23 Mart 2012 Cuma

PALMA DE MALLORCA

Selam Herkese,

Bu kez, yaz tatili planlarınız netleşmeden evvel bir katkım olabilir hevesiyle İspanyol Balear Adaları'nın coğrafi olarak en büyüğü kabul edilen Palma De Mallorca adasına doğru uzanmak istiyorum.

Bu adaya tatil planı yapmak gibi bir fikriniz var ise, şimdiden söyleyebilirim ki; asla pişman olmayacaksınız, lakin bir yaz tatilinden her ne bekliyorsanız, bu ada size onu verebilecek bir potensiyele sahip. Bir miktar (belki biraz fazlaca) çılgın bir gece hayatı yanında şirin ve sessiz kalabilmiş köylere, enfes restoranlarda deneyimleyeceğiniz leziz yemeklere, mükemmel diye tanımlamaktan hiç çekinmeyeceğim saklı gizli plajlara, mis gibi portakal ve mandalina bahçelerine, etkileyici yer altı mağaralarına ve daha nicelerine sahip bir ada burası.. Her ne kadar adayı 2008 yazında ziyaret etmiş ve üzerinden epey bir zaman geçmiş olsa da bu post kabaca adayı anlamanıza vesile olacaktır diye düşünüyorum.


ULAŞIM

Uzun yıllardır birçok tur şirketi Mallorca'ya sezonluk turlar düzenliyor ve bu sayede adaya direkt uçma şansı yakalanıyor. Gerçi turlar 4/5 günlük ve daha çok kültür turu niteliğindeler, ama sadece uçak ve konaklamadan yararlanıp adayı kendi planladığınız şekilde gezmenize de fırsat vermiş oluyorlar. Diğer alternatifler ise; Luftansa'nın Frankfurt, Swiss'in Zürih, Iberia'nın Barajas ve Madrid aktarmalı ucuşlarını takip etmek.

2008 yazı için konuşmam gerekirse adaya yaz aylarında günde yaklaşık 1100 kadar uçak indiğini öğrendik. Bu bir ada için hakikaten inanılmaz bir rakam.. Ama diğer yandan Mallorca yüz ölçümü bakımından öyle büyük bir ada ki; zaman zaman adada bulunma hissini bile yok ediyorken bu kadar fazla turist popülasyonunu da kolayca kaldırabiliyor.. 

Güncelleme - 07.08.2020: Uzun zamandır THY'nin Madrid ve Barcelona aktarmalı uçuşları bulunuyor, ancak yüksek sezonda bilet fiyatlarının çok da cep dostu olduğu söylenemez. O nedenle alternatif ucuşlar aramak, Barcelona ya da Madrid seyahatleri ile ada ziyaretini kombinlemek çok daha akıllıca bir iş olabilir diye düşünüyorum. Bu arada; Barcelona sonrası adaya feribot ile ulaşmak da mümkün. Bir diğer alternatif ise; THY ile direkt İbiza adasına uçup oradan da yine bir feribot ile Mallorca'ya geçmek olabilir ki bu sayede iki enfes ada deneyimi yaşamış olursunuz..

KONAKLAMA 

Aşağıdaki fotoğrafta Palma Nova bölgesinin Playa de Palma plajını göreceksiniz. Bizim konakladığımız otelin balkonundan henüz sabahın oldukça erken bir saatinde çekilmis bir görüntü kendisi. Bu hali belki fazlasıyla huzurlu ve sakin gelecek gözünüze, ancak yüksek sezonda saat 10:00 olduğunda oluşacak kalabalığı size tarif etmem gerekirse; iğne atsanız yere düşmez bir seviye diyebilirim.

