Atina için Milano'dan sonra en çok seyahat ettiğim ve hem mitoloji sevdam hem de dostlarım sayesinde en sevdiğim Avrupa şehri diye bahsedersem sanırım ki yanlış bir şey söylemiş olmam. Tüm siyasi söylemlerin ötesinde Türk-Yunan dostluğunun iyi birer örneği ve temsilcisi olduğumuza inanır, bunu da birbirimize daima hatırlatırız.
Birkaç gün evvel yakın bir arkadaşım Atina şehri için tavsiyeler isteyince, "neden bunca zamandır detaylı bir Atina postu yapmadım ki?" diye sordum kendime ve şehri etraflıca gezmek isteyecekler için tüm deneyimlerimi -her sayahat sonrası da güncelleyerek- yazmaya karar verdim..
Sanırım Atina'ya giden herkes şehri gezmeye öncelikle ünlü meydan Syntagma'dan başlayacaktır. Bu meydanı şehrin merkezi olarak düşünebilirsiniz. Son zamanlarda (2012-2013 dönemi) yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle haberlerde de sıkça gördüğümüz Parlamento Binası bu meydanda bulunuyor. Turistik olsa da bu meydanda insan manzaraları izlemek dışında görülmesi gereken tek şey; Parlamento önündeki askerlerin nöbet değişimi olabilir.. Değişim, savaştan geri dönmemiş askerler için yapılmış olan anıt yazısının önünde ve düzenli olarak her saat başı yapılıyor. Yani, günde 24 kez. Ayrıca pazar günleri sabah saatlerinde resmi törenli değişim yapılıyor ki çocuklu aileler bu töreni izlememeyi pek seviyor..
Syntagma Meydanı'nın dünyaca ünlü oteli Hotel Grande Bretagne, ikonik Acropolis manzaralı teras barı ve restoranı ile aperitivo almak ya da bir akşam yemeği için romantik bir adres olarak kabul edilebilir..
Parlamento binasının hemen arkasında şehrin varlığından gurur duyduğu bir park bulunuyor. İsmi, National Garden olarak geçiyor. İçinde bir gölü de bulunan parkta; sabah yürüyüşleri yapabilir ya da gün içinde gönlünüzce doğa içinde vakit geçirebilirsiniz.. Özellikle bir öneri isterseniz; ana girişte bulunan Güneş Saati ve park içine ekilmeden evvel bitki ekim denemelerin yapıldığı kış bahçesini mutlaka görmenizi önerebilirim. (Park sonrası da Olympian Zeus tapınağını gezebilirsiniz.)
Syntagma Meydanı'nda sırtınızı Parlamento binasına doğru verirseniz, karşınıza çıkan cadde; Ermou Street. Bu cadde üzerinde ortalama fiyat segmentinde olan markaların mağazalarını görebilirsiniz. Ayrıca sokak satıcıları, ressamlar ve kendi halinde küçük butikler de caddede sıralanmış durumdalar. Caddenin sonu ünlü Monastraki bölgesine bağlanıyor. Monastraki, tarihi Roma forum alanının sınırlarında bulunan ve günümüzde kafe, restoran ve hediyelik eşya butikleriyle çevrelenmiş bir semt. Bu arada Ermou Street'in hemen sonunda bir küçük Bizans kilisesi göreceksiniz. İsmi Kapnikarea. Kilisenin 11.yy'dan kaldığı tahmin ediliyor. Nedenini bilmiyorum ama hiç içine girmediğim halde kapılarında bol bol fotoğraf çekindiğim bir kilise kendisi.
Monastraki, Plaka bölgesinin hemen yanında kalıyor. Bazı sokaklarında, kafanızı kaldırdığınız an muhteşem Acropolis manzarasını görebileceğiz, kafe ve restoranlarla dolu bir bölge burası. Pazar günü burada kurulan bit pazarını ilgi alanınız ise notlarınıza ekleyebilirsiniz.
