Öne Çıkan Yayın

PUGLIA - Itria Vadisi

16 Mayıs 2019 Perşembe

DUBROVNİK - Plajlar ve Riviera

Selam yeniden!

Sıra Dubrovnik merkezli deniz tatilimizde deneyimlediğimiz ve tavsiye edilmeye değer plajlar ile Elaphiti adaları dışında kalan ve hem tekne hem de arabayla ulaşabileceğiniz Dubrovnik Rivierası'na geldi. Bu kısmı da mümkün olduğunca detaylıca anlatmak istiyorum, zira yaz aylarını kapsayan seyahatlerde, eğer denizi de seviyorsanız bu kıyıların keşfi kaçırılmamalı diye düşünüyorum..

Ziyadesiyle küçük bir yerleşim yeri olarak tanımlanabilecek bir şehirde hakikaten şaşkınlık yaratacak kadar çok plajdan bahsetmek mümkün. Kimi kum (ki kum plaj hakikaten çok çok az) kimi çakıl taşlı kimi de direkt kayalık alanlardan oluşan enfes yüzme noktaları var Dubrovnik çevresinde.. Günlük turlar veya özel olarak kiralanan tekneler sayesinde çok büyük bedeller ödemeden yüzme keyfine herkeslerden bağımsız ve de yapayalnız varmanız mümkünken, plaj işletmeleri sayesinde tüm günü konfor içinde de geçirebiliyorsunuz. Bakir sahiller ise deniz piknikleri için de her daim emrinizdeler..

Merkezde yani eski şehre çok yakın birkaç plaj şansı varken, yarım saatlik bir yolculukla enfes koylara ve plaj işletmelerine ulaşılabiliyor. Surların hemen dışında kalan otobüs duraklarından kalkan otobüslerle bu koy ve plajların bulunduğu bölgelere ulaşım son derece kolay ve konforlu. Yani diyeceğim şu ki; Dubrovnik'te sizi tam anlamıyla tatmin edecek yüzme noktalarını bulmanın sırrı merkezin bir parça dışına çıkmak..

Banje Beach: Eski şehirden Pile Kapısı üzerinden çıktıktan sonra kısa bir yürüyüşle ulaşılan, şehre en yakın ve en popüler plaj kendisi oluyor. Küçük çakıl taşlı bir sahili var ve kulüp mantığı ile hizmet veren işletmesi yemek bakımından da hizmet bakımından da oldukça başarılı. Otelimiz The Pucic Palace bu plaj ile anlaşmalı olduğundan, sabah kahvaltısı öncesindeki yüzme keyfimizi bu plajda yaşadık genellikle. Denizi oldukça sakin ve plaj yaşamı yeni yeni hareketlenmeye başlamışken o enfes sularda ve Lokrum Adası’na doğru yüzmek hakikaten çok çok keyifliydi. Gel gelelim, yoğun yaz sezonunda saat 11:00 sonrası bu plaja ayak basmak aklımızın ucudan dahi geçmedi, zira şehrin en yakın plajı olması nedeniyle, her daim müthiş kalabalıktı. Belki sezonun başı ya da sonu olsa durum değişebilirdi, ama bizim tarihlerimizde yalnızca sabah yüzmelerine uygun olabildi. (Plajda şezlong kişi başı 100 Kuna)



Suluci Beach: Şehre yakın, taşlık, kayalık ve organize olmayan minik bir plaj burası. Şehri gezdim, çok az vaktim kaldı, bir de yüzme deneyimi yaşamalıyım diyenlerin tercih ettiği bir nokta diyebiliriz aslında. Diğer yandan Game of Thrones hayranları için de pek önemli bu plaj, zira Lovrijenac yani King’s Landing’in hemen yanıbaşında ve manzarası da bu anlamda gözlere şenlik. Organize bir plaj değilse de mevcut olan küçük barından faydalanabiliyorsunuz.