Bu plajın bulunduğu Palma Nova ve hemen bir yan sahili olan Magalluf birbirine yürüyüş mesafesinde bulunan ve adanın en popüler konaklama bölgeleri diyebilirim, ancak plaja yakınlık seviyesine göre bir tercih yapacaksanız Palma Nova'yı tercih etmenizi öneririm. Bu iki bölge dışında Santa Ponça ya da Port d'Antratx de konaklamak için tecih edilen bölgeler. Port d'Antratx, küçük bir liman bölgesi ve bir balıkçı kasabası. Kayalık da bir yapısı var, ama adanın "aşırı" çılgın gece yaşamından uzak kalmak ve sakin uykulara dalmak -balayı tatili dahil- için Port d'Antratx kesinlikle bir alternatif olabilir.

Mallorca'nın kuzey batısında kalan bir başka popüler tatil bölgesi Cala Millor. Tüm işletmelerin daha çok deniz kıyısında toplandığı bir bölge burası.. Cala Millor'un hemen yakında da Sa Coma bulunuyor.

Bu isimler yanında tamamen doğanın içinde kalmış, izole butik otel alternatifleri de var Mallorca'da. Özellikle de araç kiraması yapacaksanız, bu ana konaklama adreslerinden kaçıp daha sakin köşeleri kovalamanızı öneririm, zira ben yeniden gidersem o şekilde bir konaklamayı tercih edeceğime eminim.

PALMA ŞEHRİ 

Balear Adaları, İspanya içindeki 17 otonom bölgeden biri oluyor. Bayrağı ve yönetimiyle iç işlerinde bağımsız, ama dış işlerde İspanya hükümetine bağlılar. Başkentleri Palma ve Palma şehrinde birçok görülesi tarihi zenginlik mevcut. Şehri (özellikle yaz aylarında) sabah serinliği varken gezmeye başlarsanız, hem tarihi değerlerini hem dar sokaklarını hem de efsanevi musevi mahallesini sıcaktan fazlaca bunalmadan gezebilirsiniz.

Bu arada konaklama açısından da Palma şehrini tercih edip, çevreyi gezmeniz söz konusu olabilir. Normalde bir ada tatilinde bu fikir bana pek de cazip gelmez, ancak Palma öylesine güzel ve öylesine yaşanası bir şehir ki; gündüzleri çevre köy ve plajlarda zaman geçirip, aksamları da şehrin yaşam dinamiğine dahil olmak hiç hatalı bir seçim olmaz diye düşünüyorum.. Müzeler, galeriler, gece kulupleri, enfes restoranlar, konserler alternatifleri.... şeklinde uzayan geniş sosyal seçenekleri var şehrin..

Bellver KalesiAlmudania Sarayı, La Seo Katedrali -ki deniz kenarında oluşuyla bambaşka bir güzelliği sunuyor görsel olarak-, Plaza Mayor Meydanı, Paseo Maritimo yani liman bulvarındaki canlı yaşam, şehrin kapalı pazarı Mercat Olivar, ana alışveriş caddesi Avenida Jaime III, Casco Antiguo tarihi bölgesi (eski kent), popüler turistik bölgesi La Lonja... şehirdeki önemli ve es geçilmemesi gereken adresler..

Açıkçası biz klasik müze gezilerimizi Mallorca seyahatinde yaşayamadık, zira toplu seyahatlerinde münferit hareket etmek çok da mümkün olmuyor. Bu durumdan şikayetçi de değilim, ama es geçilmesin çok isterdim. Es Baluard Modern çok çeşitli ve merak uyandırıcı bir koleksiyona sahip. Ülkenin iki sanat kalesi Picasso ve Miro bir yana, Robert Mapplethorpe fotoğraflarından da birkaç seçeneğe sahip olması muazzam geliyor bana.. Modern Sanat Müzesi de görülmeye değerdir diye düşünüyorum. Pilar & Joan Miro Foundation ise; Miro'yu anlamak, eserlerine yoğunlaşmak ve kendi kişisel koleksiyonunda bulunan birçok farklı eseri görmek için enfes bir adres..

