22 Haziran 2016 Çarşamba

MYKONOS - Lezzet ve Eğlence Rehberi


Selam!

Mykonos'a dair ilk post adaya ulaşım ve plajları üzerine olmuştu. Şimdi ise sırada ada lezzetleri var, zira ada her ne kadar plajlarıyla popüler olsa da bir bakıma plaj başarısının bir uzantısı olarak restoranlarının da oldukça iddialı olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle de adanın mekanları üzerine konuşacak oldukça detaylı bir listeye sahip olabilirsiniz..

Öncelikle şunu da belirtmek istiyorum; genel olarak Mykonos’u bir Yunan adası olarak görmememizin ya da onu diğer Yunan adalarından ayırıyor olmamızın nedeni de bu iddialı eğlencelere ve tabaklara ödenen hakikaten yüksek bedeller demek gerekiyor. Kimseyi korkutmak istemiyorum elbette, ancak Mykonos'u hakkıyla yaşamak demek kesinlikle ciddi bir seyahat bedelini gözden çıkartmak anlamına geliyor. Bugüne dek yaptığımız en pahalı Avrupa tatilinin Cote D’azur kıyıları olduğunu düşünürken, Mykonos sonrasında Güney Fransa’ya kalmış diyebiliyoruz rahatlıkla... Bunları şikayet etmek adına değil de bilinçli ve hazırlıklı bir seyahat planlamanın Mykonos için oldukça önemli olduğunu hatırlatmak için yazıyorum... 

Bir önemli nokta da temmuz ve ağustos aylarında adada olmanın hayal edilemez bir kalabalığa karışmak anlamına geliyor olması.. Aradığınız şey bu ise elbette tercih sizin, ama adayı doğası, plajları ve lezzetleriyle doyasıya yaşayabilme niyetindeyseniz Mykonos’u en doğru vakti haziran ya da eylül ayları olarak not edilebilir.. (Haziran ayının ikinci yarısı olması tüm mekanların açılmış olması anlamına da gelir..)



Little Venice, sanıyorum ki Mykonos'un en popüler ve akıllarda kalan görüntüsüdür diye tahmin ediyorum.. Gerçekten çok sevimli, pitoresk bir güzelliği var buranın ve aperitif almak için adanın en keyifli bölgesi kesinlikle burası. Aperitifinizi gün batımı seyrine dalmışken alırsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz diye düşünüyorum. Güneş ufuk çizgisinde sanki suya dalarcasına gözden kaybolurken, bu seremoniyi sıra sıra dizilmiş barlardan gözünüze en keyifli gelenine yerleşerek izleyebilirsiniz.. Benim Little Venice’deki kokteyl favorim 
Galleraki, Efie’ninki ise La Scarpa. Ama yine de ambiyans olarak bir mekanı diğerinden ayırmak pek de mümkün değil… 

Little Venice’in hemen solunda Mykonos’un sembolü sayılan yel değirmenleri bulunuyor. Her daim kalabalık, resimlemeye doyulmaz güzellikte ve güne veda etmek için adanın en ideal noktası kesinlikle burası.. Yani ister deniz kenarında konumlanmış mekanlara isterseniz de içeceğinizi elinize alıp yel değirmenlerinin yanına ilişip gün batımını izleyebiliyorsunuz.. 





Chora, adanın Little Venice'i de içine alan merkez bölgesi. Daracık sokakları, bembeyaz badanalı evlerine karışmış mavi, yeşil ve pembelikleri, kendine has butikleri, evlerin balkon ve teraslarından sarkan sardunya, zambak, yasemin ve begonvilleri, kafe-restoran ve barlarıyla tatil boyunca zamanınızı en çok geçireceğiniz yer kesinlikle burası. Özellikle de ünlü Matoyianni Caddesi tam bir Yunan adası sokak deneyimini sunuyor ve her adımınızı fotoğraflamak isteyeceğiniz güzellikte..