Sveti Jakov Beach: Eski şehrin biraz daha dışında kalan ama dilenirse yürüyüşle de ulaşılabilecek organize bir plaj burası. Banje çok yakın belki, ama Sveti Jakov da yürümeye değecek güzellikle bir çakıl plaj.. Gün boyu yararlanmanın mümkün olduğu bir bar ve restoranı mevcut, ama kendi imkanlarınız ile plaj pikniği de yapabilirsiniz burada. Ayrıca da kayak kiralamak belki de en kolay buradan mümkün oluyor diyebilirim. 



Rixos Libertas Dubrovnik: Şehir merkezine çok yakın ve hem yüzmek hem de konaklamak için en çok tercih edilen otellerden biri kendisi. Otel, bünyesinde konaklayan müşterileri dışında dışarıdan gelen misafirlerine de plaj işletmesinden faydalanma imkanı tanıyor. Merkezde bu denli organize bir işletme bulmak mümkün olmadığından tercih edilen bir işletme diyebiliriz Rixos için.. Hem havuz hem de kayalıklardan denize girmenin mümkün olduğu, geniş bir güneşlenme alanı yanında yine geniş bir restoranı da bulunan Rixos, lezzet anlamında da diğer plajların üzerinde kalıyor. (Bu arada 2018 yılında restoran şefinin bir Türk olduğunu öğrendik. Bu sayede, menüsünde gözlemlediğimiz Türk lezzet esintilerinin nedenini de öğrenmiş olduk.)

Kum ya da çakıl taşlı bir sahili bulunmuyor Rixos’un ama kocaman bir teras alanından merdivenle inip, dar bir beton üzerinden hızlıca Adriyatik sularına ulaşmanız mümkün oluyor. Bu arada merdiven kullanmak yerine terastan direkt denize atlayanlar da yok değil..



Sunset Beach Club: Merkezden uzaklaşıldığında şehre yakınlığı sayesinde en çok tercih edilen bölge olan 
(hem konaklama hem de deniz olarak) Lapad’ın plaj işletmelerinden birisi Sunset.. İsmi üzerinde, yaz aylarında gün batımı için iyi bir adres kendisi. Aslında sevimsiz bir beton zemin üzerinde kurulu bir işletme Sunset, ancak hizmet, lezzet ve deniz olarak çok tatmin edici olduğu söyleyebilirim. Giriş ücreti yok. Şezlong, şemsiye ve kabinlerse ücretli. Bunun yanında, koltuklu kısımda adisyon açtırırsanız ödeme yapmanız gerekmiyor ve gün boyunca vaktinizi bu koltuklarda keyifle geçirebiliyorsunuz. Akşamları ise plaj önce restorana ve daha sonra da gece kulübüne dönüşüyor.



Uvala Beach: Lapad bölgesindeki Sunset Beach’in hemen yanı başındaki halk plajında bulunuyor bu işletme.. Yine taşlık bir plaj ve sezonda hakikaten çok kalabalık. Biz Uvala hem kalabalık hem de taşlık olduğundan, direkt iskeleden denize girmek daha rahat olur düşüncesiyle Sunset Beach Club’ı tercih ettik ama yoğun sezon dışında bu plaj da keyifli olabilir diye düşünüyorum. Bu arada sırasıyla Uvala ve Sunset Beach olarak devam eden sahil, Sunset sonrası da çakıllı bir sahil olarak devam ediyor. Gördüğüm, çoçuklu aileler deniz içindeki şişme oyun parkı nedeniyle sahilin bu tarafını daha çok tercih ediyorlar ama işletmeler hakında hiç bilgim yok...