Palma şehrinde yemek yemek için 19.yy'dan kalma eski bir fırına inşa edilmiş Forn de Sant Joan'ı tavsiye edebilirim. Klasik tapas ve İspanyol lezzetleri için ise ambiyans olarak da bayılacağınızı düşündüğüm La Paloma bence Palma şehri notlarınızda olsun. Bu arada eski bir balıkçı bölgesi olan La Lonja'da dolanıp damak keyfinize uygun adresler de keşfedebilirsiniz..

PLAJLAR: 

Elinizde ada haritası, kıyı takibi yaparak plajları ve ada içlerinde kalan köy ve kasabaları gezmek elbette her adada olduğu gibi Mallorca'da da bulunduğunuz yeri keşfetmek adına en iyi tercih.. Arabanıza atlayın ve önünüze çıkan tüm plajlarda ıslanın derim.. Ada öylesi doğal ve öylesi güzel plaj oluşumlarına sahip ki; belki hepsi değil (hepsine zaman ayırmak imkansız olsa gerek), ama kendi deneyimlerime dayanarak ıskalamamanızı tavsiye edeceklerimden kısaca bahsetmek istiyorum..

1. Playa de es Trenc: Dünyanın sayılı mavi bayraklı plajlarindan biri es Trenc.. Sanırım bu güne dek gördüğüm en güzel su renklerinden de birine sahip. Yalnızca suyunun rengine bakmak için dahi Es Trenc'e gitmenizi önerebilirim. Bu arada denizin sığ, suyunun ılık ve sahilinin de organize olduğunu not edebilirsiniz.. Plajın sağ kanadında bulunan lokal bir restoranda yediğimiz olağanüstü öğle yemeği sonrası (eğer yanılmıyorsam Google Earth'ten bakınca restoranın isminin Ran De Mar olduğunu gördüm) yürüyerek ulaştığımız denizin rengine hepimizin şaşkınlık ve heyecanla baktığını dün gibi hatırlıyorum.. Keşke gözümüzün görebildiğini aynı güzellikle fotoğraflama şansım olsaydı..  

2. Cala Pi: Burası için benim gizli cennetim diyorum hep.. Haritada yerini kolayca görebilirsiniz, ama kendisine fiilen ulaşmak biraz çaba gerektiriyor. Ne olur biraz uğraşın, pes etmeyin! En kötü bizim gibi sora sora Cala Pi'ye inen gizli merdivenleri bulabilirsiniz.. Uzunca bir merdiven inişi sonrası ulaşılan bu nefis ve organize olmayan plajda isterseniz kısa, hazırlıklıysanız da günün en uzun molasını verebilirsiniz..

3. Cala Deia Beach: Bu çakıl taşlı sahil Picasso bir eserinde resmettiği için çok ünlü ve de turistik bir nokta. Özellikle yaz aylarında ada geneli aşırı kalabalık olduğundan bu plajın nüfusu da inanılmaz artıyor, ama yine de dünya gözü ile görülesi bir doğal güzelliği var. Bu güzellikte sahilin yapısı ve denizin berraklığı yanında çevresini saran Tramuntana dağlarının da büyük bir etkisi var. Organize bir plaj değil, ama tuvalet ve duşları mevcut. Ayrıca da iki enfes lokal restoranı bulunuyor. Denizden çıkmış, tuzlu su teninde kurumuş mutlu bir tatilci modu ile bu restoranlardan birinde paella yemenizi çok öneririm.

4. Cala S'almonia: Nefis manzarasının ve su renginin hatırına, kayalıklar üzerinde biraz vakit geçirdikten sonra belki biraz şnorkel keyfi de yapıp yola koyulmanızı önereceğim bir plaj burası. Kesinlikle pitoresk bir kıyı ve genel olarak sessiz olduğu da söylenebilir. Bu arada 120 basamaklı bir merdivenin sizi beklediğini ve kayalık bir zemini olduğunu da unutmayın. 

