20 Ocak 2012 Cuma

FLORANSA


Hayatımın en güzel anlarıydı hamile olduğum günler. Rahat bir hamilelik dönemi geçirdiğimden seyahatlerimiz de eskisi gibi devam etmiş, atta üzerine daha da farklı lezzetler sunmuştu bize.

Venedik postu ile başladığım "hamilelik günleri seyahat anıları"na Rönesans güzeli Floransa ile devam edeyim istiyorum. Biraz o seyahat, biraz diğeri ve bir diğeri şeklinde harmanlayarak anlatacağım şehri dilim döndüğünce..

Floransa, İtalya'nın en sevdiğim şehirlerinden biri. Ne Milano kadar havalı ve burnu büyük ne de Roma kadar sıcakkanlı bir şehir Floransa, ancak tam da ikisinin ortasında bir tavırda ve bence bu hali ile oldukça tadında.. Ayrıca kültürel ve tarihi açıdan da İtalya'nın ve hatta dünyanın en tatmin edici şehirlerinden biri diye düşünüyorum. Düşünsenize; Dante, Michelangelo, Donatello, Raphael ve daha niceleri var bu şehrin tarihinde... Diğer yandan bir de Toskana bölgesinin başkenti olarak Toskana'nın muazzam doğasına açılan bir kapı olarak kabul ediliyor kendisi. Yani bir bakıma arka kapısı evrenin bahçesine açılan en lezzetli şehir Floransa bile diyebiliriz.

Michelangelo Tepesi'nden gözümüze değen o enfes köprüler ve şehir görüntüsü, Floransa'nin mimari açıdan tek bir karede dahi güzelliğini ortaya koyuyor bana kalırsa. Hatta gördüğüm en etkileyici şehir manzarası da bu dersem sanırım şu ana dek edindiğim deneyimlerdeki hiçbir şehre ihanet etmiş olmam. (Prag da çok farklı bir güzel, kabul ediyorum.. ama burası bir Rönesans şehri ve benim Rönesans aşkım pek tartışmaya açık değil..) 

 
T A R İ H   -   S A N A T

Floransa Katedrali şehrin kesinlikle en önemli tarihi yapısı. Kendisine de Duomo deniyor ve o zaman benim aklıma hep hayran olduğum Milano'daki Duomo Katedrali'ni getiriyor, ancak Floransa'nın Duomo'sunu da çok seviyorum elbette.. Cosimo de'Medici'ye de şükran duyuyorum bu yapıyı dünya mirasları arasına kazandırdığı için. Cosimo'nun büyük bir tutkuyla katedralin tamamlanmasını istediğini ve bu yolda yaşadığı zorlukları -daha çok kubbesinin tamamlanması esnasında- bildiğimden yapıyı daha da önemsiyorum. Bu arada Katedralin mirarı, Rönesans döneminin ilk mimar ve mühendisi kabul edilen Brunelleschi. Brunelleschi kilisenin tüm kalan bölümlerinden daha fazla zorlanarak inşa etmiş yapının kubbesini. O nedenle orada öylece durup katedrale bakarken, onun ismini anmamak mümkün değil benim için...

Floransa Duomo Katedrali'nin dış cephesi her ne kadar sanatsal bir şov gibi görünse de iç kısmı dışının tam aksine oldukça sade. Ama kubbe bölümüne gelince ve başınızı yukarı kaldırınca enfes detaylar göreceğinizi de söyleyebilirim. Beni bu yapıda en çok etkileyen de bu detaylı kubbe bölümü zaten. Fresklerle kaplı kubbenin bir yerinde "ECCE HOMO" yani ”işte insan” yazılı ve beni fazlasıyla etkileyen bir detay bu. Eski şehrin tam merkezindeki bu güzeller güzeli yapının Medici ailesinden kalmış bir mücevher olduğunu varsayıyoruz biz sevgiliyle. Çevresindeki Ortaçağ izleri taşıyan yapılar arasında renkli mermerleriyle de adeta ışıldıyor diye düşünürüz. Sizce de öyle değil mi?