Şehirleri kendi şehrimize benzetme klişesinden yola çıkarsak; Monastraki aslında bizim Sultanahmet'imiz olarak tanımlanabilir. Kendisini ya çok sever ya da nefret edersiniz bana kalırsa.. Bu bölge geceleri de fazlasıyla hareketli oluyor. Yunanlıların ünlü Souvlaki'sini denemek için Monastraki sokaklarında bolca alternatif bulabilirsiniz. Şehrin yerlisi arkadaşlarım senelerdir Souvlaki yemek için ya Savvas Restaurant'i ya da Thanasis'i tercih ederler. Ancak şunu da itiraf etmeliyim ki; Souvlaki'yi en salaşından, en lüksüne dek birçok farklı kafe, şehir ya da plaj restoranda yemiş olmama rağmen tam olarak sevebildiğimi söyleyemem. Souvlaki dışında çok daha iyi ve tavuk tabakları olduğunu da rahatça söyleyebilirim.. Yine de Yunanistan mutfağı demek deniz ürünü ve meze demek diyorsanız Klimataria Tavern'i şehrin en eski tavernalarından biri olarak not edebilirsiniz. Ayrıca Hard Rock Cafe tutkunlarına da bilgi olsun; kafeniz bu semtte bulunuyor... (Adres; Adrianou 52)
Psiri; Monastraki Meydanı'na çok yakın, eski ve kalabalık görüntüsüyle kaos hissi hiç eksilmeyen, ama şehrin en pitoresk bölgelerinden biri olarak da kabul edilebileceğiniz bir semt. Bu sokaklarda vakit geçirmek, galerilerinde dolanmak çok keyifli, ama benim asıl sevdiğim şey; Psiri sokakları sonrası yavaş yavaş Acropolis'e doğru yaklaşmak.. Ayrıca şehrin bu bölümündeki mekanlarda akşamlar da aşırı hareketli geçiyor. Eski zamanlarda tam bir Teksas havasında olan semtin son yıllarda kazandığı bu keyifli hal ve tavır kesinlikle yaşanası...
Prisi'de Oineas Restaurant Efie ile uzun yıllardır hatta tam olarak 2005 yılından beri güzel havalarda gitmeyi tercih ettiğimiz ve hep çok lezzetli bulduğumuz adreslerden biri.. Klasik Yunan mezeleri, et ağırlıklı ana yemekleri ve cozy dekoruyla bizi daima mutlu ediyor bu restoran... Ayrıca semtin tatlı pastanesi Nancy's Sweet Home da kesinlikle ıskalanmaması gereken bir adres olarak notlarınızda olmalı.
Atina şehrinde "Antik Yunan Tarihi ve mitoloji gezileri" yapılacaklar listesinin benim için ilk maddesi sayılır; zira batı medeniyetindeki en eski yerleşim ve eski dünyanın en entelektüel adresi olan şehirde yapılacak daha iyi bir aktivite hakikaten düşünemiyorum. Sokrates'in ya da Platon'un daha evvel yürüdüğü bir yolda yürümek bile aşırı heyecan verici!
Dünyanın en ünlü ve en önemli simge yapılarından biri kabul edilen ve bir uçurum kenarını adeta taçlandıran Unesco Dünya Mirası Acropolis, hakikaten muazzam bir güzellik! Oldukça büyük bir alanda konumlanmış olan yapının çevresinde amfi tiyatrolar, forum alanları ve tapınaklar bulunuyor. Parthenon; Acropolis'in en yüksek noktasını kaplayan, M.Ö. 438 yılında inşa edildiği bilinen ve Tanrıça Athena'ya adanmış antik dünyanın en görkemli tapığı... Erechtheion; Acropolis içinde M.Ö. 421-406 yılları arasında inşa edildiği düşünülen tapınak ve benim de kişisel favorilerimden biri.. Hiç anlamadığım bir şekilde; tapınakta görünen heykellerin originallerinin beş adedi Akropolis Müzesi'ndeyken bir heykel British Museum'da.. Çok saçma! Temple of Athena Nike; Acropolis'in yükseltilmiş bir kayalığında konumlanmış ve M.Ö.420 yılından kalmış bir İyon tapınağı. Zamanında Persler tarafından zarar görmüş olsa da günümüze ulaşmış olması müthiş.. Tapınağın original parçalarını Acropolis Müzesi'nde görebiliyorsunuz.. Dionysus Theatre; Akropolis'in kayalık bir yamacında bulunuyor ve M.Ö. 4.yy.da yapılmış ve Avrupa tiyatrosunun temeli kabul ediliyor.