Chora'nın sokakları ağustos aylarında biraz kaba olacak ama tam olarak "et ete" kıvamında olduğundan, anlatmaya çalıştığım lezzeti alabilir misiniz pek emin olamıyorum, ama Efie’ye göre o zamanlar bile şikayet etmeden gezilebiliyormuş.. (Ben Alaçatı'nın o tip kalabalığını asla sevmediğim için Mykonos'u da sevmem gibi hissediyorum..) Tavsiyem, Chora sokaklarını doya doya ve değişik açılar ve sokaklardan defalarca tekrarlayarak gezmeniz, zira bu sokaklar tam olarak fotoğraflarda gördüğümüz o tatlı ada sokakları oluyor ve ada severler için doyumsuz güzellikteler...

Yürürken ayaklarınızın sizi götürdüğü her mekanda bir kadeh içseniz, geceniz sabahı rahatça buluyor diyebilirim.. Zaten birçok Mykonos ziyaretçisi için bunu yapmak bir Mykonos ritüeli diyebiliriz... 

Adanın A+ ziyaretçileri genelde Matoyianni Caddesi’ndeki havalı işletmelerde içkilerini yudumluyor ya da butiklerde alışveriş yapıyorlar. Paparazziler her daim bu insanların peşlerinde oluyor ve izlemesi enteresan kareler sunuyorlar.. Biz gittiğimizde Yunanistan’ın Ask-ı Memnu’su kabul edilen Brousko çekimleri yapılıyordu ada sokaklarında, hatta bir sahnesinde farkında olmadan bizi de görüntülere dahil etmişler.. Daha sonra arkadaşlarımız bizi görüntülerde görüp çığlıklarla telefon etmişti.. Aramızda tatlı bir anıdır kendisi.. :)



BAR / GECE KULÜBÜ

Mykonos bir eğlence adası olduğundan, mekanlardan bahsetmeye öncelikle gece kulübü ve barlarla başlayabilirim bence.. Sonra da lezzetlere geçeriz.

Astra, Chora merkezdeki en ünlü işletme diye biliniyor. Tria Pigadia Caddesi’inde bulunuyor ve yirmi yılı aşkın bir süredir adanın en iyilerinden de biri. (Dolce & Gabbana’nın da adadaki favorisiymiş kendisi.) Sabahın ilk ışıklarına dek kaliteli bir ortamda partilemek için nefis bir mekan diyebilirim, zira burası benim de kişisel favorim.

Skandinavian Bar, Chora'daki barlardan bir diğeri. Mekanın dışındaki masalar yalnızca gece değil, günün her saati daima tıklım tıklım oluyor. Gece yarısından sonra ise sokak partilerinde bir ekol olduğunu söylüyorlar.

Cavo Paradiso, adanın en ünlü ve en iyi gece kulübü. Yeri, Paradise plajının solundaki tepe diyebiliriz. Gece 23:30 gibi kapılarını açıyor, ama kalabalığın toplanması sabaha karşı 2 hatta 3’ü buluyor. (Aslında bu bilgiyi tüm gece kulüpleri için bu şekilde not edebilirsiniz..) Ada müdavimleri (müdavim diyorum, zira Mykonos’a bir kez giden ve bu tip eğlenceleri sevenler her yaz adaya gitmeye devam ediyor...) Chora’daki restoranlarda yemek yiyip, bu bölgedeki kafe ve barlarda takılıp, geç saatlerde de genel olarak Cavo Paradiso'ya yol alıyorlar. Mekanın parti takvimini merak edenler şu siteyi takip edebilirler. Benim müzük zevkime pek uyduklarını söyleyemem, ama bir kez de olsa deneyimlenmesi gereken bir mekan bence de...  
http://cavoparadiso.gr/default.asp



YEMEKLİ PARTİLER

Aynı mekanda akşam yemeği yedikten sonra geceyi partiye bağlamak bir başka Mykonos klasiği.. Benim de konfor alanıma giren bir eğlence tipi olduğundan kendisini pek sevdiğimi söyleyebilirim..