Hemen katedralin yanında duran ve genelde onun bir uzantısı olarak görünen (dış cephesindeki mermerlerin renk benzerliği nedeniyle) Giotto'nun Çan Kulesi yani Giotto's Campanile aslında ayrı bir tarihi yapı ve hakikaten esaslı da bir Floransa Gotik mimari örneği kabul ediliyor.. Turistik bir aktivite olsa da Floransa ve aslında daha çok katedralin kubbesini fotoğraflamak için (eğer 400 küsür merdiven çıkmayı göze alırsanız) enfes bir nokta kendisi; zira kule, Duomo'nun kubbesinden bir miktar uzun.. 

Yine katedralden bağımsız olan ama sanki onun bir uzantısıymış gibi algılanan Baptistery of St. John da şehrin önemli dini yapılarından bir diğeri. Biz şehirdeyken öylesi kalabalıktı ki bu yapının içine girmeyi es geçmiştik sevgiliyle ve sonraki seyahatte de zaman ayıramamıştık yine aynı nedenle, ama notlarımda fresk kaplı tavanı mutlaka görmem gerektiği var..

Santa Croce, şehrin bir diğer davetkar dini yapılarından. Merdivenlerini koşarak çıktığımı hatırlıyorum gördüğümde. Hatta önünde, akşam yapılacak olan Dante dinletisinin hazırlığı vardı o gün ve pek keyifli bir manzaraydı etrafta olup bitenleri o merdivenlerden izlemek.. Yine Duomo ile benzer mermerlerin kullanıldığı bir yapı Santo Croce ve Rönesans dahileri Galileo, Michelangelo ve yıllarca yasaklı kitaplar arasında kalan ama günümüzde hala bir başucu kaynağı olmayı sürdüren Prens kitabının yazarı Machiavelli'nin mezarlarına da ev sahipliği yapıyor..

Bu arada bir detay; Santa Croce'nin de bulunduğu Piazza di Santa Croce'de meydan isminin yazılı olduğu duvar üzerinde tarihi not bulunuyor. 1557 ve 1966 yıllarında yaşanan ve felaket olarak tanımlanan su taşkınları hakkında bir not bu ve ıskalanmamalı diye düşünüyorum.. Bu meydanda bir de Dante Alighieri Anıtı'na bir selam çakmalı... ;)

Basilica di San Lorenzoşehre Medici ailesi sayesinde kazandırılmış bir diğer tarihi yapı. Mimarisindeki farklılıkla şehirdeki diğer dini yapılardan ayrılan ve Duomo kadar olmasa da dev bir kubbeye sahip bir bazilika kendisi. Duvar ve tavanlarındaki fresk ve heykeller dışında, Medici ailesinin de büyük bir bölümünün mezarlarına ev sahipliği yapıyor bu tarihi yapı. O nedenle de içindeki şapele gidip kendi inandığımız kelimelerle kendilerine teşekkür etmek bence bir insanlık görevi kabul edilebilir..

Church of Santa Maria Novella; Floransa'da uluslararası bir havalimanı olmadığından şehrin en kalabalık ve biraz da karmaşık yeri sayılan tren istasyonunun hemen önünde bulunan kilise.. Dış cephe olarak Santa Croce ve Duomo tarzında yapılmış bir yapı olduğundan şaşkınlık yaşatmıyor görüldüğünde ama içi hakikaten bir harikadır. Özellikle şapel ve ayrıntılı freskleri mutlaka görmenizi isterim. Yanlış not almadıysam Botticelli imzası da var bu kilise içindeki duvar ve tavan boyamalarında...

Santa Maria del Carmina Kilisesi'ne zamanınız ya da isteğiniz öncelikli olur mu bilemem, ama kilisenin Rönesans'ın rerspektif yaratabilen ilk ressamlarından kabul edilen Masaccio'nun ellerinden çıkmış fresklerini ve fresklerdeki gerçekliği görmenizi tavsiye ederim..  