Copacabana Beach: Babin Kuk, yani büyük otellerin çevrelediği bölge, plaj işletmeleri anlamında da şehrin en başarılı bulduğumuz bölgesi oldu. Hakikaten kaliteli, hijyenik ve derli toplu plaj kulüpleri deneyimledik bu bölgede ve merkezden kalkan otobüslerle de çok rahat ulaştık kendilerine. Gözümüze değen ve de tavsiye edilen plajlardan biri de Copacabana’ydı. Hem kum/çakıl karışık sahilinde bulunan şezlong düzeni hem de beton zemin üzerinde güneşlenme ve tül detaylı locaları vardı işletmenin. Güneşin gözden yitirilmesi sonrası yavaş yavaş başlayan partileriyle de sabaha dek hayatın devam ettiği bir gece kulübüne dönüşüyordu.. Ama yine de benim hatırımda gün batımının en güzel izlendiği nokta olarak yer etti.. Öyle güzel, öyle güzeldi ki; sanki güneş yalnızca o an ve yalnızca orada batıyor gibi bir hisle doldurdu içimi...



Coral Beach Club: Yine Babin Kuk bölgesinde bulunan ve benim kişisel olarak favorim olan plaj işletmesi kendisi! Denizi mükemmel, işletmesi mükemmel, lezzetler bir plaj için hakikaten çok üst seviyede ve paylaşımlı kokteylleriyle de tam bir happy hour mekanı burası.. Hizmet kısmında yoğunluğun verdiği ufak tefek aksamalar oluyor elbette, ama takılınacak bir durum değil bana göre. Giriş ücreti uygulanmıyor Coral'da ama şezlonglar ücretli. Hatta bütçeniz el veriyorsa 240 Kuna gibi bir rakam ile çift kişilik şezlongları da var ve pek rahatlar. Ancak yine Sunset Beach Club'da olduğu gibi koltuklarda adisyon açtırarak tüm günü yeme-içme dışında ekstra bir ücret ödemeden geçirebiliyorsunuz. Sunset'e göre koltukları çok daha rahat ve ortamı da daha kaliteli diyebilirim. Gün batımı sonrası Coral Beach de gece kulubü mantığına dönüyor ve çılgın konsept partileri sabahın ilk ışıklarına dek sürüyor.





Lokrum Nude Beach: Alternatif gezilerde bahsettiğimiz Lokrum Adası'nın ve elbette Dubrovnik şehrinin en alternatif plajı kendisi.. Çıplaklık söz konusu diye çekimser kalır mısınız bilemem ama enteresan bir deneyim sunduğu kesin.. Eğer biz normalin dışına çıkmayalım diyorsanız, adanın "Dead Sea" denilen sakin sularında ya da adanın tam arkasında kalan kayalık alanlarda da yüzebilirsiniz.





Sunj Beach: Yine Alternatif gezilerde bahsi geçen, Elaphiti Adaları grubundaki şirin ada Lopud’un plajı burası. Adalardaki yüzme noktalarına ayrı ayrı değinmek istemiyorum aslında, ama burası hakikaten altı çizilesi bir plaj.. Ulaşmak için tekne kullanmanız şart olduğundan, bu şansınız olursa çok keyifli bir gün geçirebilirsiniz bu plajda, zira kendisi kum plaj sevenlerin şehirdeki yegane kaçış noktası, hatta belki de Dubrovnik çevresinde deneyimleyebileceginiz tek kum plaj bile denebilir. Eğer üç Elaphiti adasını kapsayan günlük tekne turları ile Lopud’a uğrarsanız Sunj’a zaman ayırmanız pek mümkün olmayacaktır, ama bireysel organize edeceğiniz gezilerde bu güzel sahili doyasıya yaşayabilirsiniz.

R I V I E R A

Deneyimlediğimiz ve bahsettiğim plajlar dışında; otobüs ya da araba ile ulaşmanın son derece kolay olduğu, ama tekne ile gezmenin çok daha keyifli olduğu kıyılar da var Dubrovnik şehri çevresinde ve bu çevre Riviera olarak adlandırılıyor. 