5. Cala d'es Moro: Çevresi yemyeşil, suları berrak şahane bir bakir plaj kendisi.. Bir de sakin yakalarsanız tadına varılmıyor..

6. Cala Mondrago: Porto Cristo kasabasına yakın Mondrago Tabiat Parkı'na doğru yolculuk ederseniz koruma altındaki bu enfes plaja ulaşabilirsiniz. Biraz patika yürüyüşü yapmanız gerekse de vardığınız yeri bir de sessiz yakalarsanız oh la la.. 

7. Cala Murla: Benim gibi yamalı deniz sevenler için enfes bir su rengi var bu plajda. Bir mavisinde bir lacisinde doya doya yüzün bence...

8. Sa Calobra: Kara yoluyla keyifli, ilginç ama çok da zor bir yolculukla, Soller kasabasına, kasabanın limanı Port de Soller'den de kalkan teknelerle ulaşılan, doğal bir yeryüzü cenneti burası. Sa Calobra'da bulunan Torrent de Pareis kanyonu, Tramuntana dağlarının içlerinden 4 km kadar uzanarak denize ulaşıyor ve daralarak küçük bir kanyon plaj oluşturuyor. Deniz kanyon plajında bir miktar dalgalı ama tek kelime ile muhtesem..

Tekne Sa Colobra’ya ulaştıktan sonra dağların içine açılan bir yol sayesinde plaja ulaşmanız mümkün. Yürürken doğal pencere oluşumlarından denize bir bakış atmanızı öneririm, zira çok etkileyici. Burası için tüm adada yapacağınız yüzme deneyimlerinden farklı bir beklenti içinde olmanızı önerebilirim..

9. Cala Tuent: Adanın en yüksek noktası olan Puig Major'un hemen eteklerinde kalan bir başka nefis plaj burası. Yemyeşil bitki örtüsüyle kısmen turistlere daha uzak kalmış bir adres diyebilirim burası için. Yine Port de Soller'den tekne ile gelinebileceği gibi, esintili bir kara yolculuğu ile arabayla da bu plaja ulaşabilirsiniz.



ALTERNATİF ADA GEZİLERİ 
Mallorca'da insanın aklını başından alan enfes köy ve kasabalar bulunuyor. Bu adreslerin kimi denize kıyısı olan balıkçı kasabaları kimi ise sevimli dağ köyleri, ama hepsi de hakikaten ıskalanmaması gereken güzellikteler. 

Soller için Mallorca'nın Costa Brava'sı deniyor. Palma'dan kalkan nostaljik bir tren -ki bu tren dağların içine gire çıka muhtesem bir yolculuk sunuyor- sonrası sarı bir tramvay ile Soller'e ulaşılıyor. Trenin ve sonrasındaki tramvayın saatlerine buradan bakabilirsiniz. Bu arada bu rotayı direkt Mallorca Limanı'ndan kalkan teknelerle ya da kendi aracınız ile de yapabiliyorsunuz, hatta bu sayede çevredeki diğer adreslere de uğrama şansınız oluyor, ama diğer yandan tren ve tramvay kesinlikle es geçilmemeli bir deneyim.

Soller, gurme dükkanlarıyla ünlü cici bir sahil kasabası. Badem helvası ve likörü, kafeinsiz kahve, zeytinyağı, piedra çikolatası, Binissalem şarabı gibi lezzetleri bu gurme dükkanlarından satın alabilirsiniz. Bu arada kasabada Pablo Picasso'nun 50 original seramiğini görebileceğiniz bir sergisi de mevcut. Aynı sergide Joan Miro'nun da birkaç önemli tablosu var.. 

Bens d’Avall, Soller'de tepelik bir bölgede bahçe içine saklanmış nefis bir restoran. Yoğun yaz dönemlerinde rezervasyon gerekli oluyor bu restoran için, ama sakin aylarda manzaraya karşı sanırım ki enfes bir lezzet deneyimi yaşatır diye düşünüyorum. Soller’de Jardines de Alfabia bahçelerinin de gezilmesi öneriliyor, ancak sıcak havada yapılacak iş değil gibi gelmişti bize..