San Miniato al Monte; şehre uzak bir tepenin üzerinde bulunan ama bence fantastik de bir ön cepheye sahip bir kilise örneği kendisi. Açıkçası en çok ön cephesinin güzelliğini hatırlıyorum net olarak; zira dediğim gibi farklıydı, ama içine dair hiç fikrim yok hatırımda kalan...

Bu şehirde doyamadığım ne çok şey var aslında.. Köprüler ama özellikle de İkinci Dünya Savaşı'nda bile bombalanmaya kıyılamadığı söylenen Ponte Vecchio bunlardan biri (O denli vahşi bir insan türünün köprüyü bilinçli olarak koruduğuna inanmak da zor aslında). Bir bakıma pis -hatta yerli halkın fareli dediği- Arno Nehri'ne yansıyan köprü gölgesi hakikaten izlenmeye değer.. İçinden geçmek ayrı diğer köprülerden kendisine bakmak belki daha da ayrı bir zevk diye düşünüyorum..

Ponte Vecchio içinden yürürken, üç kemerli bir balkon karşılıyor sizi.. Eğer tam köprü yanındaki uzun koridor Corridoio Vasariano'dan yürürseniz, bu açıdan da çok güzel bir manzara görme şansınız oluyor.. Bu koridor biricik Cosimo'nun isteğiyle saraylar arasındaki bağlantıyı ve geçişi sağlamak için yapılmış. Böylece Medici ailesi bireyleri halkın arasına karışmadan günlük iş akışlarını daha hızlı bir şekilde yönetebilmişler.. 

Palazzo Vecchio ve hemen önünde duran can'ımız David için (saldırılar sonrası şu an bir replika olsa da "O" bir David)  şehrin simge yapısı denebilir. Bir dönem belediye binası görevi de görmüş olan kare şeklinde ve biraz da kale hissi uyandıran bir yapı kendisi. Üzerindeki ünlü kule Torre di Arnolfo ise zamanında zindan olarak kullanılıyormuş..

Müzeler listesi içinde "mutlaka" şeklinde değerlendirebileceğiniz Museo di Palazzo Vecchio şehirde sanat izini süreceklerin mutlaka notlarında olmalı. Her odası görülesi ve çözülememiş sırlarla dolu olan müzenin girişindeki Donatello replikaları (Marzocco ve Judith and Holofernes) da şehrin önemli ve es geçilmemeli tarihi eserlerinden kabul ediliyor.

Salone dei Cinquecento, Palazzo Vecchio içinde fresklerle kaplı dev bir salon. Bu salonda şehir konseyi toplanırmış 1400'lü yılların sonunda. Salonun bugün gördüğümüz muazzam freskleri dışında, hala gizemini koruyan ve dahası Leonardo tarafından yapıldığı iddia edilen bir kayıp freskinden de bahsediliyor. Varlığı kanıtlanamayan bu freske dair (şu anki fresklerin altında olduğu iddia ediliyor) bilinen tek şey; Leonardo'nun ardında bıraktığı taslaklar.. Salonun tavanı ise; Cosimo'nun hayatındaki önemli dönemleri resmediyor ve bir bakıma onun şehir için ne kadar önemli bir isim olduğunu da kanıtlıyor. Dahi Michelangelo'nun The Genius of Victory heykelini de salonda yakından görebiliyorsunuz. Muazzam!

Palazzo Vecchio'nun da bulunduğu Piazza della Signoria şehirde en çok yolunuzun düşeceği meydan olur muhtemelen. Meydanın bir yanında Neptün Çeşmesi, diğer yanında da geniş kemerleri ve içlerindeki heykelleriyle hemen ilginizi çekecek Loggia dei Lanzi bulunuyor.

