Öne Çıkan Yayın

PUGLIA - Itria Vadisi

9 Eylül 2013 Pazartesi

CANNES


Bir seyahat sever, üzerine bir de sinema severseniz gitmeyi hayal ettiğiniz şehirler listesinde mutlaka Cannes bulunuyordur diye düşünüyorum...   

Benim hayata bakış açımın merkezinde beklentilerimi maddi ya da manevi olarak çok yüksek bir seviyede tutmamak var, zira tüm huzurun basit bir düşünce bulutunda saklı olduğuna "kendimce" ve neredeyse eminim... Elbette en iyisini, en güzelini ben de isterim tüm kalbimle (evren de zaten "iste" diye salık verir...), ama bu isteme halinin de yolları vardır benim nazarımda ve bunları maddiyatla ilişkilendirmemeye itina ederim. Bu huyum 30'lu yaşlarımın başına dek yaşadığım olumlu olumsuz tüm hayat deneyimleri ile şekillendi ve şekillenmeye devam ediyor diyebilirim ve bu yolda bana ayna olan her bir bireye de minnettarım.

Heyecan.. İşte tam bu noktada maddi değeri çok yüksek olan ve zorla erişebileceğimiz bir eşyaya sahip olmak heyecanı yerine, bana hakikaten iyi gelecek manevi belki de bir bakıma ruhani bir heyecanın peşinden koşmayı yeğliyorum... Seyahat etmek ve her seyahatte bir parça daha kültürlendiğimi, geliştiğimi, yenilendiğimi hissetmek bu yüzden bana "hayat" verdi, veriyor..

Cannes, Code d'Azur seyahatimin fikren en heyecanla beklenen şehriydi inkar edemem.. Cannes nasıl bir ruhani tatmin verebilir demeyin.. Kimsenin düşünce bulutunun içinde neler olup bitiyor, o şehrin sokaklarında adım atarken o buluttan hangi parçalar kopup kopup önüne geliyor bilemezsiniz.. Ben de bilemem kendime dair zihnimin kıyı köşelerinde neler olup bitecek..   

Evet, ben bir sinemaseverdim ve o şehirde bulunmak her sinemasever için olduğu gibi benim için de anlamlıydı.. Her yıl takip ettiğim festival, hatta kırmızı halı, jüri üyeleri, yorumlar, izlemek istediğim filmleri listelediğim minik not defterlerim, izledikten sonra bana düşündürdükleri, hayatımla özdeşleştirdiğim kimi sahneler...  

Festivalin kapitalis sistemi destekleyen bariz bir yönü var ve zaman zaman çok acımasızca da eleştirilir bu yönü, ama yine de biz gibi sinema sayesinde kendini çok daha iyi hisseden, hatta kendini gerçek anlamda tanımaya çabalayan bireyler festivalin bu yönüne takılıp kalıyor mu çok emin olamıyorum... En azından ben onlardan biri değilim...

İşte bu sinema sevdası yüzden ilk önce Palais des Festivals et des Congres binası önünde bulunan kırmızı halıya doğru adeta koştum diyebilirim. Kabul, aşırı turistik bir hareket kendisi, ama çok çok mutlu etti beni o merdivenlerde bulunmak..  Aklıma bir dolu fotoğraf karesi geldi o merdivenlere bakarken. Hatta birçok da sansasyonel haber hatırladım film festivallerinde yaşanan.. Merdivenler sonrası, kongre binası çevresindeki kaldırımlarda olan yıldızların el izlerini inceledik sevgiliyle. O anlar Alpico için de tatlı bir oyun zamanı gibi oldu.. Bize filmler hakkında konuşmak için zaman tanıdı.. 

Kendine has, özgür ve çok havalıydı Cannes. Biraz torpil yapıyorum kendisine elbette, ama bir yandan da tam hayal ettiğim gibiydi. Sanat ve lüksün birleştiği sahil şeridi, dünyaca ünlü markaların prestij mağazaları, küçük Fransız pastaneleri, daracık sokakları ve içimizi ısıtan restoranlarıyla şehir bana ruhunu çok net ve beklediğim kadar hissettirdi diyebilirim. Ki diğer Fransız şehirlerinin sahip olduğu doğal güzelliklere asla sahip olmadığı halde...