Chora merkezde bulunan Ramezzo, hem deniz ürünleri mutfağı hem de partileriyle adanın iyi restoranlarından biri kabul ediliyor. İsterseniz restoran menüsü, isterseniz bar menüsü tercih edebiliyorsunuz. Kokteyllerinden Spicy Cucumber kesin tavsiyem olsun.

Klasik bir Yunan mutfağı ve adanın en lezzetlisi mi? İşte onun için bir başka ikonik isim olan Sea Satin çıkıyor karşımıza. En iyi deniz ürünleri, en lezzetli Yunan mezeleri ve Yunan müziğine hasret kalacağınız bir Yunanistan tatilinde en iyi Yunan müziğini buradan başka bir yerde bulamayacağınız çok net diyebilirim.. Sea Satin’de saat 23:00 sonrası müziğin ritmi ve sesi yükselmeye başlıyor ve sonrası masa tepeleri, sırtakiler eşliğinde şahane bir eğlence ortamı.. Çok ama çok eğlenceli bir deneyim ve kesinlikle benim de ada favorim kendisi...  

Interni, Matoyianni Caddesi'nde bulunan ve adanın bana göre en güzel bahçesine sahip restoran/barı. Belki bir deniz manzarası yok, ancak zeytin ağaçlarıyla çevrili oluşu ve bembeyaz dekoru ile adanın tüm kalabalığından kaçabileceğiniz iç açıcı bir mekan burası. Akdeniz mutfağının da iyi bir örneği olarak notlarınıza ekleyebilirsiniz. Yemek sonrası sizi bekleyenler ise; iyi müzik, fancy içkiler ve seviyeli bir parti ortamı... 

Super Paradise plajının sağında kalan tepede, plajları anlatırken bahsettiğim Jackie O’Bar bulunuyor. Jackie O’Bar, konsept partileri ve drag queen showlarıyla 2015 yazının en çok konuşulanıymış. Burada geceye erken saatte başlayıp şef Christoforos Peksias’ın ellerinden lezzetli bir akşam yemeği yedikten sonra, gecenizi programın akışına bırakıyorsunuz. Araba ile gidecekler için bedelsiz vale hizmetleri var ve bu hizmet Mykonos için iyi bir avantaj.. Ayrıca Chora merkezden kalkan otobüsler ile Super Paradise plajina ve oradan da yürüyerek mekana ulaşabiliyorsunuz. (Efie bir de Ornos plajından kalkan taksi botlar ile direkt mekana varış yapılıyor diye ekledi..)

Ornos plajında tam olarak bir plaj restoranı olduğunu söyleyebileceğimiz Kuzina bulunuyor. Atina’da da şubesi olan restorana Mykonos’ta gitmedik açıkçası, ama tavsiye edebilirim, zira Efie kendisi için sağlam bir yorum yaptı... Restoran, Ammos Hotel'in plajında ve bir bölümü plajın üzerinde konumlanmış durumda. Şef, Yunan mutfağıyla Akdeniz ve Asya mutfaklarını birleştirip farklı lezzetler denemenizi sağlıyormuş. Özellikle de sushi tadımlarının mükemmel olduğunu söylüyorlar. Yemek sonrasıysa, müziğin sesi yükseliyor ve parti saatleri başlıyor..

Ornos’un bu seneki favorisi Santa Marina Butik Otel’in plajına yerleşen Buddha Bar Beach olmuş. Deniz, güneş, öğle yemeği, happy hour, aperitif, akşam yemeği derken sonrasında gelen DJ performaslarıyla bu mekanda sabahı bulmanız çok olası… 

ROMANTİK AKŞAM YEMEĞİ

Matsuhisa, adanın–en iyi- olarak bahsedilen Japon restoranı. Dünyaca ünlü zincir restoran Nobu’nun bünyesinde bulunuyor kendisi ve Belvedere Hotel'de hizmet veriyor. Restoranda yeni nesil Japon mutfağını deneyimliyorsunuz. Matsuhisa Bar’da ise Martini kokteyller, vintage şampanya seçenekleri ve nefis finger food seçenekleriyle hafif bir akşam yemeği yiyebiliyor ya da yemek öncesi geceye keyifli bir başlangıç yapmış oluyorsunuz. Belvedere Hotel'de ayrıca Thea Restoran bulunuyor ve kendisi de Akdeniz mutfağının seçkin bir örneği oluyor. Belvedere Hotel Chora'nın tepe kısmında bulunduğundan her üç seçenek de nefis bir manzaraya sahip ve bence aşırı romantikler! Yani, adada sevgiliyle başbaşa olsak bir gecemiz kesinlikle Matsuhisa'da geçerdi.. 

