29 Mayıs 2014 Perşembe

MONTE CARLO



Bir semt, içinde bulunduğu ülke isminin önüne geçebilir mi? Bunu, magnet koleksiyonum için yalnızca Monaco değil, mutlaka Monte Carlo magneti de almalıyım diye aranırken düşünmüştüm.. Şimdi ise bu postu hazırlarken konuya "Monte Carlo" yazdığımı farkedince gülümseyiverdim; zira gerçekten de mümkünmüş...

Monte Carlo, minyatür ülke diye tanımlayabileceğimiz Monaco'nun bir semti ve öne çıkışındaki en büyük neden sanırım ki; semtin içine dahil edilmiş kumarhaneleri olsa gerek. Elbette lüks anlayışını bir başka boyuta taşıyan otel ve restoranları sayesinde de Monte Carlo semtinin ünü ülke geneline göre daha da yükselmiş durumda.. Hatta birçok insan, Monte Carlo'nun Monaco'nun şehirlerinden biri olduğunu düşünüyor..

Monaco; Nice seyahatimizde bizi heyecanlandıran duraklardan biriydi.. Şehre trenle ulaşıp, dağ içinde kalan tren istasyondan çıkar çıkmaz heyecanımı kollarımı evrene açıp şükretmekle bastırdığımı hatırlıyorum. Öyle mutluydum ki! O an ve o dakika aklımdan geçen tüm iyi hisleri dün gibi hatırlıyorum.... 



Dünyada gelir seviyesi en yüksek olan 
(şu an için) ve bir de üzerine neredeyse vergiden muaf tutulan minicik bir ülke Monaco... İç işlerinde serbest, dış işlerinde ise Fransa ile birlikte hareket ediyorlar. Ülkenin metrekare olarak ufak oluşu lokal yaşamını durağan ve sıkıcı bir hale getirir mi bilemem, ancak çevresindeki büyük şehirlere olan yakınlığı ve yanı başında bulunan muhteşem köyler ve denize kıyısı olan kasabaları düşünüce.... bu ülkede yaşayan insanların hayat dolu kalabileceğine benim aklım bayağı yatıyor gibi..

Monaco prenseslerine -özellikle sevgili talihsiz Grace'e- olan hayranlığımdan olsa gerek, ülkeye gitmeden evvel kendimi son derece romantik hissediyordum. Vardığımda ise şehrin göğe doğru yükselen kocaman ve sevimsiz binaları arasında bir miktar hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim; zira beklediğim görüntüler kesinlikle bunlar değildi.. Yine de şehirde yaşadığımız deneyimler sonrası bu ilk bakışta yaşadığım hayal kırıklığını sildip attık diyebilirim.

Monaco, ilk önce olağanüstü gösterişli bir marinaya sahip. Görüp göreceğim en görkemli ve lüks tekneleri bu gezi sırasında gördüğümü, ilginiz olmazsa dahi sizi de etkileyebilecek görüntülere sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu nedenle marinayı bir de Avenue de Ostende caddesi üzerindeki bir kafeye ilişerek kuş bakışı izlemenizi tavsiye ederim..





Marina sonrasında sahil yolunu takip ederseniz, ünlülere ait ayak izlerini sıraladıkları uzunca terası geçer geçmez şehrin ana plajı Larvotto Beach'e
ulaşıyorsunuz. Plaj birçok özel isletmeye sahip, ama aynı zamanda tüm Avrupa plajlarında görmeye alıştığımız gibi halk için ayrılmış bölümleri de bulunuyor..
Biz bu işletmeler içinden en çok Miami Plage'ı sevdik diyebilirim..
(2019 yılı revize bilgi: Plaj işletmesi kapanmış ya da isim değiştirmiş..)

Genel olarak plajların giriş ücretleri Nice plajlarıyla hemen hemen aynı oranlardaydı.. 2 şezlong ve 1 şemsiye için 40 euro ödediğimizi hatırlıyorum. Plajların hemen hepsinde yemek menüleri de bulunuyor, ama Monaco'ya gelip plajda yemek yemek ister misiniz bilemiyorum.. En azından bir istemedik.

