30 Mart 2013 Cumartesi

Andrea Bocelli

Andrea Bocelli.

İtalyanlar onun için "Pavarotti'nin yerini dolduracak tek isim", müzik otoriteleriyse "yaşayan en önemli 3 tenörden biri" derler. Pavorotti ile adının yan yana anılmasının (sesinin gücü dışında) en önemli nedeni için; hem küçük yaşlarda ilk kez katıldığı bir yarışmada O Sole Mio'yu söyleyip yarışmayı kazanması hem de Pavorotti tarafından keşfedilmesidir derler.. Aslında okuduklarım sonrasında öğrendiğim; buna tam olarak bir keşfedilme denmesinin pek de doğru olmadığı yönünde, zira Pavorotti, Bocelli'nin gerçek anlamda elinden tutmuş ve kendi şehri Modena'da düzenlenen festivalde kendisine de sahne şansı tanımış.. Bu da şunu gösteriyor ki; bu keşfedilmekten öte bir durum.. Daha çok bir destek ve kariyerinde açılan müthiş bir yol diyebiliriz..

Benim için de Bocelli gördüğüm en anlamlı gülümsemelerin sahibidir.. Kendimi huzursuz ya da mutsuz hissettiğim zamanlardaki birkaç kalkan isimden biridir ve onun sesini daima gözlerimi kapatıp kalbimle dinlemeye çabalarım... Aynı onun da şarkılarını kalbiyle seslendirdiği gibi...

Geçtiğimiz hafta sanatçının Portofino'da Aşk ismindeki ve Portofino kasabasında verdiği bir konserinin görüntülerinin sinema uyarlamasını izledik sevgiliyle.. Görsel ve işitsel bir şölen olarak kabul edilen konser; hem Bocelli ve Veronica'sının özel röportajı hem de Bocelli'nin Portofino'daki rüya konserinin görüntülerinden oluşuyordu. Elbette Portofino'daki seyirciler arasında olmayı hayal ettirdi bize de.. Ya da limandaki teknelerinden birinde olup, sevgiliyle salına salına kendisini dinlemeyi... Nefisti! 

Prodüktörlüğünü Bodyguard filmi sayesinde ismini öğrendiğim David Foster'ın yaptığı konserde, Foster ve Bocelli'nin dostluk kokan atışmalarına da yer verilmişti ve ikisini izlemek pek keyifli oldu..

Bocelli bu konserde Passione albümündeki parçalar dışında Elvis'in "love me tender"ını da okuyarak izleyenlere tatlı bir sürpriz yaptı... Böyle coverları dinlemeyi hep çok sevmişimdir.. Özellikle de tarz olarak birbirinden farklı müzik türlerinde yapılmış olanları... Bu arada konser boyunca keman virtiözü Caroline Campbell'in Bocelli'ye ettiği eşlik de şahane görüntüler sundu..

Konserin en romantik anı ise; Bocelli ve Veronica ikilisinden dinlediğimiz Something Stupid düetiydi.. Birbirlerine öyle güzel bakıyorlardı ki; o anları izlerken Bocelli'nin görmediğine inanmak istemedim, hatta konser sonrası birçok kişiye göre çok daha fazlasını görüyor olduğuna neredeyse emindim....

Bu konserin ve röportajları kapsayan sinema gösterimi tamamlandığında mutlaka DVD'si de çıkacaktır. Bence edinin ve arşivinizde olsun.. Bir akşam en güzel elbisenizi giyer, en sevdiğiniz kadehe en sevdiğiniz içeceği koyar, romantik bir akşam geçirebilirsiniz sevdiğiniz insanla...  

Bonus bilgi; olur da İtalya'da Pisa yakınlarında olursanız Maestro'nun memleketi Lajatico'ya da uğrayın ve kendinize mutlaka Bocelli ailesine ait şaraplardan (Bocelli Wines) bir seçki yapın.. Benim to do list'imde, içimi kolay, frenk üzümü ve çok enteresan bir yorum olduğu için ilgimi çeken güneşte kurutulmuş domates aromalarını alabileceğim bir kırmızı şarap bulunuyor.. 