Uffizi Palace and Gallery sanırım her Floransa seyahatinde ziyaret etmek isteyeceğim, sanatsever ruhuma iyi gelen şehir müzesi.. İçi, Rönesans koleksiyonlarını oluşturan sanatçıların muazzam eserleriyle dolu olan müze, yine canımız Medici ailesinin bir hatırası.. Çok görülesi, her bir parça önünde saatler harcanası bir sanat ortamı diyebilirim rahatlıkla (Botticelli'nin Primevera'sı ve Meryem'in taç giyme töreni, Michelangelo'nun Kutsal Aile tablosu, Tiziano'nun Venus of Urbino'su yanında; Kuzey Rönesans'ından, Rönesans'a bir tepki olarak doğan Maniyerizm'den ya da Barok dönemden de birçok örnek bulunuyor müzede). Müze pazartesi günleri hariç ziyaret edilebiliyor ve her ayın ilk pazar günü de girişler ücretsiz oluyor. Değerlendirilebilir bir avantaj bu elbette.

Tatlı Michelangelo'cuğumuzun David'ini yakınen inceleyebileceğimiz (elbette daha başka eserlerini de) Galleria dell'Accademia gibi enfes bir sanat müzesi daha bulunuyor şehirde. Belki fazlasıyla popüler ama sanatın, özellikle de bir Rönesans dönemi eserinin popüler olması onun değerinden ne eksiltebilir ki? Dünyanın en tanınmış heykelini görmeden dönülmemeli bu şehirden..

Palazzo Pitti, şehrin en büyük müzesi diyebilirim, o nedenle de bir tam günü bu müzeye ayırmanızı tavsiye ederim. Müze, muazzam Rönasans eserlerinin yer aldığı birçok farklı galeri odalarından oluşan hakikaten büyük ve yorucu bir kompleks.. Simetrik dış cephe binasının önündeki büyükçe zemine oturuverip dinlendiğimi, ama daha sonra elimde notlarımla yorgunluktan bitik bir şekilde duvarına yaslanıp şekerleme yaptığımı söyleyebilirim ziyaret sonrasında...

YEME - İÇME

Sanata dur dediğimiz noktada sanırım konuşmamız gereken şey belki moda, ama daha çok da lezzet oluyor Floransa'da. En azından bizim için öyle.. Tüm bu müzeler ve dini yapılar arasında dolanırken hızlıca ne yemeliyiz derseniz, Toskana sandvicine ne dersiniz? diye sorarlar size... Fratellini'de sandviç yemek şehrin "mutlaka" diye bahsedilebilecek adreslerinden biri. Tazecik ve kendi seçiminizle hazırlatabileceğiniz Toskana sandviçlerini, lokal bir kadeh şarap ile elinize alıp, sokaktaki kaldırımlara oturup keyifle yiyebiliyorsunuz. Yine bir başka enfes sandviç adresi de; Antica Porchetteria Granieri 1916 ve kesinlikle önündeki uzun kuyrukta beklemeye değer.. Pugi ise dilim pizza, minik sandviçler ya da pastane ürünleri için notlarınızda olabilir. 

Yine müzeler arası koştururken ara enerji durağı ararsanız şehrin ikonik kafesi Cafe Gilli'ye gitmeniz kaçınılmaz.. Çok turistik diyerek es geçilmemesi; Venedik'te Cafe Florian, Roma'da Cafe Greco her ne ise Floransa'da da Gilli o diyerek denenmesini kesinlikle öneriyorum. 1733 yılından beri şehrin -tarihi değil de turistik açıdan- en bilinen meydanı Piazza Della Repubblica'da bulunan Gilli'de hem Floransa'nın günlük hayat akışını izler hem de kahvenizin yanında lezzetli tatlılar denersiniz.. En az Gilli kadar sevilen Caffe Paszkowski de şehrin ikonik kahve-tatlı adreslerinden biri. Daha lokal, daha az popüler bir adres arıyorsanız Verrazzano da mutlaka notlarınızda olsun derim..

Güne keyifli başlamanın yolu kimine göre net olarak bir kahve, kimine göre iyi bir kahvaltı anlamına gelir.. Ditta Artigianale bu anlamda nefis bir kahvaltı adresi. Yumurtalı ekmekler, croque monsieur ve madame tabakları..