Seyahatin en özenli günü ilan ettiğimiz Cannes şehir turunda, Boulevard de la Croisette boyunca gerçek anlamda salına salına yürüdük sevgiliyle. Hava sıcaktı ve biz Alpico'muzu da düşünerek Le Suquet'in dar sokaklarını takip ederek ulaşılan şehir kalesine çıkmayıp şehri kuş bakışı izlemekten vazgeçtik. Vaktimizi daha çok plajda geçirdik ve bu çok doğru bir karar oldu diyebilirim. Cote d'Azur sahillerinde bulunması pek mümkün olmayan kumu Cannes sahilinde bulmak ve keyif yapmak üçümüze de çok iyi geldi. Plaj işletmeleri elbette müthişti. İkonik fotoğraflarda gördüğümüz nostaljik sahnelere benzer kareler çarpıyordu gözümüze çevreye her göz attığımızda.. Ancak denizi için pek iç açıcıydı bir yorum yapamam, hatta vasattı bile diyebilirim..

Plaj sonrası şehrin en ikonik otellerinden Intercontinental Carlton'ın barında Martini (bu benim kişisel hayalimdi) üzerine beyaz şarap keyfi yaptık sevgiliyle. Sanki bir filmin ön gösteriminden çıkmışız da bir sinemasever olarak filmin üzerine tartışma yapmak adına gelmişiz gibi...  

Carlton sonrası sokaklarda salınırken notlarımda olan "Laduree'a mutlaka uğra" direktifini de atlamadım.. Laduree ve makaronlarını severim. Lezzetine tutkun olduğumu söyleyemem, ama kendi çapımda senelerdir biriktirdiğim macaron kutuları koleksiyonum olduğundan, Cannes'a gelip de buradaki Laduree şubesine uğramadan dönmek elbette istemedim.. Alışveriş anında öğrendiğim kadarıyla, 2014 yazında Cannes şehrine özel kutular da tasarlanacakmış. 2013 yılında olduğumuz için bu özel kutulardan alamadım elbette, ama koleksiyonumda olsun istediğim ve Cannes'e de bir parça yakıştırdığım bir kutu seçebildim..

Seyahat dönüşü buradan aldığımız maraconlardan biri ise Alpcan'ın ilk macaron denemesi olarak ailemizin kişisel tarihinde tatlı bir yer buldu...    


NOT: Harita üzerinde bakarsanız, Cannes'ın hemen yukarısında dünyanın ilk ve söylenenler doğru ise tek parfüm şehri olan Grasse bulunuyor. Grasse şehrinde, 16.yy da parfüm endüstrisini başlatan ünlü parfüm evi Fragonard'ın ve diğer büyük parfüm üreticilerinin fabrikalarını gezip, üretim süreçlerine ve hikayelerine tanıklık ediliyor. Chanel No:5′in çiçekleri hala bu şehrin çevresinde bulunan tarlalardan toplanırmış örneğin... Parfüm ve şehir öylesi bütünleşmiş ki; parfümlü yemekler yapan bir restoranı dahi var..

Şehre tren ile ulaşım son derece kolay. Hatta günlük bir ziyaret için Grasse ve Antibes'i birlikte planlamanızı tavsiye edebilirim. Eğer aracınız varsa, minik bir ek tavsiye olarak Saint Paul de Vence köyüne de uğramanız enfes seyahat anılarının kapılarını aralayabilir... Bana güvenin....

Sevgiler
lulu
x

17 yorum:

  1. işte çok merak ettiğim yerlerden biri daha :) çok güzel anlatmışsın şimdi orası benim için daha da cazip :)

    YanıtlaSil
  2. oğlu güzel, kendi güzel, pozitif arkadaşım benim. <çok güzelsiniz.

    YanıtlaSil
  3. İşte buraya gitmeli ve o parfümlü yemekler yapan restaurant ta yemeliyim... tabi yanında Alpico yu da :)))

    YanıtlaSil
  4. Mukemmel bir kisiligin oldugunu yazilarindan anlamistim minik Pollyanna..
    W. Arthur Ward der ki: “Gercek iyimser problemlerin farkindadir ama cozumleri de bilir, zorlukları gorur ama ustesinden gelinecegine de inanır, olumsuzluklari yakalar ama olumluluklari da vurgular, en kotuye aciktir ama en iyiyi de bekler, sikayet etmek icin nedeni vardir ama gulumsemeyi secer.”
    Fotograflarin herbiri ayri bir mutluluk kaniti. Cok hos ve bilgi dolu bir post hazirlamissin hayatim.. Eger 2014 de Guney Fransa seyehatimizi gerceklestirirsek senin icin ozel tasarimli macaron kutusu getiririm ;)

    YanıtlaSil
  5. Harika bir post olmuş:)Ben de ilk uçağa atlayıp gitme hissi uyandırdı:)