Sa Calobra'dan araçlarla adanın en yüksek noktası diye bahsettiğim Puig Mayor'a ulaşılıyor, ancak yol yol değil de başlı başına bir serüven! Hikayeye göre; yol sarhoş bir mühendis tarafından yapılmış ve o nedenle de zirveye ulasmak icin 170 adet viraj geçilmesini normal karşılıyorlar.. Hikaye doğru mudur bilemem, ama yolun baş döndürdüğü bir gerçek. Sunduğu manzara ise nefes kesici..

Yol üzerinde de extra virgin zeytinyağı konusunda dünyaca ünlü olan Caimari Köyü'ne uğrama şansınız oluyor. Caimari sonrası ise Inca Köyü var ki kendisi deri sandalet almak icin en doğru adres kabul ediliyor. Hatta mümkün olur da perşembe günleri olan deri pazarlarına denk gelirseniz, daha da uygun fiyatlı ürünler satın alabiliyorsunuz.

Güncelleme 05/08/2017: Serra de Tramuntana dağ sırasının oluşturduğu görüntüler öylesine güzel ki; 2011 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak ilan edildi ve koruma altına alındı.


* Fotoğraf mallorcacycleshuttle.co.uk sitesinden.

Deia Köyü; plajlar içinde bahsettiğimiz ve Picasso’nun resmettiği o meşhur plajın tepe köyü oluyor. Soller ve Valldemossa arasında bir noktada kendisi ve butikleri, daracık taş sokaklar, kilisesi, galerileri ve sakinliğiyle oldukca keyifli bir soluklanma noktası denebilir kendisi için. Hayatının büyük bölümünü bu köyde geçirmiş İngiliz şair Robert Graves'in evi de bu köyde gezilebilir durumda, zaten kendisi de 1985 yılında bu köyde vefat etmiş.

Valldemossa'ya Palma şehrinden kendi aracınızla direk gitmek isterseniz yalnızca 15/20 dakika uzağınızda kalıyor. Çok keyifli, çok yaşanası, havası taptaze ve kısmen büyük de kabul edilebilecek bir köy burası.. Chopin, hastalanmaya başlayıp gücü iyice zayıfladığında, hastalığına ilaç olsun niyetiyle bu köye gelip bir kış dönemini Chartreuse Manastırı'nda geçirmiş. O nedenle bu köyün klasik müzik tarihinde önemli bir yeri var. Köyün portakal ağacı kokularıyla salınan temiz havasını aldığınızda Chopin'in neden burayı seçtiğini daha iyi anlayabiliyorsunuz.. Bu detay dışında sahil kısmında küçük bir limanı bulunuyor ve sıcak günlerde bu küçük marinanın taşlık plajından denize girebiliyorsunuz..

Bu arada ağustos aylarında kasabada Chopin festivali olduğundan, o dönem köyün en kalabalık ve konaklama açısından en zor zamanlar olduğunu da hesaplayın lütfen. Diğer yandan bir Chopin dinletisi şansı bu köyde her mevsim mümkün... 

Banyalfubar, üzüm bağlarıyla bizi kendine hayran bırakan çok çok güzel bir yamaç kasabası. Es Port de Canonge adında minik bir balıkçı limanı ve birkaç da plajı var kasabanın.. Malvasia üzümündan yapılmış şarapları da asla ıskalanmaması gereken bir detay olarak notlarınızda olsun.. 
 
La Granja De Esporler, Mallorca'daki belki de en alternatif müze. 400 yıl öncesinin tarım ve yaşam faaliyetlerini bu çiflikte çok net bir şekilde gözlemleyebiliyorsunuz.. Müze, Serra de Tramuntana dağlarının eteklerinde konumlanmış bir 17.yy köşkünde bulunuyor. İçinde ayrıca enfes bir teras kefesi ve restoranı var. Her anlamda lezzetli bir gün geçirmek mümkün yani bu çiftlikte... Çocuk ile yapılacak ada ziyaretlerinde de çocukların hayvanlar ve doğa ile iç içe olmasına adına nitelikli bir tavsiye olarak kabul edilebilir...