Eğer sanat için şehirdeyseniz, öğle yemeklerini hızlıca geçeceğiniz büyük bir gerçek, ama yorgunluk sonrası nitelikli bir akşam yemeği yemek isteyeceğiniz de bir diğer gerçek. Camillo enfes bir trattoria olarak notlarınızda mutlaka ama mutlaka olmalı. Şehrin "en iyisi" demek iddialı değil, aksine yerinde bir söylem olabilir bu restoran için. Osteria Bella Donne benim Floransa şehrindeki saklı gizli, ama merkeze de gayet yakın bir noktada bulunan ve hayatım boyunca hep büyük bir mutlulukla hatırlayacağım lezzet adreslerinden biri. Atmosferini de yemeklerini de seveceğinizi sanıyorum. La Giostra şehrin tarihi restoranları içinde ismi en bilinenlerden.. Karanlıklar içindeki romantik ambiyansı, geniş şarap kavı ve lezzetli yemekleriyle belki bir adres, ama iyi bir tavsiye kesinlikle.. Trattoria Fratelli Briganti hem aşırı lokal havası hem de iyi bir domates solu makarna deneyimi için notlarınıza eklenebilir. O’Munaciello şehirdeki ilk pizza restoranı. Bu bilginin doğruluğundan emin değilim, ama bu kadar iddiali bahsedildiğine göre doğrudur diye inanıyorum. Tarihi ve yüksek tavanlı ferah bir ortamda pizza deneyimi yaşamak, pofidik pofidik pizza kenarları yemek ve yalnızca domates soslu ve mozzerella peynirli bir pizzanın dahi enfes bir lezzet şöleni yaşatabileceğini deneyimlemeniz için bu adres notlarınızda olmalı... Lungarno 23, alternatif lezzet ihtiyacı duyanların ya da hamburger sevenlerin notlarında mutlaka olsun. Hem keyifli bir bar kendisi hem de hamburgerleri pek leziz.

Eğer kalabalık bir ekipseniz ve şehrin dışına çıkacak vaktiniz varsa, La Cantinetta Di Passignano kesinlikle çok çok iyi restoran tavsiyesi.. Upuzun bir masada, İtalyanlar gibi bol şarap, bol şarküteri, makarnalar, Floransa’nın enfes steak denemeleriyle geçecek muazzam bir gece yaşayabilirsiniz bu restoranda..

Golden View Bar bizim Ponte Vecchio körüsünü seyrettiğimiz ve o anlarda keyifli aperitivolar aldığımız bir adresti, ancak mekanın kalıcı olarak kapatıldığını öğrendim, üzüldüm. Ondan başka da köprü manzaralı bar deneyimimiz olmamıştı bizim, zira köprüyü en çok elimizde içeceklerimizle diğer köprüler üzerine oturarak izlemeyi sevmiştik.. Hala da en güzel şehir aktivitelerinden biri olarak kabul ediyorum kendisini.. Aslında nefis bir restoran olarak da kabul edilmesi gereken, ama restorandan ziyade barına aşık olduğum tatlı Harry's Bar şehirdeki bar favorim oluyor. Bu tipik İtalyan barında yer bulabilirseniz, mutlaka ama mutlaka oturun diyeceğim... Manzarasız belki, ama aşırı keyifli bir bar benim için..

Keyifli bir bar ve kokteyl adresi için pek çok alternatif bulabilirsiniz şehirde mutlaka. Bense size ilettiğim iki adres dışında bir de ne içebiliriz notu eklemek istiyorum; Crema di Melone. Cardinal Melon seviyorsanız eğer, onun o yumuşak ve aromalı lezzetine benzer bir tat kendisi.

Dondurma bu şehirde de tüm diğer İtalya şehirleri gibi vazgeçilmez bir lezzet. Fiorentina Steak şehrin ulusal yemeği kabul edilirse, dondurması da ulusal tatlısı kabul edilebilir.. En son seyahatte deneyimlediğimiz La Strega Nocciola hakikaten tavsiye edilesi bir artizan dondurma dükkani. Favorilerim de kırmızı greyfurt ve bitter çikolata!

