Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Wishlist for 2014

Resim
İnsanın yaradılışı gereği sürekli daha fazlasını isteme, beklentilerini hep yükseklerde tutma, bir arzuyu elde edinceye dek yaşadığı heyecanı o arzuyu elde ettiğinde muhafaza edememe -yine son derece insani olarak- ve hızlıca tüketme gibi birçok duygunun içinde topluca dolanıp duruyoruz. Açıkçası maddi ya da manevi isteklerimiz arasında duygu anlamında büyük farklılıklar olduğuna inanıyorum ben. En azından kendi iç dünyamda duygularımı yakın olarak takip ettiğimde ulaştığım yer burası. Buna inanıyorum, zira yaşadığım çevrede de bunu gözlemleyebildiğim anlar oluyor.. Maddi isteklerin duygu gelişimi bir döngü gibi hep birbirini izliyor; istiyor, kavuşuyor, gözlerimizi ışıldatıyor ve aynı hızla tüketiveriyoruz..  * * * Meditasyon sayesinde hayatıma daha da etkin bir şekilde kattığım, şükretme ve yetinme yanımı 2013 yılında daha çok seviyorum. O yanımın sanki daha çok şefkate ihtiyacı varmış belki de bilemiyorum, ama seviyorum bu yanımı. Hayat böyle olunca çok daha kolay anlaşılıyo...

Atina : Yeni kesifler

Resim
Yıllardır en sık ziyaret ettiğimiz şehirlerin başındadır Atina. Şehrin karmaşasını, trafiğini, baktığımız pek çok noktadan görme şansına sahip olduğumuz görkemli Akropolis'ini, geç dolan ama asla erken saatlerde boşalmayan restoranlarını, şehir sakinlerinin hem heyecanlarına dayalı telaşlarını hem de hayret edilecek rahatlık anlayışlarını, leziz yemeklerini ve bu listeyi uzatabileceğim daha birçok detayını çok ama cidden çok severiz. Bu yıl Atina günlerim, önce en yakın arkadaşlarımdan birinin düğünü, sonra da yeni bir Yunan adasını keşfetme heyecanımız sayesinde yine dolu dolu geçti. Her iki seyahat süresince, şehri yürüyerek ve yeni yeni lezzet noktalarının peşinde koşarak deneyimlemeye çalıştık. Eee haliyle tavsiye edilecek yeni notlarım oldu sizler için.. Mayıs ayında yaptığımız Atina ziyaretinde, Glyfada’da bulunan ve düğünün yapılacağı gece kulübüne yakın olan bir otelde ağırlandık. Aslında bu vesile ile hem ilk kez Atina'nın merkezi dışında bir noktada konaklamış...

Son Askim : Mums Cafe / Karakoy

Resim
Karaköy son zamanlarda İstanbul'un beni en çok heyecanlandıran semti.. Hak ettiği değeri görmeye başladığını hissettiğim şehrin bu eski yerleşiminde gün geçmiyor ki yeni bir mekan açılmasın.. Dahası, açılan mekanların hepsi de birbirinden özenli, keyifli ve deneyimlemek için beni heyecanlandırıyorlar. Tüm bu mutlu Karaköy semti gelişimi içinde beni en mutlu eden mekan ise, kaleme aldığı lezzet ve mekan postlarına doyamadığım blog "Tuz ve Karabiber" in sahibi sevgili Yıldız'ın göz bebeği MUMS. Karaköy'ün daracık sokaklarının belki de en güzelinde olan Mums, Fransız Geçidi’ne çıkan sokaktan yürürken minik butikler ve rulmancıları geçer geçmez, Fransız Geçidi’nin hemen girişinde bulunuyor. Henüz içeri adım attığınız an bizi mutlu eden, daha önemlisi yoğun iş hayatından ya da stresli İstanbul günlük hayatımızdan bizi sıyırıp kendi dinginliğine çeken bir hissi var Mums’ın.  Sıcak ve samimi bir ortamda kendi özgürlük alanlarımızı yalnız başımıza da yaşayabileceği...

