Çevremde ne çok arkadaşım var Amsterdam şehrine büyük bir aşkla bağlı olan ve defalarca şehri ziyaret eden.. Gerçi genel olarak alternatif eğlence seçenekleri yüzünden şehri bu kadar çok seviyorlar biliyorum ama neticesinde de şehri seviyorlar yahu...
Oysa ben pek sevemedim Amsterdam'ı. Yani "sevemedim" doğru kelime mi pek de emim değilim aslında ama ilk seyahatte şehirle aramda yeterinde kuvvetli bir bağ kur(a)madığımı düşünüyorum. Yaşam dinamiğine ayak uydurmak da istemedim aslında nedense.. Oysa çiçek pazarları renkli ve sevimliydi, manavları görsel olarak içimi açtı, köprüleri, minik evleri, değirmenleri ile de görsel hafızamızı doyuran birçok güzel anımız oldu bu şehrin sokaklarında.. Hele ki peynirleri! Seyahat hayatımızdaki en fazla peynir alışverişini Amsterdam'dan yaptık bile diyebilirim. Ancak yine de uzun bir süre görmesem "ahh Amsterdam" diye başlayan bir cümle kuracağımı sanmıyorum.
Beni Amsterdam'a mutemelen yeniden çekecek bir neden varsa eğer o da Alpico ile gezmek istediğim müzelerin hayali olabilir diye düşünüyorum şu an. Barok dönemin Flaman ve Flemenk izlerini Rijksmuseum'da takip etmek elbette tartışılmaz bir deneyim benim için ve bu deneyimi bir de Alpcan ile yaşamak çok daha anlamlı olacaktır..
Gel gelelim, müzeler bir kenarda dursun ve ben Amsterdam yerine hakkımı Hollanda'nın şirin şehir ve kasabalarından yana kullanayım isterim elbette.. Mesela; yeşile doyduğum Volendam ve Marken kasabaları ya da gerçekten ufakcık ama bir o kadar da sevimli olan Lahey ve Delft.. Hatta depdeğişik bir Hollanda deneyimi için; Scheveningen.
Bu seyahat sonrası kendi adıma en önemli kazanım, Hollandalılara beslemeye başladığım muazzam saygı oldu demeliyim. Gördüğüm en medeni Avrupa sehirlerinden biri olmaları bir yana dursun, ülkelerini ciddi anlamda elleriyle ve tırnaklarıyla kazıyarak inşa etmelerine hayran kaldım hakikaten.. Bunu bir savaş başarısı, bir işgalden kurtuluş hikayesi anlamında söylemiyorum; zira izlediğimiz ve okuduğumuz detaylarda şunu öğrendik ki; deniz seviyesinin altındaki tüm araziler halkın desteği sayesinde kum setleriyle desteklenmese, ülke topraklarının neredeyse %40'ı sular altında kalabilirmiş normal şartlarda.. Halkın bu konudaki bilinç seviyesi, verdigi hem fiziksel hem manevi destek ve harcanan emek inanılmaz bir hikayenin parçası. Hayran olmamak, mücizelerin zaman zaman insan eli ile de mümkün olabileceğine inanmamak neredeyse mümkün değil..
Yazı sonrasına eklediğim görseller 2009 Haziran ayı seyahatimizden. Son iki resim henüz doğmamış hatta sevgiliyle aramızda kararı bile verilmemiş, ancak yine de bir gün geleceğinden amin olduğumuz Alpcan için çekilmişti. Evet evet, tam olarak o isim için... ;)
* Kucuk a.
lulu
x
Lulucumm, her yazinda seyahat zevklerimizin ne kadar uyumlu oldugunu goruyor ve mutlu oluyorum;) Amsterdam benim de favori sehirlerim arasinda degil. ama cok seker Amsterdamda yasayan Holandali arkadaslarimiz var, her gitigimizde cok egleniyoruz. yine de ben tercihimi Laheyden yana kullanmak isterim. Laheyin sakinligi, minik butik ve sanat galerileri bana huzur veriyor. uzun sure yasamak istedigim sehirlerden biri.
YanıtlaSilGonca'cim benimle ayni fikirde olman ne hos ! hakkaten cevremde her yil 2 kez Amsterdam seyahati yapacak kadar bu sehri seven ve beni anlamayan insanlar dolu..
YanıtlaSilAma diyorum ki biz hayati Cupcake tadinda gorenler bi baska keyifli insanlariz :)) xxx
Ben o Amsterdamsevenlerdenim.Her kafama estikçe gitme şansım olmasa da gördüğüm en güzel Avrupa şehirlerinden biri olduğu kesin.Aynı değirmenin önünde ben de fotoğraf çektirmiştim.Sanırım aynı yani,tıpatıp benzeri başka yoksa :)
YanıtlaSilözlem
Thank you incredibilmente ! You're so sweet.. & l'll follow you too ;)
YanıtlaSilOzlem merhaba.. kesinlikle saygi duyuyorum Amsterdam sevgine :)Degirmen ayni olmali cunku bu en meshur ve tum Hollanda resimlerinde gorunen degirmen ;) Hollanda seyahatimle ilgili daha bir cok resim olacak ileriki postlarimda da ;)
sevgiler..
lulu
xxx
Lutfiyeeeeee!!
YanıtlaSilBir Hollandali olarak soyleyebilecegim tek sey: "ben de sevmiyoruuuuuuuuum Amsterdam'i". Kucuk Amsterdam tarzi evleri, kanallari idare eder de sehrin normal olmayan kalabaligi beni rahatsiz ediyor.
Benim en sevdigim yeri Zuid-Limburg bolgesi, ozellikle de Valkenburg, Vaals, Gulpen civarlari. Bir dahaki gelisinde oralari da ziyaret etmeni tavsiye ederim.
Sevgiler,
Muberra
Canimmmm !
YanıtlaSilBak iste aklin yolu bir :))) Bende kesinlikle ayni sekilde kalabaligindan ve biraz da pis bir sehir olmasindan rahatsiz olmustum.. Tabi birde herkesin bayildigi "Red Light District" kismi var ki ona hic girmeyelim.. hala midem bulaniyor !!
Yeniden Hollanda'da olmak isterim o nedenle bu soyledigin destinasyonlari not ettim.. kesinlikle zevkine guveniyorum :)
esine ve sana kocaman sevgiler yorumun icinde ayrica tesekkurler!
lulu
xxx