Benim de bu şehre dair bir sonraki seyahatte yapacaklarımın bir listesi var elbette elimin altında... Palazzo Pitti'ye bağlı Boboli Bahçeleri'ni mutlaka gezmek istiyorum mesela. San Miniato al Monte Kilisesi'ne yeniden gitmek ve iç fresklerini mutlaka incelemek istiyorum. Floransa’nın pek zarif bulunan müzesi Bargello'ya açıkçası hiç vakit ayırmadık seyahatlerimizde. Hele son seyahatte sanatın kıyısından bile geçmeden gönlümce yalnızca sokaklarda salınıp, yemek derdine düşmüğümüzü itiraf edebilirim. O nedenle bu müzeye bir sonraki mutlaka uğrayacağim. Bu vesile ile hem yapıdaki Orta Çağ izlerini takip edeceğim hem de Donatello'nun enfes heykeli bronz David'e ayıracak yeterli vaktim olacak. 

Via Tornabuoni ve ona paralel tüm sokakları mutlaka gezerim, eminim. Mağaza vitrinlerine zaman ayırır, Max Mara'nın mağazasına girip üst katının tavanlarına mutlaka yeniden bir merhaba derim. Ferragamo mağazasında sergilenen ve 1938 yılında "somewhere over the rainbow" ile çok kişiyi kendine hayran bırakan Judy Garland için hazırlanmış özel ayakkabıya da hala orada duruyorsa bir kez daha bakmak hoş olabilir... Lezzet konusunda ise öyle çok ve çeşitli notlarım var ki; mutlaka yeni birkaç deneme yaparken, en sevdiklerime de yeniden uğrarım..

Bu arada filmlerin izinde gezmeye bayıldığımı beni tanıyanlar artık çok iyi biliyor, ama bu şehre dair ezberime aldığım film yok ne yazik ki. Yalnızca bildiğim bir film detayı var. Ridley Scott'un Hannibal filmine ilham veren seri cinayet hikayesi bu şehirde işlenen cinayetlerden ilham alınarak kaleme alınmış. Çok da hoş bir bilgi sayılmaz... Bunun dışında zaten filmde de birçok önemli tarihi yapının içini, dışını görebilmiştik. Filmden de bir mekan tavsiyesi yapayım yeri gelmişken; Caffe Rivoire. (Adres: Piazza della Signoria 5)

Floransa, Alpcan'ın oda dekorasyonu ve kıyafet alışverişlerini tamamladığımız şehir olarak da anlamlı bizim için. O yüzden ona aldığımız ilk pabuçları da ekliyorum görsellere. Mis kokulu pembe ayaklarına çok yakışmıstı, hala da saklıyorum kendilerini..

lulu
x

2019, NOT: Florsansa gibi şehirler bir kez değil, birçok kez seyahat edilmeye değer olduğundan her seyahat sonrası ufak ufak notlar ve deneyimler ekliyorum. Bu sayede şehrin tavsiyelerini de çok daha canlı tutabilirim diye düşünüyorum.

Bu posttan yararlananlar için bonus Post: Kısa Kısa Floransa... 

22 yorum:

  1. Süper olmuş canım bayıldımmm :)) Aylin de orada yaşıyor evet ne kadar güzel anlatmışsın ama eline sağlık :) Hamişlik de pek yakışıyormuş :)

    YanıtlaSil
  2. şubatta İtalya'ya gideceğim bu yüzden not ettim yenilecek içilecek şeyleri, teşekkürler =) Tavsiye edeceğin başka şeyler varsa söylersen çok sevinirim ;)

    YanıtlaSil
  3. ay bayildim bu floransa gunlugune! hem de hamis hamis. hele Alpcan`in minik ayakkabilari cok Cupcake;)
    Floransa benim icin de cok ozel bir sehirdir. Universitedeyken bir yaz Floransada dil okuluna gitmis ve terasindan Duomo gozuken tarihi bir Floransa evinde yasamistim;) sabah kahvemi icerek o terasta tek basima ne hayaller kurmustum! birer birer gerceklesmeye basladilar;)
    Cupcake tadinda bir haftasonu diliyorum!

