Öne Çıkan Yayın

PUGLIA - Itria Vadisi

23 Nisan 2014 Çarşamba

ANTIBES

Antibes...

Tanıyacağımıza dair büyük bir heyecan duymadığımız, lakin tanıştığımız an bizi kendine birçok detayıyla hayran bırakan güzel şehir...


Geçtiğimiz akşam İstanbul'da bir restoranın akşam yemeği menüsünde Nicoise Salad görünce, Cote d'Azur seyahatimizin en lezzetli öğle yemeklerinden birini Antibes'te yediğimizi ve Nicoise Salad konusunda iddialı bir deneme yaptığımızı hatırladık sevgiliyle.

Şehre gitmeden evvel notlarıma alıp, öğle servisleri tam kapanmak üzereyken kendimizi kabul ettir(e)bildiğimiz o minik restoranda yaşamıştık bu iddialı deneyimi..

Cote d'Azur seyahatimizin lezzet anlamında çok başarılı geçmesinin en önemli nedeni Sicimoğlu ailesiydi.. Daha önce Nice şehri hakkında hazırladığım postta da bunu yazmıştım hatırlarsanız.. Ayhan Sicimoğlu Cote d'Azur kıyılarını dünyanın en rafine mutfağı olarak tanımlar. Belki doğruluğunu onaylamak bana düşmez, ama en azından kıyı boyunca ziyaret ettiğim noktalarda bu değerli yorumu yerinde bulacak tadımlar yaptığım için kendimi şanslı saydığımı söyleyebilirim..

Restorana geri dönersek; şehirde yalnızca bir öğle yemeği yiyecek olmamız açısından tercihimizin nokta atışı olması büyük bir şanstı hakikaten.. Restoranın ismi; Restaurant La Forge ve her güne özel olarak hazırlanan öğle yemeği menüsüne sahipler.. O gün menüde Nicoise Salad olması da bir diğer şanmış meğer, yedikten sonra bunun farkına vardık elbette.. 
2019 yılı revize bilgi: Restoran kalıcı olarak kapatılmış ne yazık ki...

Notlarımda olup, hakkında övgü dolu cümleler okuduğum ve gördüğümüzde de konumu ve manzarasını pek beğendiğim Les Vieux Murs
şehre dair bir diğer tavsiyem olarak burada durabilir.. Tipik bir provence mutfağı olması nedeniyle, hem leziz yemekler yiyebilir hem de provence şaraplarından keyifli tadımlar yapabilirsiniz bu restoranda diye düşünüyorum..


Bu kez tersten başladık.. Önce yemen sonra kabaca şehir..

Antibes, Fransız Rivierası’nın şirin liman kentlerinden biri ve Nice'e çok yakın bir konumda olması nedeniyle Cote d’Azur seyahatlerinin planına kolaylıkla dahil olabiliyor. Zaten bu kıyıda genel olarak şehirler arası mesafeler oldukça kısa olduğundan, bol destinasyonlu gezgincilik yapmak isteyenler için Nice harika bir tercih diyebilirim... Söyle düşünün; Nice’te konaklayarak ve her gün ortalama 30/60 dakika aralığında bir yolculuk yaparak bölgenin birçok keyifli kasaba, köy, plaj ve şehrini gezme şansınız oluyor.. Nefis hakikaten..

Surların çevrelediği Antibes'in minik restoran ve butiklerle dolu daracık sokaklarını gezmeyi çok sevdiğimizi hatırlıyorum. Zaten yürümeyi seven biz, bu sokaklarda gönlümüzce salınmıştık ve Alpico’nun emektar puseti de bu süreçte bizi hiç zorlamamıştı. Hatta, merkezden uzaklaştıkça sakinleşen, ama bir yandan da Fransız mimarisinden enfes konut örnekleri sunmaya başlayan arka sokaklarında yürümek en sevdiğimiz şehir aktivitesi olmuştu..

Antibes şehri 3 ana bölgeden oluşuyordu.. Old town, The Cap d'Antibes ve Joan-Les-Pins. Old Town kalabalık olduğundan biraz zorlanmıştık aslında pusetle, ama yine de tüm Avrupa'nın tatile çıktığı Temmuz Ağustos ayında şehre gelmemekle akıllılık ettiğimizi de itiraf etmiştik kendimize.. Haziran enfes bir zamandı! Deniz de vardı, kısmen aradığımız sakinliğe de sahip olabilmiştik..

Old Town, şehrin elbette en güzel atmosferini oluşturuyor. Ana caddesi Rua Sade ve ona paralel tüm dar sokaklar keyifle geziliyor, aşırı bir kalabalık söz konusu olmadığında.. Kafe ve pastanelerde sıkça soluklanmalar yapıp, Fransız dondurmasının tadına bakabilirsiniz bu gezinti sırasında.. Eğer bizim gibi pazar günleri sabah saatlerinde kurulan kentin antika pazar March Provençal'e denk gelme şansınız olursa, gezmenizi öneririm, zira Fransız Rivierası'nda hakikaten çok nitelikli pazarlar kuruluyor..