Eğer Japon mutfağını seviyor ve yine özel bir kutlama ya da balayı için adadaysanız rotayı pekala Kiku’ya çevirebilirsiniz. Oldukça pahalı bir tercih kendisi, ama dünyanın en iyi Japon mutfaklarından biri olarak kabul ediliyor ve pekala da özel bir kutlamanın adresi olabilir.... 

MÜTEVAZİ AKŞAM YEMEKLERİ

M-eating, daha mütevazi, ancak lokal ve lezzetli bir Yunan mutfağı deneyimlemek adına not edilebilir. Servisi özenli, bahçesi ferah ve restoranın sahibinin ayrıca şef olması avantajıyla yemek hakkındaki fikirlerinizi bizzat gelip kendisinin alması çok sevimli.

Avra, bir başka tavsiye edilesi akşam yemeği mekanı. Bahçe içinde olması da, en azında yemek sırasında kalabalıklardan sıyrılmak adına iyi bir alternatif.

Nautilus, Mykonos'un en sevilen restoranlarından biri kabul ediliyor. Servisi ve sunumu ile lokal Yunan mutfağı yanında, Akdeniz ve dünya mutfağından da lezzetli denemeler yapabileceğiniz, tatlı bir işletme kendisi..

İtalyan mutfağını özleyenler icin Chora'da "ortalama" bir lezzet olarak not alınabilecek ve "hızlı ye kalk" konseptine sahip olabileceğiniz Pasta Fresca Barkia bulunuyor. Çok kalabalıklarda fazla gürültülü ve özensiz bir servisleri oluyor açıkçası, ama yine de ikonik Mykonos fotoğraflarından birinin sahibi olduğunu eklemek gerek.. Tercih ederseniz, tavsiyem ikinci kata çıkıp, arka balkonuna yerleşme şansını zorlamanız..

La Familia, halatlarla çevrelenmiş şirin bir Yunan restoranı..
Samimi de bir ortamı var.. 

Ve son olarak Mamalouka, Chora sokaklarında karşınıza çıkacak güzel bir bahçe içi restoranı. Teması organik malzemelerle hazırlanan organik yemekler, Yani tam olarak benlik... Oldukça ilgi çekici menüleri ve aşırı sevimli bir mekan girişi ve ortamı var diyebilirim.. 

2020 Revize Not: Mykonos'ta klasikler restoranlar genel olarak devam ederken, bazı restoranlar konsept değişikliğine de gitmiş gibi duruyorlar.. Sea Satin için ise kapatılmış gibi bir not gördüm ama  bu pandemi nedeniyle geçici bir durum mu yoksa kesin bir karar mı sanırım 2021 yazında göreceğiz... 

KAHVALTI

Kahvaltı konusunda otelimizin kahvaltısı yeterli olduğundan çok bir deneyim yaşadığımızı söyleyemem, ancak adaya vardığımız ilk gün ve döneceğimiz günün kahvaltısını dışarıda yaptığımızdan, Alpcan için de bizim için de olabilecek en iyi tavsiyeleri notlarıma eklemiştim. Liman sonrası valizleri otele yolcu edip, Chora’nın dar sokaklarından Fato a Mano’ya koşar adım ulaştık diyebilirim. Hedefimizde mekanın dillere destan olmuş patatesli omleti vardı. Ve evet, kesinlikle enfesti! Dönüş günü ise Efie'nin favori kahvaltı mekanı Bonbonniere'de güne oldukça keyifli ve doygun başladığımızı söyleyebilirim. Bir de tavsiye edebileceğim ve yine dar Chora sokakları arasında rastlayacağınız Artisan Bakery var. Kendisi kahve ve kruvasan ikilisi için adanın en leziz mekanlarından biri..