    PS. biliyorum bir gun Lulucumm ve Aylin ile uzun bir Floransa keyfi yapicaz! organizasyonu gercek Floransali Aylin`e birakalim;)

    YanıtlaSil
  4. @Berilla'cim hangi sehirlerine gideceksin soylersen sana sahane tavsiyelerde bulunurum ;) En sevdigim sey mutlu oldugum yerleri baskalarinin da tecrube edip mutlu olmasi :)))

    Gonca'cimm, sahane bir deneyim olmali Floransa'da tarihi bir evde kalmak ! Duomo manzarali hemde !! Hayalini kurmak bile iyi geldi :)) Floransa'da yapacagimiz keyifli bulusma'da evinide gosterirsin bize.. Kalan organizasyon tamamen Aylin'e ait.. :)))

    YanıtlaSil
  5. su gunesten faydalanan ıtalyanalra bıttım :)floransa kısacası o koca vadıdekı butun sehırler mukemmel

    YanıtlaSil
  6. @ Lunapark Queen tesekkurler cnmmm begenmene sevindim.. :) Hamis olmak cok keyifliydi.. keske 2-3 yilda bir surekli hamis olsam diyorum :))) guluyorlar ya da deli diyorlar ama ben cok ciddiyim !

    YanıtlaSil
  7. Lulucum, bayildim bu postuna, resimler de hikayeleri ve tavsiyelerde cok guzel. Ikinci sehrimi baskasinin gozleriyle gormek cok hosuma gidiyor. Hadi artik bir plan yapalim, bu sene bir de Floransa'ya gelin. Bak olmadi Liguria tarafini da yapabiliriz, yada Alpler dedigin gibi. Goncalarda gelsin kesin. Bence ilk uclu bulusmamizda masaya yatiralim bu konuyu enine boyuna : ) Ayrica bana yaptigin jest icin de cok mutlu oldum, cok zarif ve comertsin canim : ) Haftasonu postlarini dort goz bekliyorum, su anda acayip bir nezleyim, kafam flu likidiyle bir ton cekiyor gibi, karlarda kendimi dusunemiyorum hic ama Bursa ve dagin sundugu o yemekleri cok isterdim, tadini alamasam da tam su an. Bir de hamilelik yorumuna dair, aynen ben de cok sevmistim hamileligi ve tekrar tekrar yasamak istemistim imkanlarim daha rahat olsa : ) Bakalim zaman ne gosterecek : ) Tanti baci e abbraci

    YanıtlaSil
  8. Venedik,florensa,roma,como,siena,milano... hemen hemen çoğu yer yani =)

    YanıtlaSil
  9. @Grace' cimm cok haklisin her sehri her kasabasi cok guzel bu vadinin.. Hele Toskana.. !!

    YanıtlaSil
  10. @berrilla cim benim www.hayatipiyeal.com daki Roma yazima mutlaka bak hatta eski postlarimdan da bulabilirsin bir cok Roma, Milano ve Venedik tavsiyesi.. :)

    YanıtlaSil
  11. Aylin'cim begenmene inan cok sevindim.. Senin begenmen benim icin cok onemliydi.. Bu vesile ile Gonca'nin da bir yaz orada yasadigini ogrendim.. Ne hos ! Kesinlikle birlikte keyifli bir bulusma yapmaliyiz.. Cok istiyorum.. Planlarimiz olustukca haberleselim ki ortak bi seyahat yapabilelim.. Ben Floransa + Toskana ve Umbria hayalleri icindeyim o nedenle planimiz yakinlarda gerceklesebilir diye dusunuyorum :)) Aminnnn... :)

    YanıtlaSil
  12. Tekrar bir Floransa yapıp senin su tavsiyelerine uymak lazım :) biz İtalya gezimizde bir gun vakit geçirdik yeterli gelmedi. Bı kızları büyüteyim de en kısa zamanda gitmeli.