Eğer hava şartları müsaitse şehrin plajları birkaç saatlik keyif yapmayı da hakkediyor diyebilirim. En kolay ulaşabileceğiniz kum plaj alteratifleri zaten genel olarak bu şehir ile başlıyor da diyebilirim..

Kumlu plajların yanında elbette çakıllı koyları da bulunuyor şehrin ve bu plajlar daha çok Cap d’Antibes bölgesinde.. Juan-les-Pins bölümü hem halk plajı hem de özel kulüp mantığıyla gelişmiş.. Şehir merkezi plajlarının ise hemen hemen hepsi halka açık diyebiliriz.

Yat limanının hemen yanıbaşında olup, surlardan çıkıp kolayca ulaşabileceğiniz bir Orta Çağ plajı diyebileceğim Plage de la Gravette eski şehrin en ünlü halk plajı.. Organize bir plaj değil ve lokallerle turistler bu plajın kumlarına sere serpe yayılmayı pek seviyorlar.. Bunun dışında şehre ayırdığınız zamana göre Plage Ponteil ve Plage de la Salis plajlarını da notlarınızda tutabilirsiniz.. 

Juan les Pins seyahat notlarında sıkça karşınıza çıkacak Antibes'in en keyifli plajlarına ve kuluplerine ev sahipliği yapan bölgesi.. Minyatür plaj Plage de la Gallice bizim gözümüze pek bir şirin gelmişti...

Bu plajlar dışında Antibes'in dışında kalan, ama şıkır şıkır sularda yüzme şansı yakalayabileceğiniz taşlık plajları da var.. Özellikle kendi aracınız ile seyahat ediyorsanız bu plajları seyahat evveli mutlaka not edin derim.. 



Antibes Limanı Cote d'Azur'un havalı şehri/ülkesi olan Monaco'ya göre oldukça mütevazi kalıyor, ama benim gibi daha minimalist bir görsel beğeniniz varsa Antibes marinası size de büyük bir keyif verecektir diye düşünüyorum. Minik teknelerin arasına ilişip, ayaklarımı denize sallandırmak bana çok iyi gelmişti... 





Şehrin en önemli sanat etkinliği Grimaldi Şatosu'nda sergilenen Picasso eserleri. Pablo Picasso, 1900'lü yılların ortalarında bu şatoyu hem atölye hem de ev olarak kullandığından müze daha da anlamlı bir hale gelmiş. Şehre girdiğiniz an Picasso etkisini sokaklarında, özellikle de müzeye giden sahil yolunda hissediyorsunuz. Hatta bu sayede Antibes şehri Cote d'Azur'un kültür başkenti olarak da anılıyor.

Musee Picasso Antibes'e gelindiğinde mutlaka ziyaret edeceğiniz bir adres olacaktır kuşkusuz. Tavsiyem, resim, heykel ve seramiklerini gördükten sonra müzenin terasına da mutlaka çıkmanız ve Akdeniz'in doyulmaz manzarasına bir de bu terastan bakmanız..

Alternatif müzeleri de gezmeyi seviyorsanız, şehirde alkol oranının yüksekliği nedeniyle birçok ülkede yasaklı bir içki olan Absinthe’in müzesi bulunuyor, hatta üzerine bir de Absinthe için açılmış özel bir bar bulunurmuş. Minik shotlar yapmak için not alabilirsiniz..





Mutlu Antibes'ler...

lulu
x

5 yorum:

  1. Ne güzel memlekettir şu code dazür, offf off :) insan resimlerini görünce dahi mutlu oluyor.

    YanıtlaSil
  2. yasasın alpcanın gucu :) demek cat dıye kapatacaktı :)) not alındı tatlım ama sıra ne zaman gelır bılemedım..yılda 2 kez buyk tatıl yapınca sıra gelmıyor kı...senın gezı postlarım keyıf sıramda benım , usul usul okuyorum , yaza hazırlık :) sevgıler canım

    YanıtlaSil
  3. Fotoğraflar harika içim gitti valla:)
    Bana da beklerim http://sansaafashion.blogspot.com.tr/

    YanıtlaSil
  4. Bir daha Nice e gidersem mutlaka ugrayacagim ve tabiiki Eze senden gorup ahh neden durmadikki dedigim sirin mi sirin kasaba. Son gidisimizde vaktimiz cok azdi o yuzden fazla gezemedik ama artik orali olduk gideriz hep sizi de bekleriz :)

    YanıtlaSil
  5. özlemişim tavsiyelerini :) iyi geldi bana :)

    YanıtlaSil