Sevgiler,
lulu 
x  





24 Mart 2013 Pazar

Ju.Istanbul - Passo Butik

Sevgili arkadaşlarım Ahsen ve Duygu'nun göz bebeği Ju.Istanbul'un 2013 İlkbahar/Yaz koleksiyonları 24 Mart 2013 Cumartesi günü aile firmamiz Passo Plus'ın Nişantaşı butiğinde yeni sezona merhaba dedi.

Ju.Istanbul takipçileri ve blog dünyasının tanınmış ve de sektörde yer etmiş isimleri tarafından ilgi ve beğeni ile karşılanan koleksiyona Passo ailesi olarak ev sahipliği yaptığımız için son derece keyifli hissediyoruz biz de...

Mezuniyet, nişan, düğün ve özel davetlerinizde; Ju.Istanbul dokunuşuyla kendini prenses gibi hissetmek isteyen herkesi mağazamızda görmekten mutluluk duyarız... 

Passo+ Teşvikiye Mağazası:
Adres: Ihlamur Yolu No:7 Teşvikiye / İstanbul
Tel: 0212 246 74 25-26
Detaylı bilgi için ilgili kişi: Sabahat Atılgan

NOT: Koleksiyon için sürekli "prenses" tanımlamasını kullanıyorum/kullanılıyor; zira markanın 2013 Yaz koleksiyonu insana tam olarak bu duyguyu veriyor... 



















17 Mart 2013 Pazar

Paris'teki EŞ

Dünya caz çağını yaşarken, Hemingway ile ilk eşi Hadley'in bazen tutkulu, çoğu zamansa tek taraflı, ama bir taraftan da inanılmaz bir paylaşım ve şaşılacak bir anlayış üzerine kurulu birlikteliklerine dair yazılmış Paris'teki Eş kitabını okuduğumda Paris'e olan sevgim daha farklı bir yol almıştı.. Kitap sonrası Paris'i ilk ziyaret ettiğimde ise, şehrin bohem sokaklarında dolanırken çok daha farklı hisler içindeydim, sevinçle hayallere dalıyordum...

İste o kitap sonrası yaptığımız ilk Paris seyahatinde (posta buradan ulaşabilirsiniz) St.Germain'in karlı ve ıssız sokaklarında amaçsızca dolanırken aklıma düşmüştü 1920'ler.. Hemingway'in Hadley'e "kedicik" diye seslendiğini düşünüp irkilmiştim. Sonra, gülümseyip hayalime kaldığım yerden devam etmiş ve hatta biraz daha ileri giderek; Gertrude Stain ve Scott Fitzgerald'ı da yanlarına alıp, akşam yemeği yiyeceğimiz o şirin ve tam olarak minyatür olarak tanımlayabileceğim restorana bizden önce girdiklerini kurgulamıştım zihnimin tiyatro sahnesinde....

Sonra sevgiliye de anlatmıştım hayalimi... O hayale ışınlanmak ve o masanın sakinleriyle birkaç dakika dahi olsa konuşma şansı yakalamak kim bilir ne kadar büyük bir keyif olabilirdi..

Hemingway'in dediği gibi; "Tek bir gerçek yoktur, hepsi gerçektir." diyor ve buraya büyük bir keyifle o şirin Paris restoranını not ediyorum...

Au Pied de Fouet
Adres: 3, rue Saint Benoit / St.Germain
(Bu restoranın Paris'te 5 farklı şubesi mevcut.. Detayli bilgi icin buraya göz atabilirsiniz..)
Metro Hattı: Saint Germain des Pres

Restoranın mottosu da nefis; "simplicity, spontaneity and quality" 















NOT: Paula McLain'in original adı The Paris Wife olan romanı Paris'teki Aşk'ı eğer biyografi okumayı seviyorsanız ve 20'ler dünyasının etkileyici isimlerine karşı bir merakınız var ise mutlaka 
kitaplığınızda yer açın derim.. 

lulu
x