    YanıtlaSil
  13. valla tatile cıkmadan sana danışmak lazım mutlaka cnm ne güzel gezen bir çiftsiniz 6,5 aylık hamile olduğun hiç belli değil ne güzel çok kilo olmamışsın :)

    YanıtlaSil
  14. Gene ozledim oralari fotogrflara bakinca:)
    Roma ve Siena disindaki en sevdigim sehirdir Floransa,postlarimda yer vermistim bende..ozledim oralari cok..fotograflarda cok guzel:)
    Sevgilerr,

    http://safakslook.blogspot.com

    YanıtlaSil
  15. @Alev Ozkan Alev'cim tur ile Italya turu yapildiginda oyle oluyor ama biliyor musun ilk seferde tur ile gidip her yeri genel olarak ogrenmek cok akillica.. Boylece sonraki ziyaretler cok daha keyifli oluyor, detayli gezilebiliyor ;)

    @sonsuz dekorasyon Evett ! Iste benim blog olusturma sebebim bu ! Tatile cikmadan bana danisin ben size super duper keyifli tavsiyelerde bulunayim..

    @Ssafakslook Hosgeldin cnm ! Postlarina ziyarete geliyorummm hemen ;) xxx

    YanıtlaSil
  16. Kuzu ben Roma'yı sevmedim yaw ama Firenze ve Vedenik dersen ölürüm lakin buralarda delirmektense şu an Roma'da olmayı da yeğlerdim. Güzel gezi olmuş bu arada canım fotoların minnacık bak ben blogda yazmıştım okur yaparsan iri olur görsellerin. Etiketler var sağda blogger bilgileri yazılarımda bakarsın takılırsan sor bana mucx

    YanıtlaSil
  17. @Stil Direktoru ahh bende hic sevmedigim Amsterdam'a bile raziyim suan :))) ama neyseki 2 hafta sonra Milano'dayim ;) hihihi

    Bu arada soracak cok sorum olacak ama once yazlarina bas vuruyorum ;) vakit bulsam cok sey yapicam da iste vakit dar canimcimmm :)

    YanıtlaSil
  18. Kuzucan ben senin yorumlarını yerim birazdan cevap yazarım hepsine bu arada yazın bir ihtimal aynen ben de Milano'dayım inşallah beraber denk geliriz hoş benim iş amaçlı yine ama olsun alışveriş cenneti. Sen de yeme paraları bak deli gibi alırsın cicileri eheh .) Öperim cancan!

    YanıtlaSil
  19. Hep görmek istiyordum, şimdi daha da çok gitmek istiyorum :)

    YanıtlaSil
  20. @Stil Direktoru ahh sahane haber ! Nereye gidersen haber ver canimcim.. Bir gun bir yerde mutlak karsilasiriz :))) Ben zaten tr den neredeyse hic alisveris yapmiyorum , yurt disinda butik alisveris yapmak gibisi yok :))) xxx

    YanıtlaSil
  21. süpermiş, gezgin haline bayılıyorum. ayrıca göbek hiç belli olmuyor :)
    en çok alpcan'ın minnoş ayakkabılarına bayıldım.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
  22. @Peri Tozu Fotograf Hosgeldinnnn :)) Floransa'yi baharda gormek uzere kendine bir program yapmani tavsiye ediyorum canim :) Insallah en kisa surede gidersin ve muhtesem fotograflarinla bize gorsel solen yasatirsin :))

    @ozge bayrak hihih cok guzel di mi ? Aslinda zayif oldugum icin cok kilo bekledi herkes benden ama ben totalde 12kg iie bitirdim , super oldu :)) Alpcan'n minnos ayakkabilari ayaklarina cok yakismisti, ahh minik kuzum benimmm o ! :)

    YanıtlaSil