Riviera’yı gezmek, Elaphiti Adaları dışında kalan kıyı şeridinin enfes sularında da yüzme şansı tanıyor ziyaretçilerine ve bence bu da kesinlikle atlanmaması gereken bir aktivite, zira şehri orta nokta olarak kabul edersek; şehrin sağı ve solunda kalan tüm kıyının pitoresk görüntülerle donanmış olduğunu söyleyebilirim.. Kayalık ya da çakıl taşlı sahiller, her Dubrovnik bahsi açıldığında söylediğim gibi; üzeri jel ile kaplamış hissi veren muazzam bir deniz, çam ve zeytin bahçeleri, gözlere şenlik tepeler, mis kokulu üzüm bağları ile hakikaten deneyimlenesi bir bölge kendisi..











Dubrovnik eski limandan çıkıp güney kıyılara doğru uzanırsak;

Mlini, Zupa bölgesinde bulunan kayalık ve çakıl taşlı bir kıyı köyü. Yerel işletmelerin de bulunduğu birkaç plajı mevcut bu köyün. Bir plajdan diğerine de kolayca geçiliyor. Kısıtlı olsa da restoran alternatifleri de bulabiliyorsunuz..

Plat yine Mlini gibi Zupa bölgesinde bulunan çakıl taşlı ve şıkır şıkır sahillere sahip köylerden biri. Kalabalıklardan kaçmak adına da mantıklı bir adres diyebiliriz..

Cavtat bildiğiniz üzere şehrin en sevilen konaklama noktalarından biri, zira genişçe bir alanda bulunan ve her türlü ihtiyacınızı karşılayabileceğiniz bir yerleşim bölgesi kendisi. Kljucice Plajı, kasabanın popüler plajlarından biri. Çakıl ve de kayalık olduğunu eklemeye sanırım artık gerek yok, zira bu tip plajlar bölgenin kesinlikle karakteristik bir özelliği..

Kupari, Srebreno sahillerinin de ismi geçiyor notlarımda ama kendilerine dair bir deneyimimiz olmadı.

Şehrin kuzeyi kıyıları ise şöyle bir rota sunuyor;

Veliki ve Mali Zaton için şehir limanından çıkıp, kuzeye doğru yol aldığınızda uğranacak ilk adresler diyebiliriz. Lokal yazlıkçıların evlerinin önünde, nefis bir su renginde ve keyifle yüzebilirsiniz bu plajlarda..

Orasac çok güzel bir sahil ve çevre yeşillikleriyle teknemizi kıyıya yaklaştırıp doyasıya yüzdüğümüz bir köy oldu. Restoranları ve kalesiyle de çok ünlü bir köy kendisi..

Trsteno yüzmenin dışında doğası ile de insanı büyüleyen adreslerden biri. Bitki örtüsü hakikaten muhteşem görüntüler sunuyor. Bir Rönesans doğal parkı olan ve GOT dizisinde de kullanılan "Arboretum"a da sahip olduğundan mutlak uğranası bir adres diyebilirim kendisine.

Brsecine ise benim bu kıyılarda en sevdiğim yüzme noktam oldu. Çok sevdim, ama çok çok sevdim bu enfes sularda yüzmeyi.. Deniz kenarında olmak, ama şehirden fazla uzaklaşmadan kalabalıklardan uzaklaşmak istediğinizde burası kesinlikle mükemmel bir tercih olur diyebilirim.

Brsecine sonrası daha da kuzeye çıkıldığında çok sevilen Slano bölgesine ulaşılıyor, ama biz sınırları daha da yukarı çekmedik, daha doğrusu küçük bir görünmez kaza yüzünden çekmemeyi tercih ettik. Ayrıca da yolda geçecek zaman yerine, sevdiğimiz koylarda doyasıya yüzmeye devam ettik.. Bence doğru bir karardı. 



Sevgiler ve de Mutlu Deniz Tatilleri!
lulu
x

Dubrovnik Vol.1 - Şehir Rehberi
Dubrovnik Vol.2 - Alternatif Geziler
Dubrovnik Vol.3 - Yeme-İçme Rehberi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder