21 Eylül 2012 Cuma

LIZBON

Selam,

Portekiz post serisine nokta koymanın vakti geldi; zira yeni seyahatler kapıda.. Seyahatten dönmeden evvel planladığım gibi serinin son postu özellikle bir İstanbul sakininin yabancılık çekmeyeceği yegane Avrupa şehirlerinden biri olan Lizbon hakkında olacak. Klişe bir söylem belki ama şehir fiziki şartları nedeniyle İstanbul’a hakikaten benziyor. Karmaşası, her saniye yaşadığını hissettiriyor oluşu, tepeleri, bayırları ve dar sokaklarıyla.... ama diğer yandan da bambaşka iki ruh oldukları da tartışmasız bir gerçek...

Saramago'nun "Yitik Adanın Öyküsü" kitabında bahsettiği özdeyişiyle başlamalıyım size benim Lizbon'umu anlatmaya; "Görmemek o güzel Lizbon şehrini, yaşamamaktır hoş bir şeyi." der bu tatlı insan. Çok da doğru söylemez mi? Aynı Baudelaire'in "suyun, mermerin ve ışığın şehri" derken çok doğru söylediği gibi... 

Lizbon, şehir gibi bir şehir deneyimi sunuyor ziyaretçilerine ve bu cömertliğe hakikatle bakmak ve görmek boynumuzun borcu gibi hissediyorum ben de.. Sanırım her Lizbon ziyaretçisi ile bu konuda benimle hemfikir olabilir.. Bunun yanında yakın çevresinde de (diğer postlarda detaylı anlattığım gibi) inanılmaz doğal güzelliklere sahip bir şehir kendisi. O nedenle ilk seyahatinizde belki şehre iki ya da en fazla üç tam gün ayırıp, kalan gün ya da günleri çevre gezileriyle değerlendirmeniz Lizbon için öncelikli tavsiyem olabilir.. Nasılsa yolunuz yeniden bu şehre düşssün isteyecek ve belki ikinci seyehatte kendisini daha da kıyı köşe deneyimleyeceksiniz.. 

Lizbon'da konaklamak elbette şehri yaşamak adına yerinde bir tercih, ancak Lizbon'a yakın kasabalardan birinde de konaklamayı tercih edilebilir ve konaklama masraflarınızı görece bir miktar düşürebilirsiniz.. Ayrıca bu şehri doyasıya gezip, yerlileri arasına karışmak gün sayınız ne olursa ya da konaklama adresiniz neresi olursa olsun mümkün. Yeterki yürümekten zevk alın ve yaşam fışkıran bir şehirde enerjinizi hep yüksek tutun.. Ne de olsa Lizbon sokaklar her saatinizi dolu dolu yaşatacak fırsatlar sunacak size ve derler ya buram buram yaşam kokusunu burnunuz kesintisiz hissediyor olacak.. 

Evet, Lizbon hakikaten sıcacık ve çok samimi bir Avrupa şehri. Aslında tam olarak Avrupalı olduğunu söylemek de doğru olur mu bilemiyorum, zira Avrupa anakarasının en batı ucunda bulunuyor oluşu ve yerli halkın kendi öz benliğini oldukça iyi muhafaza etmesi onu diğer Avrupa şehirlerinden oldukça keskin bir çizgi ile ayırıyor gibi hissettim ben.. Bizim ülkemizle ya da daha çok İstanbul ile arasındaki en büyük fark ise; hayatı telaşsız ve sakin yaşıyor oluşları. Bu, bu denli karmaşası bol bir şehirdeki en sevimli özelliklerden biri bana kalırsa...