Larvotto çevresinde mütevazi fiyat aralığında birçok restoran ve kafe tercihiniz bulunuyor aslında.. Hatta minik büfelerde anlık ihtiyaçlarınızı karşılayıp olayı daha da ekonomik hale getirebilirsiniz, bu da aklınızda olsun..

Eğer denize girmek için kalabalık plajlar yerine biraz daha sakin bir mekan ararsanız; Ni Box kompleksi içinde bulunan Life Club tertemiz, bembeyaz bir işletme.. Yalnızca plaj olarak değil gün batımında aperitif almak için de not edilesi bir işletme kendisi. Gece partileri de pek ünlüymüş.. 

Monaco dendiğinde akla gelen en prestijli plaj işletmelerinden biri de Monte Carlo Beach Club. Mekana kişi başı günlük giriş, ziyaret ettiğimiz 2013 yılında 150 euro gibi bir rakamdı. Bu rakama yalnızca şezlong, şemsiye ve havlu dahil ediliyordu. Mekan bu nedenle de elit Fransızlar ve şehre gelen Hollywood ünlülerinin müdavim adresi oluyor zaten...






   
Elbette çıtayı yükseltmenin Monte Carlo için bir sınırı yok. Fairmont Otel bünyesinde yer alan Billionaire Sunset Lounge bunun çok iyi bir adres.. Ünlü restoran zinciri Cipriani ya da dünyaca ünlü Buddha Bar da tercihiniz olabilir.. Bir de söylemeden geçmemek gereken Monte Carlo meydanındaki Hotel de Paris içinde bulunan La Salle Empire restoranı var ki; kendisinin sahip olduğu görkem eşliğinde yemek yemek sanırım ki çok enteresan bir deneyim olabilir.. Bu tip restoranlarda yemek yemek için kişi başı en iyi şartlarda 200 euro gibi bir rakamı gözden çıkartmak gerekir muhtemelen..

Ama derseniz ki; biz olayı daha ekonomik tutalım ve İtalya etkisindeki ülke mutfağında keyifli bir deneme yapalım, o vakit size İl Terrazzino'yu önerebilirim. Yaz aylarında Monte Carlo'da yaşayan arkadaşlarımdan biliyorum hakikaten lokallerin müdavimi olduğunu bir restoran kendisi ve tabakların hakkını veriyorlar.
Adres: Rue des Iris 98000

Tabi bir de kumarhaneler meydanında bulunan Cafe de Paris'ten bahsetmeden bence geçmemeliyiz.. Her gidenin mutlaka dış masalarında oturup etrafı gözlemlediği, 
kahve-tatlı ya da kokteyl keyfi yaptığı, kesinlikle turistik, ama
dünyanın en ikonik adreslerinden biri kendisi..
Adres: Place du Casino.
 


Bu şehirde her köşe başında Bentley görmek, bir Bentley'e sahip olmanın dışında civit mavisi bir Bentley dahi alabilen 
insanların (Monaco yerli halkına Monegasques diyorlar) yaşadığı bir şehri deneyimlemek enteresandı hakikaten.. Ama çok da keyifliydi bu şehrin yaşam dinamiğini gözlemlemek diyebilirim.. Butikler müthiş şık, dünya markalarının prestij mağazaları muazzam gösterişli, restoran girişleri, valeler, insanların giyim tarzı, zarafeti ve daha birçok şey… İçinde olmayı tercih etmeyeceğim bir yaşam şekli olsa da birkaç saatlik gözlemle bizi farklı yerlere götürdü diyebilirim..

Avenue Princesse Grace'i keyifle geçip, Monte Carlo kumarhaneler bölgesine vardığımızda araba modelleri de spor ve cabrio olarak değişti pek tabi.. Alpico ne yana bakacağına şaşırdı doğal olarak. Bir noktadan sonra da "baba biz de kırmızı Ferrari alalım" diyordu yarım yarım konuşmasıyla..

