ploutarchou 23, Kolonaki)
Yunan mutfağında yaşadığımız sayısız deneyim sonrası şehirdeki alternatif lezzet noktalarına da yönlendiriyorlar bizi haliyle.. Efie ile gittiğimiz İtalyan restoranı sonrası, Stellios'un önerisiyle farklı ve önermeye değer bir öğle yemeği yediğimiz Meksika Mama Roux deneyimimiz oldu bu kez de... Restoran şehrin Monastraki bölgesine çok yakın bir konumda bulunuyor ve Meksika ve Orta Doğu mutfağı arasında dolanan bir menüsü vardı. Ben yine eski damak keyfimin favorilerinden ilerleyerek Quesadilla ve Tacos yedim burada, zira içine avokado ilişmiş ne varsa çok sevdiğim gibi bu ikiliyi de pek seviyorum..
(Adres: 48-50 Aiolou Str.)
Havanın güzelliği her iki seyahatin de bir başka keyifli yanıydı. Yaşadığımız her anı taçlandırdı, her tabağa daha da lezzet kattı. Yaşanan ekonomik krize inat Yunanlıların hayata devam ediyor oluşu da bizi umutlandırdı yaşama dair.. İnsanların şartlar her ne olursa olsun kendi öz huzurlarını korumaları sanırım bu ülke insanına dair en sevdiğim özellik.. Üç günlük dünya neticesinde..
sevgiler
lulu
x