18 Haziran 2013 Salı

Just Married: Efie n Stepan

İş hayatına adım attığım ilk günden beri, işimin bir getiri olarak yurt dışından yüzlerce farklı insan tanıma şansı buldum.. İçlerinden bazıları sayesinde çok yerinde iş deneyimleri kazanırken, bazı isimlerle iş ilişkisinin dışına taşan paylaşımlarımız oldu.. Ama bu isimler içinde bir Efie var ki; tüm bu isimler arasında bambaşka bir yere sahip oldu, hayatımın önemli bir parçası haline geldi.. Seçilmiş bir kız kardeş gibi...

İşte benim biricik Efie'ciğimin düğün töreni nedeniyle geçtiğimiz ay enfes bir Atina seyahati yaptık sevgiliyle.. Hayatının bu en özel günlerinden birinde onu elbette yalnız bırakamazdım. (aynı onun da beni yalnız bırakmadığı gibi..)

Paylaşımlarımıza birbirimizin düğün törenlerini de eklediğimiz için müthiş gururluyum! :)







Gün, Efie'nin evinde ve en yakın arkadaşlarının katıldığı bir parti ile başladı. Yunanca şarkılar söylendi, danslar edildi, kadehler kalktı, iyi dileklerde bulunuldu, bolca fotoğraf çekildi, hediyeler verildi ve parti sonunda Efie'ciğim en yakın üç arkadaşının yardımı ile düğün kıyafetini giydi.

Bu bölüm benim için çok çok özeldi, zira gelinliğini giydiren Natassha ve seksi şakalaşmalarla jartiyerini giydiren Magda sonrası gelinin ayakkabılarını giydirme görevi de bana emanet edilmişti.. Çok duygulandım elbette.. 










Efie'ciğime Serdar Koçhisarlı koleksiyonundan çok beğenerek kullanacağına inandığımız zarif bir yüzük armağan ettik sevgiliyle..



Ev partisi sonrası (aslında bizde de yapılan düğün konvoylarına benzeyen, ama daha tertipli ve görgülü olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim şekilde..) kızlar grubu olarak, wedding party öncesi yapılacak kilise düğünü için yola çıktık. Efie kiliseye dek sahil yolunda kendi arabasıyla zigzaglar çizerek hayatının bu yeni sayfasına heyecanlı ve hızlı bir giriş yaptı.. 








Stepan Ermeni olduğundan tören Ermeni kilisesinde yapıldı, ve Efie'nin talimatıyla dini tören kısa tutularak 35 dakika gibi bir sürede tamamlandı. (Yurt dışından gelen misafirler için töreni İngilizce anlatan bir kitapçık hazırlatmıştı, bu sayede biz de törenin anlamından bir haber kalmadık..)

Kilise nikahı sonrası elimizde pirinç dolu kovalar, avuçlarımızda hazır pirinç taneleriyle gelin ve damadın kiliseden dışarı çıkmalarını bekledik. Yunan adetlerinde kilise çıkışı gelin ve damat ciddi bir pirinç yağmuruna tutuluyor. Bizde de bu gelenek var diye düşünmeyin, zira bizimki yalnızca yeni evlilere bereket vermesi için yapılan minik bir ritüel.. Yunan halkı ise, bu işin bildiğiniz suyunu çıkarıyor. Herkes çığlık kıyamet, tüm kovalar boşalıncaya dek pirinç savaşı tek taraflı olarak devam ediyor ve gelin ile damat kendini arabalarına zor atıyorlar. Yalan yok, kilise töreninin en eğlenceli kısmı kesinlikle bu..





Kilise sonrası ise düğün partisi başladı.. Parti Atina'nın ünlü bir gece kulübünde yapıldı. Efie tam bir Antonis Remos hayranı olduğundan (Yunanların Tarkan'ı diyebiliriz kendisine..) parti de Remos'un sahibi olduğu Opus'taydı.. Galiba kendi düğün partim dışında en çok eğlendiğim ve dans ettiğim geceydi.. 





Kulubün bir köşesine bir kabin yerleştirilmişti. Kabinin içinde de bir ekran bulunuyordu. Ekranda eğlenceli, hatta çılgınca pozlar verip, hemen fotoğrafları teslim alabiliyorduk. Hatta 2 baskısı çıkan fotoğrafların biri bize veriliyor, diğeri de anı defteri için ayrılıyordu. Sanırım bu uygulama yakında buralarda da fazlasıyla popüler olacaktır, zira aşırı eğlenceli anılar bırakıyor ardında...

Düğün partimiz, DJ ile başlayıp, Dionisis Shinas'ın sahneye çıkışı ile devam etti. (Dionisis, Keti Garbi'nin eşi oluyor) Onun aşırı enerjik sahnesiyle işler bayağı çığrından çıktı diyebilirim.. Gece 3 sonrası gerçek anlamda yürüyemez haldeydim. Efie'nin çevresinde fazlaca popüler bir isim olmamın bedelini (buna Türk sevgisini de eklemek gerek) ayaklarımla ödedim diyebilirim, zira bir kez bile oturmama izin vermediler, çekiştirilip durdum ve bundan asla şikayetçi olmadım...

Sanırım hepiniz şu gerçeği kabul edersiniz ki; düğünlerin unutulmaz geçmesi ancak gelin ve damatın enerjisi ile ilişkilidir.. Efie ve Stepan bu anlamla enfes bir örnektiler. Onlara mutlu bir yaşam ve bize de daha nice keyifli an diliyorum bu güzel insanlarla geçecek.

lulu
x

3 Haziran 2013 Pazartesi

BU BLOGDA DIRENIS VAR


Ben bir çetenin parçası, bir alkolik, kaymak tabakadaki bir avuç insandan biri, bir çapulcu ya da uç düşüncelere sahip biri değilim!

Apolitik büyüyen/büyütülen, şiddetten aklı çıkacak kadar korkan, kalabalık ortamlarda bulunduğunda dahi tedirginlik duyan, seviyesiz cümleler okuduğunda ya da davranışlara maruz kaldığında yalnızca dilimizin sevgi olmasını dileyen ve her türlü yüksek sese karşı kendini savunmasız hisseden 33 yaşında bir TÜRK genciyim. Dahası da; çalışan, üreten, sorumluluk almaktan kaçınmayan, iş vereni tarafından "başarılı" tanımlamasına uyan bir çalışan, bir emekçiyim..

Eğer, bu sizin açınızdan çok önemliyse, bir de üzerine ANNE'yim..

Yani ben, halkın içinden bir parça ve hatta HALK'ın ta kendisiyim!

Taksim Gezi Parkı'nın yıkılmasını protesto etmek adına başlayan, ama dakikalar, saatler ve günler geçtikçe aslında bir ağaç fikrinden çok daha fazla şey ifade eden haklı protestomuzun, birlik beraberlik ve sevgi ile sonlanmasını diliyor ve bize yapılan tüm hakaretlere karşı direniyorum/direneceğim.... 

#direngezi
#direntaksim
#direnbesiktas
#direnturkiye