Kumarhane olarak fazla bir deneyimimiz olduğunu söyleyemem, ama daha önce gördüklerimden farklı bir kumarhane gördüğümü de düşünmüyorum açıkçası. Beklentinizi yüksek tutarsanız sizi hayal kırıklığına uğratabilecek bir dekoru olduğunu da söyleyebilirim. Giriş ücretsiz, ancak kullanacağınız meblağ yüksek olacaksa farklı bölümlere davet ediliyorsunuz. Zaten asıl büyük oyunlar da o bölümlerde oynanıyormuş. Muhtemelen kumarhanenin bu bölümleri çok daha gösterişli ve şık dekore edilmiştir.. Kumarhanenin bulunduğu meydan ise ülkenin elbette en havalı noktası. Daha önce bahsettiğim Cafe de Paris işte bu meydanda bulunuyor. 









Peki ya Formula pilotlarının ağlattığı yollar?

Monaco'da Formula 1 Grand Prix turu yapmak bu şehirde yapılacaklar listenizin içinde mutlaka olur diye düşünüyorum.. Kumarhaneler meydanına çıkmadan evvel adımlarınızı mutlaka bu yollardan geçirmeli ve meydana bu şekilde ulaşmalısınız.. En azından meydana yürümenin de en ikonik yolu bu..  



Park Jardin Japonais (Jardin Exotique de Monaco olarak da geçiyor) doğal görüntüleri sevenler için tam bir cennet. 7000 m2’ye yayılan park, öyle keyifli ve görkemli ki; içinde bir tepe, şelale, plaj, dere ve hatta Zen Bahçesi içinde meditasyon alanı dahi bulunuyor ve her gün gün batana dek ziyaret edilebilir durumda.

Monaco günübirlik uğradığınız bir nokta değilse eğer, Oceanographic Museum of Monaco mutlaka uğranası bir müze olarak notlarınızda olabilir. Muhteşem bir akvaryum ve Akdeniz sualtı dünyasının nadide bir anlatımı olduğu söyleniyor bu müzede. Ayrıca saray kısmı da ziyaret edilebilir durumdaymış.. Biz ne yazık ki bu seyahatte değil, ama yeniden geldiğimizde Alpcan ile bu müzeyi mutlaka gezmemiz gerektiğini not aldık.. Dilerim bu notu bir gün, bir şekilde tikleme şansımız olur. Müze yolunda bir de Monaco Katedrali bulunuyor, onu da es geçmezsiniz sanırım.. Ve hatta Hükümet Binası önündeki askerlerin nöbet değişim törenini de yakalayabilirsiniz bu yürüyüş sırasında... 

2016 Revize Not: Aradan geçen 3 yıl sonunda bu müzeyi Alpico'm ile büyük bir mutlulukla ve detaylıca gezebildik.. Detaylar burada... ;)



Villa Sauber, 17 Avenue Princesse Grace adresinde ve Monaco'nun tarihinin en yakın takip edileceği galeri olan New National Museum of Monaco'ya ev sahipliği yapıyor. Müzenin bir diğer bölümü ise Villa Paloma'da. Biletler kişi başı 6 Euro. (Her ayın ilk Pazar günü ücretsiz giriş hakkınız var, bunu bilgiyi atlamayın derim.)

Son olarak, şehirde bir de Prens Rainier’in otomobil koleksiyonunun sergilendiği müze bulunuyor.. 1900’lerin başından günümüze dek gelen birçok modeli görme şansınız oluyormuş bu müzede.. Prens Rainier demişken, kendisi Amerikalı ünlü aktrist Grace Kelly ile evlenmiş olan prens oluyor. Bir de Grace Kelly'nin trajik ölümü sonrası yapılan anıt mezar ülkeyi ziyaret edenlerin mutlaka uğradıkları adreslerden bir diğeri... 

2016 Revize Not: Bu noktada size Nicole Kidman'ın Grace of Monaco filmini izlemenizi de tavsiye etmek istedim... Monaco seyahati evveli ülke hakkında bilgi sahibi olmak adına bence iyi bir izleme olacaktır.. 

sevgiler
lulu
x