Mutlu Bir Yaz

Resim
Geriye dönüp bakınca içimi ısıtan "Mutlu, umutlu bir Yaz"dı diyebiliyorum... Güzel tatiller, leziz yemekler, enfes okumalar, bir dolu a-acaiip film, dostlarım, paylaşımlarımız, çoğalmalarımız, meditasyonun olumlu ya da olumluya döneceğine daima inandığım kısa süreli negatif etkileri, keyifli uçak yolculukları, hayatımın en güzel yaşına dediğim merhaba, Aşk ve Alpcan.... Hayat, sana bir kez daha teşekkür ederim. Şükürler olsun her bir anına...  Yaz en yakın arkadaşımın düğünüyle başlamıştı. Harika anlar ile anılarımız zenginleşmişti.  Sonra beni gerçek anlamda hayatımın bir döneminde yaşamayı hayal ettiğim "Eze Village" ile tanıştırmıştı.. Eze, 2013 Cote d'Azur seyahatimin en etkileyici adresi olmuştu. Köyün ara sokaklarında sakince dolanırken bir hafta sonu sırf yazmak için bile olsa, yeniden gelip konaklamak için kendime söz vermiştim.. Sabahları köyden yürüyerek inip (mümkünce Nietzsche'nin enfes patina yolundan) gözle...

CANNES

Resim
Bir seyahat sever, üzerine bir de sinema severseniz gitmeyi hayal ettiğiniz şehirler listesinde mutlaka Cannes bulunuyordur diye düşünüyorum...    Benim hayata bakış açımın merkezinde beklentilerimi maddi ya da manevi olarak çok yüksek bir seviyede tutmamak var, zira tüm huzurun basit bir düşünce bulutunda saklı olduğuna "kendimce" ve neredeyse eminim... Elbette en iyisini, en güzelini ben de isterim tüm kalbimle (evren de zaten "iste" diye salık verir...),  ama bu isteme halinin de yolları vardır benim nazarımda ve bunları maddiyatla ilişkilendirmemeye itina ederim. Bu huyum 30'lu yaşlarımın başına dek yaşadığım olumlu olumsuz tüm hayat deneyimleri ile şekillendi ve şekillenmeye devam ediyor diyebilirim ve bu yolda bana ayna olan her bir bireye de minnettarım. Heyecan.. İşte tam bu noktada maddi değeri çok yüksek olan ve zorla erişebileceğimiz bir eşyaya sahip olmak heyecanı yerine, bana hakikaten iyi gelecek manevi belki de bir bakıma ruhani bir heyecanı...

Kısa Kısa Floransa

Resim
"Ben" dolu geçen günlerin ardında kalan tatlı Floransa notları...  Bu şehirde yapmayı en sevdiğim şey; Floransa dendiğinde birçok kişinin hemen aklına gelen simetrik güzel Ponte Vecchio köprüsüne bakmak, ya da bakakalmak... İkinci  Dünya Savaşı sırasında Almanların bile bombalamaya kıyamadığı söylenen bir güzel neticede kendisi..  Gece veya gündüz, uzun ya da kısa, Arno nehri kıyıs ından geçerken görünen ya da seyre dalmak için gidilen..   Bir Rönesans şehrini, dahası Rönesans'ın  anavatanını müzeleri merkez almadan gezmek mümkün olabilir mi? Bu açıkçası ciddi bir soru oldu benim için; çünkü b u şehirde rönesansın izlerini takip etmeden ne yapılır pek bir fikrim yoktu..  Sonra kendime şunu dedim; " bu  şehirde  binaların içi de dışı da bir müze kabul edilebilir ve eminim şehrin mağazalarının içlerinde bile sanat dokunuşları beni  bekliyor olacak" . Ki bu düşüncemin Max Mara 'nın mağazasını gezerken gördüğüm muazzam tavan freskleri sayesin...