Temple of Zeus; ismi Olympeion olarak da geçen ve tanrıların kralı Zeus'a adanmış muazzam bir tapınak. 700 yıl gibi bir sürede inşa edildiği biliniyor. Ne yazık ki Zeus Tapınağı zarar gördüğü için günümüze tamamı ulaşamamış bir yapı, ancak elimizde kalmış olan hali bile kesinlikle es geçilmeden detaylıca incelenmeli diye düşünüyorum... The Ancient Agora; Antik Atina'nın kalbi sayılırmış. Hem pazar yeri hem de sivil ve ticari merkez olarak düşünebilirsiniz kendisini. Geniş bir alan olduğundan rehber edinmek ya da detaylıca bir araştırma yaparak gezilmesinin daha uygun olduğunu söyleyebilirim. Bu alandan çıkmış eserler için yapılan Museum of the Ancient Agora'yı da eğer vaktiniz varsa ziyaret edebilirsiniz. Temple of Hephasteus da şehrin önemli tapınaklarından bir diğeri; zira eğer yanlış bir bilgi değilse kendisi antik zamandan günümüze ulaşan en iyi korunmuş tapınak kabul ediliyor. Yapımı M.Ö. 5.yy.
Odeon of Herodes Atticus; bir konser izlemeyi hayal ettiğim antik tiyatroların başlarında geliyor. Zaten kendisi Roma Dönemi boyunca da konser salonu olarak kullanılmış bir yapı. Çok geç bulunmuş, restore edilerek şehre armağan edilmiş ve hali hazırda günümüzde de akustik gücü sayesinde konser salonu olarak kullanılıyor.
Bunca yıldır şehre gidiyoruz hala görmediğimiz tarihi noktalar da yok değil. Panathenaic Stadium hala görmediğim ama Alpico doğduktan sonra onunla görelim diye ertelediğim yerlerden biri. Zamanında 1896 Olimpiyat Oyunları'nda da kullanılmış stadyum tamamen mermerden yapılmış enteresan ve kendine has bir örnekmiş. Görülecekler listemizde hala tiklenmemiş bir diğer yapı ise; şehrin bir miktar dışında kalan Temple of Poseidon. Adı üzerinde denizlerin tanrısı Poseidon'a adanmış tapınak Panathenaic gibi tamamen mermerden yapılmış. Bir gün batım vaktinde, sütunlarına yansıyan renklerin güzelliğini kendi gözlerimle de görmeyi çok istiyorum...
Acropolis ve National Archeological müzelerine her şehir ziyaretinde vakit ayrılabilirsiniz diyebilirim; zira ilgi alanınız ise her ziyarette bir başka bilgi edinip, keyif alacağınız süphesiz.. Arkeoloji Müzesi onlarca odadan oluşan, Neolitik dönemden Mısır'a ve Roma'ya kadar her antik çağ medeniyetlerinden eserler barındıran mükemmel bir müze.. En güzeli de içindeki her eserin kronolojik sırada düzenlenmiş olması. Bu anlamda da müzeyi gezerken eserleri ve dönemleri anlamak çok kolay oluyor. Favorim; M.Ö.16.yy'dan günümüze ulaşmış bir cenaze maskesi olan Agamemnon Maskesi. Tüyler ürpertici ama nefis bir dünya mirası diye düşünüyorum.
Acropolis Müzesi kalıntılar üzerine inşa edildiğinden zemin katında genelde ya cam panellerde yürüyorsunuz ya da açık alanda geziyorsunuz. Erechtheion, Propylaea Geçidi ve Temple of Athena Nike müzenin en ilgi çekici ve yine kronolojik olarak takip edebileceğiniz önemli eserleri. Ayrıca Roma ve erken Hristiyanlık dönemine ait eserleri de müzede görebiliyorsunuz.
Parthenon heykellerinin tanıtıldığı videoyu izlemenizi ve tapınaklardan alınan heykelleri es geçmemenizi özellikle öneririm. Bu arada müze sonrası keyifli de bir yemek molası vermek isterseniz; Acropolis Museum Restaurant manzara bonusuyla tavsiye edilebilir bir adres.
Eğer bu iki müze size fazla gelmez ise Benaki Museum adı altında toplanan şehrin önemli müzelerini de gezmenizi ve Yunan kültürünün geçmişini ve günümüz zamanlarını da incelemenizi öneririm. (Kurtuluş Savaşı zamanlarından resim, silah ve belgeler de bulunuyor) Ama mutlaka müzelerin açık oldukları günleri ve saatleri kontrol etmenizi öneririm; zira bazı binalar haftanın yalnızca birkaç günü açık oluyor.