Porto Cristo, Port of Christ anlamına geliyor ve bu isim Hristiyan işgali sırasında sahile vuran bir tekne nedeniyle verilmiş.. Mallorca'nın doğu kıyısındaki en ünlü balıkçı kasabası burası, zira kendi pitoresk güzelliği bir yana, dünyanın en büyük su altı gölü olan Lake Martel’e sahip ve bu da onu turistik açıdan oldukça cazip kılıyor. Göl, Cuevas Del Drach mağarası içinde bulunuyor. Elbette bu mağarayı ziyaret etmek popüler bir turistik aktivite, ancak yine de mağaranın içinde bulunmak, biraz gergin biraz da merak ve şaşkınlıkla sarkıtları izlemek ve göl kenarında yapılan Mozart dinletisinin atmosferini yaşamak kesinlikle çok keyifli bir deneyim.. Dinleti sonrası küçük tekneler yardımıyla göl içinde kısa bir gezinti yapılarak dışarı çıkış sağlanıyor.

Kasabada deniz için soluklanmanız, keyifli bir öğle yemeği yemeniz ya da limandan kalkan tekneler ile çevre koyları gezmeniz de mümkün. Biz araç ile buradan geçtiğimiz için bizzat deneyimlemedik ama kayalık oluşumların muazzam görüntüler sunduğu söyleniyor.. Torre del Serral dels Falcons antik gözetleme kulesi ise buraya dek gelmişken es geçilmemesi gereken bir manzara..

Christopher Columbus yani yeni dünyanın keşfini yapan Kristof Kolomb -ben İtalyan olduğunu biliyor olsam da- buralı olarak lanse ediliyor kasabada. Dev bir turistik yalan kendisi, duyarsanız kulak asmayın derim..

Porto Cristo sonrası iç bölgelere doğru yol aldığınızda, tahmini bir yirmi dakika sonra Manacor’a ulaşılıyor. Meşhur ada incilerinin merkezi burası. Gerekli mi? Bunu bilemem, ama inci seviyorsanız ve kendinize bir ada hatırası alma niyetiniz var ise böyle bir alternatifiniz var, bilin.. Ayrıca Manacor'a giderseniz ünlü tenisçi Nadal'ı da anmadan geçmeyin, zira kendisi buralı...

Manacor'u transit geçelim derseniz, sonrasında adanın en büyük yerleşim yerlerinden biri olan (konaklama bilgilerinde de paylaştığım) Cala Millor’a ulaşıyorsunuz. Ada yerlileri Cala Millor için en uzun ve en ince kumlu plajlara sahip diyorlar. 60'lı yıllar önceside tamamen doğal bitki örtüsü, kum tepeleri ve çam ağaçlarıyla kaplı olduğu söylense de gelişimi mimari açıdan büyük bir facia olmuş diyebilirim.. Yine de bizim ülkemizle karşılaştırırsak, doğal floranın genel olarak korunmuşluğuna da imrenmiyor değiliz.. 
 

Alternatif olarak; adanın hareketli yaşamından uzaklaşıp; Atra, Cala Figuera ve Porto Colom da gezilebilir. Porto Colom'da mavi bayraklı Cala Marcal plajı bulunuyor. Kalabalıkça bir plaj ama serinlemek isterseniz enfes bir su rengi ile sizi olduğu yerde bekliyor..