Gelelim şehre…








Alfama

Alfama, Lizbon'un meşhur yokuşlarında kurulmuş en eski mahallesi. Bölgenin tarih meraklıları için en görülesi yapısı Lizbon Katedrali. Katedral o kadar görkemli ki; 1755 yılındaki büyük depremden etkilenmemiş olmasına insan hem şaşırıyor hem de seviniyor. Bölgede ayrıca katedral dışında birçok tarihi bina, fado bar ve restoran mevcut.. Çok sevdiğim ve kesinlikle yolunuz düşsün istediğim yer ise; Sao Jorge Kalesi çevresinde kurulmuş eski Arap mahallesi diyebilirim.. Dar sokakları, renkli binaları, futbol oynayan ufaklıkları ve küçük ama alabildiğine sevimli kokteyl dükkanlarıyla kesinlikle keşfedilmeye değer bir mahalle burası. Fado dinlemek ise; bu semtte yapılacaklar listesinin en tepesinde salına salına yürüyor. 

Alfama'da salı ve cumartesi günleri Feira da Ladra adında bir ikinci el pazarı kuruluyor. İlgi alanınız ise ıskalamayın derim..







Baixa

Elbette sokaklara dala çıka keşfedilmiş bir şehir gibisi yok, ancak kısa bir zaman için şehirde bulunuyorsanız; Baixa ve Avenida bölgelerini tramvay ile gezmenizi önerebilirim. Tramvay No:28 ile Baixa, Bairro Alto ve Alfama bölgelerini dolaşmak mümkün oluyor, ama ünlü Praca dos Restouraodores caddesi ve ona paralel caddeleri mutlaka yürümelisiniz diye düşünüyorum. Tramway 28'in rotasında bulunan Largo das Portas do sol nefis bir şehir manzarası sunuyor. Bu seyir noktasını asla es geçmeyin.

Baixa'da yapılması gereken manzara aktivitelerinden bir diğeri de; Elevador de Sana Justa asansörünü kullanmak. Turistik bir aktivite olsa da tepeden görülecek Lizbon hangi hayalperesti cezbetmez ki?

Bu arada tatlı bir bilgi; şehirde manzaraya "miradouro" diyorlar. Bu levhayı gördüğünüz her yolu takip edip kendi favori seyir noktanızı belirleyebilirsiniz. Alternatif manzaralar için; Park Bar ve Sophia de Mella da notlarınızda olabilir. Hatta harika olur.



Bairro Alto

İşte kişisel olarak şehrin en sevdiğim semti! Buram buram Fado kokan sokaklarına bayılmamak -bence- elden gelecek bir şey değil zaten.. Bohem ve daha çok entelektüel bir çevre konumlanmış bu semtte aslında, ama bunun yanında son derece turistik olması sebebiyle de günlük ziyaretçileri çesitlilik gösteriyor.. Bairro Alto öylesine yaşayan bir semt ki; gününüzün en az yarısını ama mümkünse bir tam günü ve gecenizi ayırmanızı öneririm. Günü akşam yemeği ile taçlandırıp, yemek öncesi/sonrası yapmayı planladığınız birkaç kadehlik keyfinizi de burada yaşayabilirsiniz böylece; zira burası kesinlikle Lizbon gece hayatının da merkezi...

Tavsiye isteyenler için; 80 çesit tapas menülü Meson el Gordo ya da Casa de Fados'u önerebilirim. Aslında Tasco do Chico adında minik ama pek ünlü bir tapas barları daha var, ama mekanın Alfama şubesini tercih etmenizi tavsiye etmek istiyorum; çünkü o şubede Street Fado dinleme şansınız da oluyor.. Aslında seçiminiz hangi mekan olursa olsun içinde mutlaka Fado dinletisi olsun; zira bu şehrin ruhunu en iyi o barlarda anlayabiliriz gibime geliyor.. 

Paris'de Cafe de Flore, Venedik'te Cafe Florian, Floransa'da Gilli her ne ise Lizbon'da Cafe Brasileira işte tam olarak o! Bölgenin hatta şehrin en eski ve en ünlü kafelerinden biri kendisi.. Oturup bir kahve içebilir ve etraftaki kalabalıkları keyifle ve merakla gözlemleyebilirsiniz Brasileira'da...