DONDURMA, YOĞURT ve LİMONATA

Daha önce hiç limonata tavsiyesi vermemiştim ama Mykonos bana bunu da yaptırıyor, zira yaz içeceğiniz limonata ise, Alley kesinlikle notlarınıza girmeli diye düşünüyorum. Burası adeta adanın limonata cenneti.. Aslında Alley’yi limonata ve kokteyl bar olarak da düşünebilirsiniz. Mekanın önünde oturup, gelip geçeni izlemek tam bir Mykonos’ça bir tavır.. Gün içinde adanın dar sokaklarında dolanırken yorulur ve susarsanız, kendinizi Alley’e rahatça teslim edebilirsiniz..

Happyo, önünde Alley gibi gelip geçeni izleyeceğiniz bir oturma alanı bulunan dondurma ve yoğurt dükkanı. Dondurulmuş yoğurt hakikaten Yunanistan demek benim için, zira kendisiyle seneler evvel yine bir ada ziyaretinde tanışmış ve çok sevmiştim.

I Scream, ise benim adadaki dondurma favorim.
Bayağı iddialı bir lezzeti ve çeşidi var.

SOUVLAKI ve GYROS

Souvlaki ve Gyros tavsiyesi vermeden Mykonos lezzetlerini tamamlamak mümkün olmaz elbette; zira özellikle Mykonos'ta mekan mekan dolaşıp sabahı bulduğunuzda gidilecek yegane adres, ülkenin street food lezzetleri olarak bir souvlaki ya da Gyros dükkanı oluyor.. Zaten Yunanistan sınırlarına girip bu lezzetleri tatmadan dönmek, hele ki ilk seyahatiniz ise söz konusu bile olmuyor diyebilirim. KalammmakiaMy Plate of Mykonos ve özellikle de Gyros Corner daimi önü kuyruk olan adanın en ünlü souvlaki ve gyros dükkanları.. Ben çok souvlakici değilimdir açıkçası ama iyi kalite bir Gyros'a da asla hayır demiyorum.. 

Yemek hakkında son birkaç söz... 

Mykonos'ta öğle yemeklerini genel olarak plajlarda almış oluyorsunuz, zira plaja git, plajdan çık ve yemeğe git gibi bir ulaşım telaşı bu adaya hiç uygun değil ve zaten gerek de yok.. İlk postta anlattığım gibi neredeyse tüm plajlar lezzet anlamında iddialı olduklarından bu postta bahsettiğim tüm restoranları akşam yemeği alternatifi olarak düşünebilirsiniz...

Akşam yemeklerinde restoranların hemen hemen hepsine rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Akşam yemeklerinizi garantiye almak açısından bu durumun zaruri olduğunu bile söyleyebilirim.. Hatta bazı restoranlar için adaya gitmeden evvel de rezervasyon yapmanızı önerebilirim.. Biz, Sea Satin için bunu yapmıştık mesela.. İyi ki de yapmışız.. Bu tavsiyemi önemsemenizi isterim, çünkü kalabalıklar içinde ne yiyeceğiz ya da nerede yiyeceğiz sorusu zamanınızı çalacak ve daha beteri liman yakınındaki turistik mekanlara mecbur kalmanıza neden olacak bir durum... Tabi bu tavsiyemin önemi yediğiniz yemeği ne kadar önemsediğinize göre de değişir.. O da ayrı bir konu..