Kocaman bir ova içinde heybetli bir tepesi var şehrin. İsmi Lycabettus ve kendisi şehrin en yüksek noktası oluyor. Birçok sokak ve teras restoran/bardan izlenen ikonik Acropolis manzarası sonrası şehrin ikinci ikonik manzarası bu tepe olabilir diye düşünüyorum. Tepeyi şehirden izlemenin yanında, tepe üzerinden de şehre bakmanın enfes olduğunu bilin. Akropolis'i bu tepeden izlerken, hava açık ise Pire semalarını dahi görebiliyorsunuz. Aslında bu tepe için "şehri 360 derece panoromik izlenme noktası" diyebiliriz. Ulaşmak için dilerseniz yürüyebilir, dilerseniz de teleferik kullanabilirsiniz. Tepede bulunan restoran Orizontes'i biz deneyimlemedik ama manzara bonusu ve lezzet konusundaki iddiası ile keyif alacağınız bir akşam ya da gün batımı vakti geçirebilirsiniz.
Kocaman bir ova içinde heybetli bir tepesi var şehrin. İsmi Lycabettus ve kendisi şehrin en yüksek noktası oluyor. Birçok sokak ve teras restoran/bardan izlenen ikonik Acropolis manzarası sonrası şehrin ikinci ikonik manzarası da bu tepe zaten. Tepeyi şehirden izlemenin yanında, tepe üzerinden de şehre bakmak çok keyifli elbette. Akropolis'i bu tepeden izlerken, hava açık ise Pire kıyılarını dahi görebiliyorsunuz. Aslında bu tepe için "şehri 360 derece panoromik izlenme noktası" diyebiliriz. Ulaşmak için dilerseniz yürüyebilir, dilerseniz de teleferik kullanabilirsiniz. Tepede bulunan restoran Orizontes'i biz deneyimlemedik ama manzara bonusu ve lezzet konusundaki iddiası ile keyif alacağınız bir akşam ya da gün batımı vakti geçirebilirsiniz.
Plaka, Acropolis'in hemen yamacında kalan tavernalar ve kafelerin olduğu turistik bölgeye deniyor. Atina'nin en eski yerleşim bölgesi olduğundan Plaka'nın resmen bir ruhu var benim için.. Neoklasik binalar, dar ve bir anda karşınıza çıkan begonvillerle kaplı sokaklar ve karmakarışık bir yaşam ama her gittiğinizde sizi şaşırtacak sürprizlerde dolu bir bölge burası. Ayrıca gastronomik olarak da birçok farklı deneyim sunuyor ziyaretçilerine...
En iyi Acropolis manzarası için 360 Cocktail Bar'ı özellikle notlarınıza eklemek istiyorum. Son yılllarda şehrin en iyi barlarından biri kabul ediliyor kendisi. Akro ise iyi bir gastrobar örneği olarak ve yine Acropolis ve Lycabettus manzara bonusuyla notlarınızda olabilir.
Şehrin bizim Nisantaşı'mıza benzetebileceğimiz yeri Kolonaki. Kolonaki'nin ana meydanı ise Filikis Eterias Squire. Bu meydanın en ünlü ve simge kafesi ise; Da Capo. Self servis bir işletme kendisi ve yerliler için önemli bir uğrak noktası sayılabilir. Yunan değil de Fransız havası alacağınız Da Capo'da mutlaka kendinize bir kahve içimlik zaman ayırın derim.
Kolonaki'de ara sokaklar da çok canlı bir hayata sahip. Aslında deneyimlediğimiz onca mekan içinde iyi bir burgerci olan Jackson Hall, havalı Armani Cafe, lezzetlerini çok sevdiğimiz Prytaneio ve meydana yakın Loukianou Street'te bulunan ve gecelerimizi sonlandırmayı sevdiğimiz Rock n Roll Bar ne yazık ki kriz günlerine karşı duramayıp kapanmışlar..
Skoufa Street irili ufaklı onlarca cafe ile dolu. Özellikle akşamları bir dolu bar ve gece kulubu seçeneğiniz (yine çokça mekan kapatılmış olsa da) var bu sokakta. Big Apple, Skoufaki çok üzücü ama sevdiğimiz ama kalıcı olarak kapananlardan.. Passepartout ise maşallah hala devam ediyor varlığına....
Alışveriş Kolonaki'de daha çok Patriarhou ve Pedestrianised Tsakalof caddelerinde yapılabilir ama ara sokaklarda da hem giyim hem de ev dekoru üzerine enfes butikler var. Gezmenizi tavsi ederim...
Glyfada ve Vouliagmeni bölgelerini şehrin Bağdat Caddesi (Glyfada) ve Boğaz hattı (Vouliagmeni) gibi düşünebilirsiniz. Her iki bölge de merkezden 20 dakika kadar uzakta kalıyorlar.
Glyfada'danın en ünlü caddesi Metaxa Street olsa da kafeler daha çok Zissimopolou Street üzerinde bulunuyorlar. Favorim kesinlikle Metaxa Street üzerindeki Opus. (Opus, bayıldığımız Yunanlı sanatçı Antonis Remos'un mekanı. Kendisini bugüne dek orada görmüş değiliz ama Efi'nin düğününün after party'si orada olduğundan ayrı bir seviyoruz kendisini) Bu arada Opus hem kafe hem restoran olarak hem de gece kulübü olarak hizmet veriyor.
Bir Yunan tavernası olan ve her Atina seyahatinde mutlaka öğle yemeği yediğimiz Sardelaki semtin bize göre en keyifli balık-meze mekanlarından biri ve senelerdir asla kalitesinden ve lezzetinden ödün vermemiş bir mekan kendisi..
Vouliagmeni, marinası ve plajlarıyla ünlü olması yanında mekanlarıyla da çok tercih edilen ve son yıllarda hızla gelişen bir bölge. Deniz manzaralı En Plo gastrobar kriterlerinde oldukça başarılı bir işletme ve kriz sonrası hala ayakta olması büyük mutluluk; zira deneyimlediğimiz birçok mekanı yeniden kontrol ettiğimde kapandıklarını görüp kederlendim.. Yalnızca Efie ve benim için manevi kıymeti de olan Moorings'in hala açık olmasına çok seviniyorum... Denizin kenarında enfes bir öğle ya da akşam yemeği yiyebilirsiniz burada..
Şehrin en Modern semtlerinden biri Gazi bölgesi. Yine bol bol kafe, restoran ve bar bulunuyor bu semtte de. Yunanlıların en sevdikleri şey dışarıda akşam yemeği yemek olduğundan Gazi de akşamları müthiş kalabalık oluyor, özellikle de yaz akşamları..
Metro'nun Keramikos istasyonundan Gazi'nin direkt kalbine ulaşabiliyorsunuz. Voutadon ve Persefonis caddelerinde gönlünüze göre barlar ya da kafe ve restoranlar bulabilirsiniz. Bu semtte bizim favorimiz Gazi College.
Gelelim Pireus ve can'ım Microlimano'ya. Hiç lafı uzatmayacağım; bana göre Pire'yi detaylı gezecek ya da gezmeye değer bulunacak pek bir taraf hakikaten yok. En azından bunca yıldır benim deneyimim bu. O nedenle Pire'yi daha çok adalara seyahat öncesi uğrayıp soluklandığımız bir geçiş noktası olarak düşünürüz biz ya da erken saatli feribotlarda bu çevredeki otellerden birinde konaklar ve sabah erkenden limana ineriz. Bu yüzden Pire'de vakit geçirmek yerine kendisine pek yakın olan Mikrolimano'ya doğru uzanmanızı tavsiye edebilirim.
Mikrolimano, bizim Kalamış kıyılarızı andırıyor. Sırayla dizilmiş restoran, kafe ve barların bulunduğu minik bir cadde kendisi. Mekanlar keyifli dekore edilmişler ve de içlerinde lezzet çıtası gerçekten yüksek olanlar var. Aklımda kalan adreslerden Bahaliko aşırı cozy dekoru ile çok sevdiklerimizden biriydi, lakin krize karşı duramayıp kapandığını öğrendik ve üzüldük. Bahaliko dışında bu limanda önereceğim en iyi adres; Varoulko Seaside. Marina ve tekne manzaralarına karşı uzo-balık keyfi yapıp, Yunan mezelerini deneyimlemek isterseniz kendisi kesinlikle iyi bir tavsiye.
Hazır Microlimano'ya gitmişken Pasalimani denen bölgeyi de gezinize dahil edebilirsiniz. Deniz kenarında tatlı bir semt burası ve yeni yeni açılmaya başlayan kafe restoranlarıyla da gelecek vadediyor. Bu mekanlardan Belle Amie hem dekoru hem de lezzetleriyle bizi aşırı mutlu eden mekanlardan biri olmuştu..
"Atina'da denize girilir mi?" sorusunun da yanıtını hemen vermek istiyorum. Glyfada'nın sahil kesimini deniz için merkez kabul edebilirsiniz. Hatta o kıyı birçok semti de kapsayan uzun bir sahile sahip ve bu sahilde onlarca plaj işletmesi mevcut.. Tüm günü bu plajlarda ve Yunan lezzetleri eşliğinde geçirebiliyorsunuz. Yalnızca aradığınız o dillere destan Ege sularına sahip olamayacağınızı bilmenizi isterim. Ayrıca şunu da eklemiş olayim ki; bu sahil şeridinin Vouliagmeni tarafı işletme anlamında çıtayı da daha yüksek tutuyor..
Atina'yı duygusal bağımdan öte, başlı başına bir deneyim olduğunu düşündüğümden de çok seviyor ve hiç olmazsa bir tam gün ve gecemizi her Atina üzerinden gidilecek yaz tatili destinasyonlarımızın planlarına ekliyorum. Bu huyumu da çok seviyorum...
Şehre yaz aylarında gidecekseniz (ki aslında en sıkı turist dönemi sıcağa rağmen Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarıdır) sıcakları da hesaba katarak şehirden çok hızlıca ülkenin muhteşem adalarına kaçmanızı önerebilirim. Ancak bahar aylarında Atina'da olursanız şehrin tarihini ve de sokaklarını gezmeye doyum olmaz diye diyebilirim.. Bu nedenle de detaylı bir Atina gezisi için şehre dört tam gün ayırmanızı öneririm.
Revize bilgi; Haziran 2019 itibariyle Çeşme-Atina arası feribot seferleri de başlamış durumda. Yaklaşık yedi saatlik bir yolculukla ister yaya ister araçlı olarak seyahat edebiliyorsunuz.. Yalnızca, yanaştığı liman Pire değil de daha küçük bir liman olan Lavio. Bu limandan adalara geçiş imkanı elbette var. Hatta hem daha az bilinen ve lokal kalabilmiş olanlara hem de pek meşhur olan Kiklad Adaları'na...
Yunanistan'ın Pire, Lavrio ya da Rafina limanlarından gidilebilecek ada postları;
MYKONOS 1 (ulaşım ve plajlar)
MYKONOS 2 (lezzet ve eğlence)
ATİNA'dan ana kara üzerinde alternatif yol tavsiyeleri;
İpsala Sınır Kapısı sonrası seyahat edilebilecek ada ve ana kara noktaları;
BODRUM'da yakın Yunan Adaları;
KALYMNOS
sevgiler
lulu
x
iyiki boyle post yapmisn,
YanıtlaSilsayende bir yerleri gorduk:):)
fotograflar cok guzel
filmlerdede bayilirdim zaten
bir gun gidip gormek nasip olur insallah:)
sevgiler
@Kucuk Seyler Cok tesekkurler canim :) Begenmene sevindim ama senin fotograflarinin yaninda bunlar hic.. Ne kadar basarili kareler cekiyorsun !! Cok tebrik ediyorum ;)
YanıtlaSilne kadar guzel anlatmissin. Istanbul semtlerinden ornekler vererek anlatman da cok hosuma gitti. uzun yillar oldu Atinaya gitmeyeli. Plakada uzun bir aksam yemegi ve uzo hayal ettim simdi;)
YanıtlaSilGoncacimm begenmene cok sevindim.. :) O kadar cok seviyorum ki Yunanistan'i ve Yunanlilari o yuzden detaylica anlatmak istedim.. Gitmek isteyenler icin guzel bir rehberlik olacak eminim ;) Bu aksam hep birlikte Plaka'da olsak ve keyifli bir aksam yemegi yapsak olmaz mi ? :)
YanıtlaSilAşkımcım diline ve eline sağlık çok detaylı ve güzel bir post olmuş yine :)))
YanıtlaSilTesekkurler bitanemmm ! Beni yine Efie'cigime goturrrrr yuffennnn :)
YanıtlaSilAyarlarsam takılır peşine kız bakarsın ben kepçe dünya ufak .) haber edersin bana da. Bu arada hacı ben atina denince ıyk oluyorum bakma her şeye sahip çıkan abiler baklava kahve vs yüzünden ama ön yargı belkide yavrum bilinmez. lakin istanbul trafiğindende şu an orada olmayı tercih ederim o ayrı. Son kareye gelecek olursak gülen yüzün saçların deniz mavisi elbisenle casual sade şıklık olmuş yavrum. öperim
YanıtlaSilCanim stil direktorum :) aslinda cok haklisin cok gicik herseye sahip cikmalari ama ben yine de yunanlilari ve yunan kulturunu coook seviyorum yaa :) Eficim de var.. simdi nasil dusman olayim di mi ? :) Hem dusunsene yaz tatilinde bir yunan adasinin keyfini ;) Off diyorumm.. Son kare yorumlarin icin de ayrica tesekkurler.. genel durumum budur, renkli sadelik severim (o da neyse) ama her dem guleryuz o ayri ;)
YanıtlaSilYine cok güzel anlatmissin. Tekrar gitmiş gibi oldum :)
YanıtlaSilvalla çok yakın ama hiç gitme fırsatımız olmadı hatta hiç ya atinaya da gitsekmi bile konuşmadık eşimle ama bu postundan sonra bir fikir atıcam ortaya lulucum öpüyorum çokkk:)
YanıtlaSil@Alev Ozkan Ahh ne mutlu bana.. Hatirlatmis oldum sana guzel anilarini :)
YanıtlaSil@sonsuz dekorasyon Atina cok guzel bir sehir degil ama yemek icmek ve keyif yapmak icin gercekten cok cok iyi bir tercih.. Bence gundeme getir.. hatta atina + ada fikrini siddetle tavsiye ediyorummmmm canim :)))
Lulucum, harika bir post olmus bu, detayli, karsilatirmali ornekli, bol resimli. Atina ya baya evvel bir kere is icin gitmistim, onda da cok az gezebilmistim, adalari ise hic goremedim daha. Esimi ikna edebilirsem yapmali bu Atina+Ada turunu, senin tiyolarinla gezmesi cok daha kolay ve zevkli olacak gidersek. Renkli sade chicligini ben de cok sevdim. Bu arada kac gundur gidip gelip Uludag postu bekliyorum, farkli yerden vurdun : ))) Simdi ada postuna bakiyorum hemen : )
YanıtlaSilAylin'cim cok tesekkurler canim.. Sanirim en detayli postlarimdan biri oldu ama bu kadar iyi bildigim bir sehri mutlaka boyle anlatmaliydim.. Havalar az daha isinsin size harika bir ada postu daha yapacagim.. Paros adasi muhtesemmmm onu mutlaka gormelisiniz :)) Dag postu yapamiyorum cunku firtina ve tipiden 2 hafta sonuda kayamadik :(( sadece kara ayak basabildik :)))
YanıtlaSilCanım çok şeker bir post olmuş çok sevdim orada olmak istedim :) Mavi elbisenle de süpersin :) Ayrıcaaa...
YanıtlaSilTebrikler! "Kreativ and Versalite Blogger Award" kazandın benden :) Detaylar ve yapman gerekenler burada: http://lunaparkqueen.blogspot.com/2012/01/versalite-and-kreativ-blogger-award.html Öpüyorum kocaman! :)
@Lunapark Queen cooook tesekkur ederimmm canim.. Bir tane de Aylin Lila Moonlight tarafindan odule layik gorulmustum.. Ikiniz icin bir post duzenleyecegim en kisa zamanda :))
YanıtlaSilparos cok guzeldır ...atınada taksıcılerı dıısnda candır :)fotograflar cok guzel ıcımı ısıttı yaza mı gotrdu ne :)
YanıtlaSil@Grace Paros postu hazirlayacagim detaylica hazir yaz ozlemleri baslamisken hepimizde :) bu hafta hazirlarim sanirim :))
YanıtlaSil