Belem

Belem, Lizbon'un en aydınlık bölgesi dersem sanırım ki yanıltmış olmam sizi. Özellikle sahil kısmı hafta sonları Lizbonluların vazgeçilmez aktivite alanı. Jeronimos Manastırı ve Belem Kalesi semtin mutlaka görülmesi gereken tarihi yapıları.. Belem dendiğinde ilk akla gelen mekan olan Pasteis de Belem ise mutlaka uğranası, kapısında sıra dahi beklenesi bir pastane.. Dünyaca ünlü ve de hakikaten lezzetli pastaları Pasteis de Nata'yı mutlaka burada ve mümkünse sıcak sıcak denemenizi öneririm. Pasteis de Nata için kremalı milföy tatlısı dersem sanırım ki sizi yanıltmış olmam. Geçmişi 1800'lere dayanan bu lezzet, manastırlarda rahibelerin fazla yumurta sarılarını kullanma yolları ararken buldukları bir tarif..
Adres: Rue de belem 84

Belem semti hem Tagus (Tejo) nehri kıyısında bulunuyor (Tagus, İber Yarımadası'nın Atlas Okyanusu'na dökülen en uzun nehri) hem de deniz kenarında keyifli bir yürüyüş parkuruna sahip. Özellikle semtte konaklıyorsanız, bu keyifli yürüyüş fırsatını sabahları kaçırmayın derim. Belem'e kadar gelmişken, Vasco Do Gama'nın anıt mezarını da ziyaret edersiniz muhtemelen..

Şehri ortadan ikiye bölen ünlü 25 Nisan yani 25 de Abril köprüsü de karşısına geçip seyredilesi güzelliğe sahip. Bizim Boğaz köprümüzün etkisini hissetmek pek tabiki mümkün değil, lakin yine de Cafe Nao Bei'de oturup kendisiyle bakışmak fena bir aktivite sayılmaz.. 





Şehirde "mutlaka tadılmalı" notu ile paylaşmak istediğim birkaç lezzet önerim de var;

* Vişne likörleri Ginjinha. (A Ginjinha ve Ginjinha Sem Rival'de deneyebilirsiniz.. Eğer ki; çikolata shotları Ginjinha ile servis eden bir dükkan bulursanız, onu da denemeden dönmeyin..) 
* Yeşil şarapları Vinho Verde.
* Monte Velho Alentejeno şarabı. (en iyilerinden biri, fiyati da gayet makul)
Şarap keyfinizin yanında mutlaka ama mutlaka enfes peynirleri Azeitao.
* Patatas Bravas (Patates severler için enfes seçenek)
* Street Food peşinde koşanlar için küçük büfelerde rahatlıkla bulabileceğiniz Bifana! (Eğer domuz eti yiyorsanız, haşlanmış domuz etinin pişirirken biraz lezzetlendirilerek sandviç ile buluşması oluyor kendisi.. Çok basit, ama çok lezzetli) 
* Eğer domuz eti tüketmiyorsanız; biftek versiyonu Prego.
* Alheira domuz sosis yemeyenler için alternatif bir sosis lezzeti!
* Sardalya belki seyahat sırasında değil, ama yanınızda evinize taşıyacağınız ve tatmanız gereken bir başka Lizbon lezzeti. Şehrin her köşesinde küçük meblağlara konserve olarak temin edebiliyorsunuz ve açmaya kıyamayacağınız konserve kutuları bulabiliyorsunuz.
* Portekizin ulusal çorbası yeşil Caldo Verde. (Lahane ve sosisli çorbaları)
 * Mümkünse Belem Pastanesi'nde ya da Manteigaria'da Pasteis de Nata.

 Not: Kabuklu deniz ürünlerinin her türlüsü zaten listenizdedir diye düşünüyorum.