Ve hayır, pelikan Petrus’tan bahsetmeyeceğim.. ;)

sevgiler
lulu
x

4 yorum:

  1. Ne güzel yazmışsın bebek, senelerdir gitmeme rağmen bilmediğim çok yer var ayrıca, harika tavsiyeler!

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    28 Ağustos-4 Eylül arasında 1 haftalık mykonos gidiş dönüş uçak bileti aldığımız bir tatil planımız var. 1 haftanın tümünü mykonosta geçirmek istemiyoruz. Mykonostan paros'a geçip parosta 1 gece kalıp, santoriniye geçsek, santorinide de 2 gece kaldıktan sonra dönüşte naxos'a uğrayıp 1 gece de orada kaldıktan sonra mykonosa dönsek diye bir plan yaptık ama biraz fazla yolculukla geçecek gibi. Sizce bu 1 haftayı en iyi nasıl bir planla geçirebiliriz? Santoriniye geçmeden mykonos-paros-naxos yapmak mantıklı olur mu? Ya da paros ya da naxos arasında seçim yapmamız gerekse hangisini seçmemizi önerirsiniz? Ayrıca mykonosta hangi otelde kalmıştınız, önerebileceğiniz oteller var mı? Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba ! Ne guzel bir plan... 8 gun gibi bir surec var elinizde ama kocaman kocaman adalardan bahsediyorsunuz :) Mykonos'a ineceginize gore bence tatilin en cilgin kismini tatile dinc baslayacaginiz dusunulerek Mykonos'tan baslayin... 2 tam gun ve 2 tam gece bence gayet yerinde olur lakin cok kalabalik olacak ve de oldukca pahali bir ada ! Mykonos sonrasi sabah erken feribotu ile (bence Hellenic highspeed en iyisi ve hizlisi) 45 dakika da Paros'a gidebilirsiniz.. Paros enfes bir ada.. Aradiginiz her sey orada var.. Nefis plajlar, unique koyler, lezzetli restoranlar, minicik sokaklar, eglence, dinlence vs.. Bence bir Yunan adasindan beklenen hersey Paros'da mevcut ! O nedenle de 3 gun kalmaniz bana gore yerinde bir karar olur.. Paros sonrasi saniyorum yine bir sabah feribotu ile (sanirim o da Hellenic firmasinin Highspeed 4 ferobotu olmali) 35 dakikada Naxos'a ulasirsiniz.. Naxos, Kiklad adalarinin en buyugu ! Cidden kocaman bir ada ! O yuzden orada da tum adayi gezmek isterseniz en az 2 gune ihtiyaciniz olacak ki bu sekilde bile adanin tamamini gezmeniz mumkun olmaz... Naxos sornasi ise Mykonos'a geri donus yaparsiniz... Tabi tum bu schedule'i net belirleyip gitmeden bilet alsaniz iyi olur.. Orada gereksiz stres yasamazsiniz boylece.. Santorini bana gore 1 ya da 2 gunluk bir destinasyon.. Mesafesi diger adalara gore daha uzak kaliyor.. Yani Mykonos'tan hizli feribot ile 3 saat ile yavas gemilerle ise 4,5 saatte falan gidiyor olmasi gerek.. Gorulmeli bir guzelligi var o da kesin.. Romantik bir plan yapmissaniz ve yaninizda cocuk yoksa gidebilirsiniz elbette ancak bir yaz tatili yeri olmadigini bilin.. Denize girmek cok zahmetli ve daracik ve dik sokaklarda yurumek de 2 gun sonrasi eziyete donusebiliyor.. Gorselligi ve sunset vakti ise dillere destan ! :) Bu arada ben hala Santorini gormedim lakin planim ilkbahar ya da sonbaharda romantik bir kacamak yapmak ;) Aslinda demek istedigim su; 4 ada sizi cok yorar ve tam olarak da adalari yasamanizi engeller.. Ayrica da fazla tuzlu olur lakin hizli feribotlar pek de hesapli fiyatta degiller.. derim ki ya hic Santorini karistirmayin... Ya da Mykonos, Santorini ve Paros yapip, Mykonos'a geri donerek tatili tamamlayin.. Bu nokta da Paros mu Naxos mu derseniz, kesin Paros derim ! ;) Her iki ada icin de daha once post yapmistim detaylica.. bence onlara da bir goz atin.. Sormak şstediginiz baska bir sey olur ise, ben buralardayim.. ve umarim kafanizi cok karistirmadim.. :) sevgiler !

      Sil