Lüksemburg, 2008 yılının yaz günlerinde sadece bir günümüzü geçirdiğimiz, ama o bir gün içinde bize kendini tanıtmak için elinden geleni yapmış; medeniyet ötesi, küçücük ve İsviçre sonrası kendimi en güvende hissettigim ülkeydi diyebilirim.
Son derece gelişmiş bir ekonomiye sahip olmaları, eğitim seviyeleri, kişi başına düşen milli gelir ortalamasının rakamı... Hepsi çok iç çektiren detaylardı, ama durumunuzu karşılaştırmamayı çok daha uygun bulduk sevgili ile.. Ülke elbette güçlü ekonomisinin getirisi olarak önemli bir finans merkeziydi ve bunu dünyanın en önemli banka ve finans şirketlerinin tabelaları gözümüze değdiğinde hemen ifşa da ediyordu..
Lüksemburg seyahatinden birkaç yıl evvel İsviçre'yi de görmüş olduğumuzdan şehrin/ülkenin minyatür bir İsviçre olduğunu ya da İsviçre'nin kantonlarından birinde bulunduğumuzu hissettirdi bize. Yemyeşildi, tertemizdi ve ormanlık alanlar ile vadiler içinde saklanmış muazzam şatoları vardı.. Hakikaten benzer manzaralardı...
Şehir vadide kurulmuş olduğundan vadi içlerindeki yürüme yolları sayesinde nefis bir yürüyüş parkurundan faydalanarak gezdik şehri. Bir yete varma telaşı yaşamadan, adımlarımızın lezzetine vararak yaptık bu yürüyüşü.. Parklar gördük, bahçeler gördük ve ruhumuzu yükselten bir dinginlik sundu adımlarımız bize.. Bu arada vadiler tepelerle, tepeler vadilerle kavuşuyordu ve daima yeşil ile kutsanıyordu bu buluşmalar. Vadide belirli noktalara konumlandırılmış asansörler değdi gözümüze. Halkın günlük yaşamı daha kolaylaşsın ve turistlerin yürümek istemeyenleri rahat etsin diye vadiden çıkışları hızlandırmak amacıyla konmuş meğer bu asansörler.. Bu arada yürümekten pek hoşlanmıyorsanız; Petrusse Express ile sightseeing yapabilirsiniz ya da bisiklet severler için bisiklet turu da son derece ideal bir aktivite kabul edilebilir.
Sevgiliyle şehrin sokaklarında, yeşilleri arasında keyifle dolanırken saatin beş olduğunu hiç anlamadık.. O saat geldiğinde şehrin tüm dükkanları bir bir kapandı ve o saat sonrası sokaklar muazzam bir sessizlik içinde kaldı.. Diğer yandan da kafe ve restoranlar bir bir dolmaya başladılar elbette..
Gözümüze Chi-Chi's Mexican Restaurant'ı daha önce kestirmiş olduğumuz için önce kokteyl daha sonra da akşam yemeği keyfimizi uzun bir zaman dilimine yayarak ve güneşi de batırarak keyifle yerine getirdik.. (Adres : 15, Palace d'Armes.)
Lüksemburg mutfağı için İtalyan bir arkadaşımın söylediği bir detayı eklemek istiyorum.. Aslında şehir/ülke, küçüklüğü de düşünülürse dünyanın birçok ülkesine göre daha fazla Michelin yıldızlı ya da "guide" olarak belirlenmiş restoranlara sahipmiş. Bu durum diğer restoranlara da olumlu bir yansımada bulunmuş ve şehirde neredeyse her köşede kaliteli yemek yiyebilmek gibi bir durum oluşturmuş. Yalnızca şehrin genel özelliği olarak; ama Michelin ama normal bir restoran olsun, nitelikli yemek yemek hakikaten son derece pahalıydı diyebilirim.. O nedenle de yeme içme çıtasını Michelin yıldızına taşımak bizim için çok da mantıklı bir tercih değildi açıkçası.
“Judd matt Gaardebounen” Lüksemburg'un en ünlü yemeklerinden biri. Dumanda pişirilmiş domuz eti ve kocaman fasülyeler beraber servis ediliyorlar. “Friture de la Moselle” ise küçük ve dip balıklarının (nehir balığı) kızartılmış versiyonu. Bu iki yemek bu şehirde mutlaka!
Belki birçok kişi için gidilecek yerler sıralamasında ilk sıralarda olan bir destinasyon olmayabilir Lüksemburg, ama eğer yeterince büyük şehirler gördüm biraz da detaya ineyim diye niyetleniyorsanız; etrafı Belcika, Fransa ve Almanya ile çevrili bu güzel ülkeye kısa da olsa vakit ayırın ve havasını koklayın diye tavsiye edebilirim.. Bizim gibi bu 3 ülkeden birini ziyaret ettiğinizde trenle bu ziyareti kolayca araya sıkıştırabilirsiniz...
lulu
x
az öncede erasmusla oraya giden bir bloggerin sayfasında gördüm resimlerden harika görünüyor yemyeşil düzenli temiz çok beğendimm..
YanıtlaSilhttp://sonsuzdekorasyon.blogspot.com/
Medeniyetin ne oldugunu ilk gordugum ulke.. Biz nasil yasiyoruz ve nasil bu hale geldik diye uzuluyor insan.. :( Tabi bir cok kisiye gore yasamak icin cok ruhsuz, o da ayri.. Ama degisik kulturler tanimak icin son derece yerinde bir karar bence bu ulkeyi gormek.. ;)
YanıtlaSilLulucum, hic gormedim Lux u, resimler gel beni gor diyor ama : ) Yakinlarda bir yere gidince, ugramak lazim. Ben de bugun dondum Roma'dan ve postumu yaptim, yagmur yoktu sansimiza cok guzel gunesli bir gundu, seni de andim oralarda gezerken : ) hatta tam size gore haftasonluk mini bir ev buldum sanirim, biraz gurultulu olabilir ama o manzara icin katlanilir belki : ))) gorursun postta.
YanıtlaSilCanimm hosgeldin ! :) Hemen postuna geliyorummmm.. Merakla bekliyordum ve eminim harika kareler yakalamissindir.. Havanin gunesli olmasina da cok sevindim cunku Roma cidden gunesle ayri bir guzel.. evimi sen sectiysen bende kesin cok begenirim :)))
YanıtlaSilluxemburg gitmedigim bir destinasyon. fotolar cok guzel. gidip gormeli.
YanıtlaSilve magneti sana bir sekilde getirmeli;)
Cupcake XoXo
htpp://gonchagoncha.blogspot.com/
Ahh cupcake arkadasimmm ! eger gidersen beni unutmayacagina eminim :)) xxx
YanıtlaSilKaç sene oldu gideli özlemiştim bak iyi geldi yeniden gidelim diyorum .) Bu arada yorum alanını kelime onayını hayır yap zaten yorumların onaya tabiyse gerek yok buna yorum yazanlar için çileden başka bir şey değil bilesin mucx
YanıtlaSilyorumunuz sevgiyle kabul edildi sevgili @Stil Direktoru.. :)) vakit darligi, yogun gunler.. cok ilgilenmeme engel oluyor ama onaysiz olmasinda hic bir sakinca yok hemen hallediyorum :)
YanıtlaSilLülü'm bir sürü Lüksemburg magnetim var. İstanbul'a geldiğimde sana getiririm :))
YanıtlaSilcnmmm harikaaa olur :)) galiba bugun aldigim en guzel haber bu.. hatta gel ve magnetlerimiz icine luksemburg'u sen ekle :)))
YanıtlaSil