Eleven için şehrin en iyi restoranlarından biri diye basediliyordu bizim seyahat ettiğimiz yıllarda. Zaten 1 Michelin yıldızı ile de bu söylemi doğruladı sonraları..
Adres: Rua Marquês de Fronteira, Jardim Amália Rodrigues 1070 Lisboa

* Şehirde Olivier Group'a ait yedi farklı restoran bulunuyor ve şef Oliver damak keyfinize uygun lezzette bir romantik akşamı rahatça şekillendirmenize yardımcı oluyor.. Seyahat öncesi, restoranlarını incelemenizi tavsiye ederim. Link ;)

* Lokal restoranlar her daim en sevdiklerimiz. A Merendeira lokallik anlamda çok tatmin edici tipik bir Lizbon restoranı. Yeşil çorbaları caldo verde'yi denemek için de doğru bir adres diyebiliriz kendisine. Ayrıca içi doldurulmuş ve kızartılmış balık topları da dillere destan... 
Adres: Av. 24 de Julho 54, 1200 Lisboa

* TIME OUT MARKET şehirde kısa zamanınız varsa ve lezzet keşiflerini bir çırpıda yapmak istiyorsanız en doğru adres.

17 yorum:

  1. offf dünyada görmeden ölmemem gereken çok fazla yer var,pöfff,acım çok büyük :)))
    ve oleysss, fotoğraflar daha büyük artık,yaşasın!

    YanıtlaSil
  2. şimdi böyle sizin gezdiginiz gördügünüz yediginiz ictiginiz ve bütün bunları yaparken de cok eglendiginiz yerleri iyi hoş görüyoruz, biz de keyif alıyoruz ama gitmiş kadar olmuyoruzki arkadasım:) ben şimdi bunların hangi birine gitcem lütfen söylermisin:P kim izin alcak patrondan, kim diycek bu cocukların cok acil portekiz turu yapmaları gerek, onlara ekstra bi 10 gün izin verelim diye hı?:))
    ben o 2. el pazarına da gitmek istiyorum, ici bol kremalı milföyleri de üçer beşer götürmek istiyorum, akşamları romantik kaçamaklar da yapmak istiyorum, hepsinden istiyorum yeeaaaaa, açım ben, gezmeye açım anlıyomusun :)
    serinin sonuna gelmek de istemiyorum ben, hadi cabuk diger kacamagınızı yapın, bize de bakacak fotograflar getirin, keyifle bakalım eglenelim ögrenelim biz de emi ^.^

    YanıtlaSil
  3. @Fido heheh prof makine ile cekim yapinca buyudu ama ıphone o kadar rahat ki onu kullanmak daha kolayima geliyor :)) Bu arada evet yaa ! Gidecek gorecek ne cok yer var.. Biz daha Avrupa'yi bitiremedik ufff !

    @minikkus yerim seni ! Bak benimle esit sartlarin var hayiflanma.. Extra bi 10 gun verseler neler yaparim kim bilir.. Sen gel her yil 2 yurt ici yapma bi yurt ici bir yurt disi ya.. hele suan Lizbon ucak bileti THY de kampanyali.. 99 Euro'dan basliyoooo ! Bi goz atsana belkim bisey cikar ;)

    YanıtlaSil
  4. Lulucum, yine super, detayli bol resimli ( hem de buyuk koymussun, yuppi ) bir post cikarmissin. Lizbon yolculari icin super bir referans post olmus. Lizbon da yasayan Italyan bir arkadasim var, hep cagirir gel diye, simdi daha da gitmek istedim : ) Visne likorunu anneminkilere benzettim : ) Bursa'da iskender ozlemim hat safhada, hele simdi aciktim, ne guzel olurdu birlikte orada yesek, yillar evvel cok giderdik Bursa'ya, her seferinde yerdik, uzerine kestane de yeriz, bir de daga cikip sucuk sarap yapardik, ayyy cok aciktim. Laduree da yeni kutu yoktu, hatta sadece 3 cesit makaron vardi bu sefer : ( Ben de favorim vanilyalilardan kaptim. Bir de Farfalla yazmis, Istinye Park subesi kapandi diye : ( Neyse Bebek te hasret gideririm ben de : )

    YanıtlaSil
  5. Yine tam bir seyyah kaleminden çıkmış süper ötesi bir post olmuş.

    Okudukça bilgileniyor tam anlamıyla neler yapılacağın kararı veriliyor.