Yine bir başka alternatif de; kuzeydeki Pollenca liman bölgesi ve Alcudia bölgesi için verilebilir. Pollenca şapşahane bir köy! Şarap tadımı yapabileceğiniz, sakinliğinin tadına varabileceğiniz ya da Alcudia'nın ünlü açık hava pazarını gezip sonra da minik tekneler ile denize açılıp, isterseniz Minorca Adası'na da geçiş yapabileceğiniz bir nokta. Bu rota için adanın gizli saklı kalmış, gerçek zengin Mallorca kültürünü tadabileceğiniz bölümü diyorlar.. 


MALLORCA LEZZETLERİ 

Burada şunu, şurada bunu yemelisiniz gibi bilgiler vermem ne yazık ki adayı seyahat ettiğim dönemler blog yazmadığım ve biriktiriciliğim başka bir seviyede olduğundan çok mümkün değil. Seyahat günlüğüme yazdığım notlarda isimleri net olan bazı mekanlar var, ama yine de mekan yerine daha çok ıskalanmaması gereken lezzetler üzerinden önerilerde bulunacağım size.. 

* Bir İspanya seyahatinin en popüler yemeği elbette Paella. Adada olmanın en kıymetli getirisi ise bu geleneksel yemeği her daim tazecik deniz mahsulleri ile deneyimleme şansına sahip olmak. Yanında da adanın yerli üzümlerinden elde edilmiş Jose Ferrer beyaz şarabı... Mis! 

* Şarap demişken; Mallorca şarabı, gelişimi ve kazandığı ödüller sonrası dünyada giderek artan bir öneme sahip olmuş.. Çeşit bol, seçmek zor ama yemeklerde yapacağınız denemelerle eve getireceğiniz şarapları belirlemek o kadar da zor olmayacaktır. Bu arada elbette şarap üreticilerini gezip, tadımlara katılmanız da mümkün. Spanish DO yani İspanya'nın şarap kalite kontrol ağının da kusursuz işlediğini söylüyor yerliler ki bu da şarap üretiminde alınan yolun en önemli dayanağı imiş.. Genel olarak adanın farklı bölgelerinde yetişen yerel siyah üzümler; manto negro, fogoneu, gorgollasa ve beyaz üzüm prensal, şarap üreticileri tarafından genellikle Fransız olan syrah, cabernet, merlot, pinot noir, chardonnay, chenin blanc ve viognier gibi üzümlerle kupaj edilip farklı lezzetler elde edilmeye çalışılırmış...

* Balık yemek İstanbul Boğazı dışında beni kesmiyor, yalan söyleyemem. O nedenle de İstanbul dışında yediğimiz balıkları mutlaka sosla tatlandırmayı tercih ediyorum ve bence bu çok akıllıca bir yöntem oluyor.. Mallorca'da da pek yavan buldugum çipurayı ("pez dorada" diyorlar) sarımsak soslu rica etmiştim mesela.. Lubina ise levrek balığı oluyor ve onu da tuzda fırınlatarak yemiştik, çok lezzetliydi. Rape menülerde ve tezgahlarda çok görünen bir balık türü, ama görüntüsü çirkin diye tatmayı ısrarla reddettim ben..

* Deniz ürünleri konusunda enfes bir tavsiyem var, o da; Gamba Roja de Soller yani Soller'den çıkan kırmızı karides. Büyüklüğüne göre fiyatları da yüksek olabiliyor, ama yine de bizim ülkemize göre hala uygun bir tutar diyebilirim. Bir karides severseniz kesinlikle denenmeli..

Zarzuela adanın balık ürünleri çorbası. Lokal bir restoranda lezzetli bir zarzuela denemesi yapmanızı tavsiye ederim. İspanyolların ünlü yaz çorbaları gazpacho ise mutlaka denenmesi gereken bir lezzet diye düşünüyorum.. 

* Tavuk ve dana ciğerinden yapılan Al Jerez, Panades böreği ve Empandas (bizim ciböreğimiz -aslı çiğ değil çibörektir-) adanın sokak lezzetleri sınıfına konabilirler.