    YanıtlaSil
  6. yine sahane bi gezi postu olmuş! gitmedigim görmedigim yerlerin böyle güzel ve zevkle anlatılması beni inanılmaz teşvik ediyo zaten, bide üstüne içeriginde bol miktarda but bulundurması da ayrı bir artı olmuş! <333
    ben onun o kaldırıma koydugu tombul elini, kumsal görünce kafayı yerkenki suratını ve tabiki mayodan taşan butlu totosunu yerim! ^.^
    seni de öperim kucaklarım tabikisi:* ama bu aralar yüküm artmaya basladıgı icin havada zıplatamıycam kusura bakma bebişim :P

    YanıtlaSil
  7. Bende de tam tersi seyehatlerde ve hayatta beklentileri hep yuksek tutup, her zaman en iyisine odaklanip cogu zaman da hayal kirikligina ugrarim ama bir de istedigim dogrultuda gerceklesince her sey iste o keyif baska hic biseyde olmuyor :))) Neyse cok sapikca olan karakterimden yazinin guzelligine ve ictenligine deginmek istiyorum. Bu haftasonu Cannes i sigdiramasakta Nice ve Monaco da olacagiz ve ben Cero ile seni anacagim bol bol gitmeden postlariniza bakacagim ve aa Lulul bunu demisti Cero sunu demisti diye bi otarafa bi bu yana bakacagim. Alpico heyy sana sesleniyorum bak ileride anlayacaksin cok sanslin olum bak cidden harika bir annem bide baban var(kendilerini pek tanimiyor olsam da Lulul sectigine gore oyledir :)) Opuyorum sizi cekirdek aile <333

    YanıtlaSil
  8. Merhaba,
    Ne güzel gezmişsiniz:=) Blogunuzu takibe aldım bana da beklerim. Sevgilerle...

    YanıtlaSil
  9. Ne kadar da güzel bir yazı olmuş, biz de Cannes' i çok sevmiştik, bütün bir gün o kumlu plajin tadını çıkarmıştık. Beni de teşvik etti bu post fotoğraflarımı yayınlamalıyım mutlaka:))

    YanıtlaSil
  10. Ya bu adam hergün daha da büyüyor ama B)
    Bende biraz beklentimi yüksek tutup hayaller kurup yola çıkanlardanım genellikle ,ama düşük tutmak çok daha fazla keyif almayı saglayacak onun da farkındayım :)) uygulamayı deneyeceğim :)

    şimdi sen dedin ya 2014te laduree kutuları filan diye ,benim kafamda direk binbir tilki :p yok ama bu sene zor çok baska planlar var :)))

    YanıtlaSil
  11. Lulu'm biz Cote d'Azur turunda Cannes'a gitmedik. Herkesin 'mutlaka gor'lerine karsi bir eylemdi benimkisi. Lakin bende de bu sari prensten olsa, her yer cennet olurdu!:)
    Lakin Grasse'e gitmeyi cok istemistim! Bi yaz gunu yine trene atlayip, orada bulmak istiyorum kendimi. Sen de gelsene;)

    YanıtlaSil
  12. Yaşasın yeni post! Tatlım senin postların sayesinde her şehri sevmeye başladım:) Alpico ise bonusu:)

    YanıtlaSil
  13. geldımmmmmmmmmmmm :)macaron dolu bır posttt :) canım kum plajların askı kuzuların yuzunden nasıl da bellı oluyor..aralık ayına plan yaparken su ucakların ucuk fıyatları benı sınır etse de keske ucaklar bıraz uygun olsa sonra herkes mıs gıbı tatıller yapsa dedım..sımdıden aralık bıletlerı tukenır mııı :) ayy neyse ne dıyordum , cannes sı cok merak edıyorum ve en cok kırmızı halıdakı senı ve alpcanın pamuk ellerıne askla bakıp kocamn sevıyorum..sevgıler tatlım

    YanıtlaSil
  14. Beklentileri düşük tutmak, her şeye olumlu yönden bakmak belkide hayatı en yaşanabilir kılan özellikler. Önemli olanda zaten keyif almak değil mi... En güzeli şüphesiz! Bu arada fotoğraflar harika, mavi aşığı olan ben ojelere de bayıldım tabii.
    Sevgiler
    Emilia
    www.eminekaraoglu.blogspot.com

    YanıtlaSil
  15. Kort da zür diyorsun, kıskanmamak elde mi :)) mis gibi tatil.

    YanıtlaSil
  16. ben sehirden beklentilerimi hep yuksek tutuyorum seyahatlerimde yahu neden bilmiyorum:)) bak bu yaz icin sanirim o taraflara dogru plan yapicam sayende hatta cannes'a ugrarsam sana o ozel laduree kutusundanda getiririm guzel olmaz mi:) siradaki lezzet postun icinde beklemedeyim sekerim beklentim yuksek ona goree:)))optum canim

    YanıtlaSil
  17. Wonderful photos... such a cute boy :)

    http://beautyfollower.blogspot.gr/

    YanıtlaSil