    Eline sağlık tatlımcım (:

    YanıtlaSil
  6. yine keyifli bir gezi ve fotograflar ne guzel anlatmissin canim detayli detayli, oraya gitsem yapilacak herseyin plani hazir walla ohh mis napiim ne yiyim derdi yok ayaklariniza saglik :))

    YanıtlaSil
  7. Fistik, ustteki arkadas ayni seyleri bana da dun yollamis, 4 kere ayni posta, spam folder a attim hepsini.

    YanıtlaSil
  8. tatilleri ne kadar özlüyoruz değil mi yaz bitince, fotolara baktıkça o günleri yaşıyoruz, süper fotolar =)

    YanıtlaSil
  9. bloguna bayıldımm takipteyim artık:)

    YanıtlaSil
  10. Fistigim, son postumda da uzunca cevap yazdim sana, hafizan super, o kumastan ( baska renklerde ) ben yine istiyorummmmm, soyle sizinkilere : ) Hadi yeni post bekliyorum : )

    YanıtlaSil
  11. eğlenceli görünüyor :)

    http://fashionisable.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  12. çok güzel bir tatil anlatımı olmuş henüz listemize giren bir yer değil ama ileride belki sıra da çok yer var hızınıza hayranım:)))senin ingiltere postun varmıydı? ben hatırlayamadım ama biz 5 ekim kaçıyoruzda senin önereceğin bir yerler vardır kesin:))bu benim 2. gidişim olucak tüm turistik yerler itinayla gezilmiştir:) bu seferler detaylar...sokak araları..

    YanıtlaSil
  13. Lulucum senin bu detaylı anlatımlarına bayılıyorum, o kadar cok not aldım ki okurken! Bir gun gidersem sayende bilerek gezmiş olucam.
    Universitedeyken Portekizce dersi almıstım secmel, onu da kullanmıs olurum hem heheh ( tek hatırladıgım kelime sürahi! )

    YanıtlaSil
  14. Lizbon'u çok kişiden duydum harika mutlaka gidin görün diye. Merak ediyorrum doğrusu. Fotoğraflardan çok hoş görünüyor. İstanbul gibi canlı olan şehirleri seviyorumm

    YanıtlaSil
  15. Lulucum ne kadar detaylı ve güzel anlatmışsın. Lizbon ziyaret etmek istediğim yerler listesinde o yüzden bu tavsiyelerin harika olacak. Özellikle yeme içme kısmıyla ne kadar ilgili olduğumu biliyorsun. Bu anlamda tapas bar (ki bayılırım), bahsettiğin o ünlü cafe ve milföy tatlısı önerileri süper oldu. Tatilden baydım sanıyordum ama yazını okuyunca böyle bir şeyin mümkün olmadığını anladım :))

    http://tuzvekarabiber.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  16. Lulu'cum bu postun bir anlamı olmalı bizim için, az önce Dehan'la thy kampanyası bitmeden biletlerimizi almak için bilgisayar karşısındaydık ve Lizbon'a gitsek mi diye uzun uzun düşündük şimdi postu detaylı incelerken gerçekten gidilmesi gereken bir yer olduğuna bir kez daha ikna oldum :)her köşesini ayrı güzel fotoğraflayıp anlatmışsın önerilerinin hepsini bir bir not aldım tatlım :))

    YanıtlaSil
  17. Merhaba blogunuzu sevgili Aylin'in (Lila Moonlight) sizden bahseden bir postunda gordum merak edip actim, iyikide acmisim :)
    10 sene once gidip hafizamizda ve kalbimizde bugun gitmisiz gibi yeri olan Lizbon yazilariniz ve fotograflarinizla gecmise dondum, cok mutlu oldum. Biz sizin gezidiginiz yerlere ek olarak Porto'ya ve yolumuzun uzerinde bulunan Fatima kasabasina da gitmistik. Praia Das Maças'i gormemistik zaten planimizda olan tekrar gitme dusuncesini sayenizde on tarihe alacagiz gibi ;0)
    Cok guzel bir haftasonu gecirmeniz dilegimle, sevgiler

    YanıtlaSil