* Yine bir sokak lezzeti olan ve domuz eti tüketiyorsanız denemenizi tavsiye edeceğim Sobrasada yani baharatlarla zenginleştirilmiş ve öğütülmüş domuz etinde elde edilen sosis nefis bir ada atıştırmalığı.. Yanına da buz gibi bir bira söylerseniz şiir gibi bir öğle yemeğine sahip olabilirsiniz.

* Basit ve pizzamsı bir atıştırmalık olan ve her yerde rastlayabileceğiniz coca de trampo kendinizi İtalya'da hissedeceğiniz çıtır çıtır bir sokak lezzeti.

* Tumbet Fransızların ratatouille tabağının İspanyol versiyonu diyebiliriz kendisi için.. Sebze severlerin notlarında olsun. (arada balık ve deniz ürünleri ile de hazırlanıyor) 

Enseimada, "adanın kruvasanı ne?" diye sorarsanız, onun yanıtı oluyor.. Spiral formda hazırlanan içi reçel, marmelat veya çikolata ile kaplı bu çörekler sabah kahvaltısı olarak kahve yanında tüketiliyorlar..

Churros bizim tulumba tatlımızın şeklini anımsatan, ama daha ince ve uzun bir şekli olan geleneksel bir İspanyol tatlısı. Çikolataya bulanarak yeniyor ve lezzetli bir elden çıkmışsa yemeklerin sonunu şenlendiriyor. (Umarım bizim restoranlarımıza da gelir önümüzdeki günlerde...)

* Sabah, öğle ve akşam masalarınızda, artık ulusal içecekleri olmuş Sangria'yı da çeşit çeşit tapaslar eşliğinde ihmal etmezsiniz diye düşünüyorum. 


ALTERNATİF EĞLENCELER

Magalluf bölgesinde enteresan bir bina; HOUSE OF KATMANDU. Yok yok, sizde bir sorun yok, gördükleriniz doğru; Katmandu'da her şey ters.. Hem kendiniz hem de çocuğunuz için farklı bir eğlence sunuyor bu ev... Detaylar burada.

Son Amar; flamenko ve ada danslarının harmanlandığı modern bir dans gösterisi kendisi. Dev bir organizasyon ve 16.yy'dan kalma enfes bir Mallorca bahçesinde seyirci ile paylaşılıyor. Hakikaten etkileyici bir gece geçirmenizi garanti etmek mümkün. Program detayları burada. İspanya'nın ana karasında lokal flamenko gösterileri izlediyseniz, bu sahneyi aynı beklenti ile değil de farklı bir göz ile izlemenizi tavsiye edeceğim, zira hakikaten bir başka show business var Son Amar'da. Adres: Son Amar, Ctra Palma - Soller, km 10,8 Palmanyola , Palma 07193 Mallorca 

Özellikle Palma Nova ve Magalluf bölgelerindeki gece hayatı inanılmaz hareketli ve fazlasıyla erotik! Çıplaklığı bir tabu olarak görmüyor, yargılamıyor ve kendi halinde, özgürce eğlenen gençleri hoş görebiliyorsanız eminim ki çok eğlenebilirsiniz.. Bunun için bir mekanda olmanıza dahi gerek yok. Mallorca'da hayat sokaklarda, elinizde içeceğinizle özgürce akıyor ve yaşanıyor... 

"Adanın çılgın gece hayatı beni kesmedi, daha fazlası yok mu?" derseniz; günlük hızlı feribotlarla Ibiza adasına geçebilirsiniz. Yalnız feribot saatleri Ibiza'nın gece hayatını deneyimlemek üzerine organize edildiğinden, aynı gün içinde adaya gidip, geri dönmeniz mümkün olmuyorl. Gündüz Ibiza plajlarının keyfine varıp, akşam da gece hayatını yaşadıktan sonra, plajda birkaç saat uyuyarak Mallorca'ya geri dönebilirsiniz..

Nice mutlu seyahatlere!

sevgiler
lulu
x